her resmi tatil çalışan biri olarak sadece bayramları tatil olarak geçirebiliyoruz. haftanın 6 günü çalıştımızı ayda 2 kere pazar günü çalıştığımızı yılbaşı günleri yollar bomboşken işe gelip çalıştğımızı düşünürsek hayatımızın en güzel günü herkez tatil yaparken bizim de tatil yapıyor olmamız ve bunun yanında hafta içi birgün geç saate kadar uyuyabileceğin düşüncesidir. ama sadece bu düşüncede kaldığı için anneniz sabahın 7sinde bugün bayram uyanın hadi kahvaltıya diye gürültü yapıyorsa sizi uykunuzdan ediyorsa işte bu bayramdan nefret etme sebebidir.
yarım saat önce kesilen hayvanın etini yemek nefret edilecek sebeplerin başında gelebilir. hayır, vejetaryan değilim ama yarım saat önce kesilen hayvanı yeme fikri midemi bulandırıyor.
Tatil dönüşünün hatta tatile çıkmanın tam eziyete dönüşmesi, otobüs firmaların da asla yer bulamamak, hemen hemen her dükkanın kapalı olması -yanı böyle bir olağanüstü hal ilan edilmiş gibi, sanki darbe olmuş be, kalabalık ve eve gelen arsız veletlerden bahsetmiyorum bile.
bayram namazına gidildiğinde kesim işlemleri başladığında hep aynı bokun yenileceği bilindiği halde, cami hocasının kurban mundar olmasın diye saatler süren kesim tarifi konuşmasının uyuşturduğu ayak.
ramazan bayramı ve kurban bayramı ayırtmaksızın,
Her bayramın ilk günü hastalanma hobim olduğundan pek sevmem bayramları. aslında bayramları değil, hastalanmayı sevmem. bayramda arada kaynıyor işte.