Her Yıl 2 kez dini olarak olur. Resmi bayramlarda vardır ancak onlarda evlere gidilip el öpülmez. 29 ekim CUMHURiYET bayramı , 30 ağustos Zafer bayramı, 23 nisan çocuk bayramı , 19 Mayıs Gençlik ve spor bayramı. Aslında merak edilen neden bu bayramlarda el öpülmeye gidilmediğidir.
(bkz: Ne kadar bayram yapmaya hevesli bi toplumuz.. Hemde hergün onlarca şehit verirken ilginciz)
Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte bir
şey bayram...
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara
her daim bayram yaşatır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar
insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini
yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük"
diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak
bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek,
kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi
bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini
duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek,
korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost
kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne
bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir
işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın
üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk
rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken
sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın
ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk
yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
''iyi ki yanımdasın'' bayram, ''Her şeyi sana borçluyum'' bayram,
''Hiç pişman değilim'' bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla
gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle
çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı
çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının
yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her
gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör
akıllılıktan evladır.
birkaç sms..kaç şehir uzaktan geldiği belirsiz birkaç sevgi sözcüğü..annem kaç bayram uzakta? evimin kokusu kaç bayram uzakta? yalnızlığın elini öpüyorum..alnım buz gibi oluyor.. ellerimin arasında bir kedi..dişleri parmaklarımda bir kedi..bir sabah sigarası, filtresiz tütün..sigara dumanına aşina boş duvarlar..keşke bir resim olsaydı duvarda..hırıldayan bir nefes..liseden kalma şarkılar..yankılar duvarlarda..sorguluyor muyum..hayır..yorgunum sanırım..telefon uzakları yakın eder mi?..bir tuş kilidi kadar uzakta anne..ama bu bayram da hatırlayamıyorum numaranı..
böyle bir sekersiz sakiz vardi seksenli yillarda. üzerinde biyikli bir davulcu resmi olup rengi kirmiziydi. bu güzel beynimi ne detaylarla doldurmusum ya.
emrah ablak'ın tübitak adlı karikatür dizisinde ve kitabında radyoaktiviteden etkilenmeyen, uranyumdan anahtarlık ve tesbih yapacak kadar muhteşem bir kültüre sahip olan, her halta burnunu sokan hademe karakteri.
yine bir buruk bayram daha,
asla sevilmeyen bir başka bayram,
olası diğer bayramların olmaması dilenen,
bir başka bayram daha,
diğerleri gibi boş;
diğerleri gibi kifayetsiz
bir başka bayram daha...***
bir sürü sinir bozucu akrabanın sabahın köründe evde koltuklarda yerlerini almasına sebep olacak günlerdir. çocuklar koltuk başlarında adeta baykuş gibi otururlar. ellerinde tabanca zigon sehpalarda içilen çaylar. bir de köyde olan araziden açılan muhabbet varsa tamamdır.
tahta gibi poğaçalar. ve içinde olan dereotlu peynir harcı. beyaz çorap giymiş akrabalar...
ana babanın telefondaki sesiyle,
çıkarsa bir iki vefalı arkadaş, onların sesiyle/yazılarıyla,
vodafone'un ve başka uyduruk firmaların yazılımlarının gönderilmeye zamanlanmış iletileriyle,
ve sözde tanıdıkların toplu gönderilen kalıp iletileriyle
kısacası sadece 1000 kilometre uzaktaki ana babanın güzel sesiyle kutlanacak olandır.
çok eskidendi belki el öpmeler, kenarı dantelli mendiller içinde şekerler,
avuca zor sığan kocaman 2,5 liralık bayram harçlıkları...
postacının getirdiği, uzaktaki dostların bayramı
kutlayan bayram kartlari...
aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde.
yıllarca sadece seyahate gidenler tesadüfen karşılaştılarsa kutladılar
birbirlerinin bayramlarını.
artık bayramlar sadece birer "fırsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi için...
ve birgün sanal alemle tanıştık ve yeniden hatırladık bayramlaşmanın keyfini...
kenarı dantelli mendiller, parlak kağıda sarılı şekerler, madeni
2,5 liralık bayram harçlıkları yoktu belki ama bir küçük haber vardı dostlardan;
uzun süredir karşılaşmadığın, hala aynı adreste olup olmadığını bilmediğin...
sanal da olsa hatırlandığını, unutulmadığını öğrendiğin..
...ve eski, tek yaprak bayram kartlarında yazıldığı gibi:
iyi bayramlar
bu bayramda ;
kahkahalar, yeni heyecanlar, bebekler, düğünler, eğlence ve tatlı sürprizler olsun..
tatlılar olsun kazandibi, tarçınlı kurabiyeler, elmalı kekler, şekerli
kahveler. buluşmak için telefonlaşmalar olsun.. buluşmalar olsun,
kavuşmalar olsun..
ilkokulda şöyle yazardım bayramlarla ilgili: insanlar kaynaşır, büyükler ziyaret esnasında mutlu edilir, küçükler sevinir hoplar zıplar.... burada önemli olan dersi bitirip, teneffüste kızlarla yerden yüksek oynamaktı. şimdi ise o bebe aklımla yazdığım ezber vıdı vıdıların doğruluğunu görüyorum. nenem ikram ettiği her şekeri aldığımda tüm dişlerini göreceğim şekilde, içten gülümsüyordu. dedem ise harçlık verirken yüzümdeki non-kanaatkar ifadeye aldırmaksızın omzumu sıvazlıyordu. hep mutluluk bunlar. her yer ilkokulda çizdiğim resimlerdeki gibi pastel boyayla boyanmıştı.