-allah kabul etsin sayın başbakanım.
+sağol sağol
-başbakanım kitle var dışarda.
+oh oh maşallah. seçim otobüsü burda mı?
-her zamanki gibi başbakanım.
+hehe süper. hadi işimizi yapalım.
-buyrun başbakanım. halk sizin köpeğiniz olsun.
+mitinge katılmayanları fişleyin tamam mı?
-oldu bilin efendim.
dinen bir sakıncası olmayan durumdur. etik olarakta bir yanlışlık olduğunu sanmıyorum. namaz sırasında camide yapılmıyor ya miting istemeyen gelmez.
siyasetçisinden sanatçısına, gazetecisinden vatandaşına tüm muhalefetin açıkça hakaret ettiği bir başbakanın diktatörlükle, insanları fişlemeyle suçlanması ne garip bir durumdur.
tıpkı iftar yemeklerinde referandum için oy istemek gibi;
tıpkı deniz feneri derneği adı altında dini kullanarak halkın elindeki 3-5 kuruşa göz dikmek gibi;
tıpkı güzel izmir'e, gavur izmir demek gibi;
kabul edilse de edilmese de bu ülke laik bir ülkedir. 1928'de anayasadan "Türk Devleti'nin dini, islam dinidir" ibaresi kaldırıldığından beri. çünkü bir devletin dini olamaz. kişilerin dini olur. bu böyledir, böyle kalacaktır da.
ama görüyoruz ki; günümüzde "din" siyasetin ve siyasetçilerin 1 numaralı oy kaynağı haline gelmiş. halkın büyük çoğunluğu müslümanlardan oluşan bir ülkede en basit oy kazanma yöntemidir bu. hem basittir ama bir o kadarda aciz bir yöntemdir malesef. işte o yüzden türkiye'de siyaset çok aciz yapılmaktadır.
siz siz olun. ne bu din istismarcılarına taviz verin, ne de bu oyuna alet olun.
ancak tayyip erdoğan zihniyetindeki insanların yapabileceği bir eylemdir. utanması da kalmadı bunların artık. eh be adam koskoca adamsın çok mu zor namazdan sonra herkesin bayramını kutlayıp, referandumun ülke için hayırlı olmasını dilemek? ama sen naptın efendim çıkar çıkmaz aldın mikrofonu miting alanına çevirdin ortalığı. bu nasıl bir siyaset anlayışıdır pes diyorum doğrusu. umarım bir daha sizin gibi istismarcılar iktidar olmaz. tek dileğimiz budur.