ben bu cocuktum efendim. sülalemiz öyle büyük bir sülale olmamasından ve gittiğimiz akrabalarında para vermemelerinden dolayı hiçbi zaman doğru düzgün bayram harclığım olmamıştır...
oysa gidilen yerlere ne umutlarla gidilir. tam misafirlikten kalkıcakken ev sahibi diger odaya yönelir. aha dersin para almaya gidiyor. o heycanla düşünülür ''acaba hemen alsam mı uzattıgı parayı?'' , ''ya da almiyim ilk cekim biraz kendimi''
bikac saniye içinde neler gecer o an akıldan...
ama ev sahibi ya şekerle ya da aldığı ufacık bişeyle geri döner.
bu bayramda yok harclık filan... bayram gelmiş neyimee...
küçük yaşlarda üzülen, gönül koyan çocuktur. hele ki bayram ziyaretine gittiğiniz biri gözünüzün önünde torununa harçlık verip size vermemişse! piç gibi kalırsınız ve bir çok yazarın başına geldiğini düşündüğüm durum. Ulan ufacık çocuğum tamam torununa verdiğin miktarda verme fakat çok az da olsa ver, sevinsin çocukcağız ve aklına iyi bir yer edin!
ahh ahhh nerde o eski bayramlar, diye iç çekmesi muhtemel çocuktur. mahallede arkadaşlarıyla kim en çok para toplayacak yarışını kaybetme korkusuyla, tanıdığı tanımadığı herkezin elini öper. yazıktır. bayramda çocuklar sevindirilmelidir.
yaş ilerledikçe harçlık azalmasını belirgin şekilde yaşamış çocuktur. ama artık çocuk olmadığının farkında değildir. alamıyorsan o harçlığı mesaj açıktır.
ben senin yaşındayken sen 1 yaşındaydın hala utanmadan harçlık istiyosun.
ileride girişimci, üretken bir birey olamayacağını şimdiden belli etmiş ezik çocuktur. biraz ticaret kafası olsa yada ikna kabiliyeti o harçlığı söke söke alacaktır.
işte bu benim. elini öptüğüm büyüklerimin gözünün içine bakıyorum ama nafile. kalbim kırılıyor. adam yerine koyulmayan çocuktur. ve bunu bilmek acı verir. *