daha düne kadar her başı örtülü bayanı modern olamamakla suçlayan bazı yazarlar, bu olaydan sonra bir anda ''dinci olmakla dindar olmak farklıdır'' gibi şeyler demeye başladı. ee ama başörtüsünü sadece inancı gereği taktığını söyleyen o insanlara yalancı muamelesi yapıyordu bu yazarlar. inanç örtüyle olmaz diyorlardı, saçla olmaz diyorlardı. ne oldu ki acaba şimdi?*
baykal türk politikacılarının belkemiksizleri arasında bayrakla en önde gidenidir. oy getireceğini düşündüğü insanlara rozet değil gerekirse prezervatif bile takar.
türbanlı ya da çarşaflı kadınların veya daha genel açıdan bakarsak muhafazakar kesimin siyasi tercihlerinin akp'nin tekelinde olmadığını anlatan olaydır. çoğu kimse ister muhafazakar ister laik olsun, chp'ye muhafazakar kesimin katılmasını bir türlü anlayamamakta ve buna bin bir türlü kılıf aramakta. "muhafazakar yobazlar" kadar "laik yobazlar" da anlamsız ve tutarsız ifadeler sergilemekte bir kaç gündür. cumhuriyet halk partisi'nin geçmişini bilen insanlar, partinin elite cumhuriyetçilerin partisi olmadığını, halkın partisi olduğunu bilir ve muhafazakar kesimin chp'ye katılmasını hiç yadırgamazlar.
burada laiklikle de çelişen bir durum söz konusu değildir. nitekim özel hayatında başını örten bir bayanın chp'ye üye olmasında, chp toplantılarına katılmasında hiç bir sakınca yoktur, laikliğe de zarar gelmez. zaten chpli yöneticiler, bu katılıma rağmen kamusal alandaki laiklik hassasiyetlerinden vazgeçmiş değiller. kamusal alan ayrı özel hayat ayrı. bu ikisini ayırmak gerekiyor.
ayrıca, muhafazakar kesim sadece baş örtüsü ya da türban konusunu referans alıp oy tercihi yapmak zorunda değildir. akp'nin (olmayan) ekonomik politikalarını beğenmeyen muhafazakar kesim, türkiye'deki ekonomik durumu göz önüne alarak elbette akp'yi seçmeyebilir. yani baş örtüsü ve türban, akp'ye oy vermek için yegane seçenekler değildir. ama insanlar o kadar kutuplaşmışlar ki, bunu anlatabilmek veya anlayabilmek zaman alıyor.
son olarak bizim laik yobazlara sözüm şudur: atatürk bu ülkeyi sakallılarla, çarşaflılarla kurtardı. ve millet çarşafın ve şalvarın islamiyetle alakası olmadığını tarafsız bir düşünceyle irdelediği zaman anladı ve dönüştü. şimdi de öyle olması gerekiyor. bırakın artık insanlar muhafazakar ya da laik diye ayrılmasın. bu ülkeye hizmet etmek isteyenlerle, yabancılarla işbirliği yaparak çıkar sağlayan olarak ayrılsın. o zaman ülkenin gelişimine çomak sokmak isteyenler daha somut bir biçimde ortaya çıkar. chp'nin bu konuda bir başlangıç yaptığını düşünüyorum. umarım gerisi gelir.
normal şartlara bakıldığı zaman normal karşılanabilir, insanların giysilele ideolojiyi bağdaştıramam. zaten 22 temmuz seçimlerinden sonra eğer gazetelerin bir yalanı değilse türbanlı vatandaşlardan da ufuk uras'a oy vediğini açıklayanlar olmuş hatta sol görüşlü dergi dağıtan türbanlı kişilerin fotoğrafları boy boy basılmıştı. ancak deniz baykal'ın çarşaflı kadınlara chp rozeti takması mavi ekran vermeme sebep olmuştur. bundan 3- 4 ay önce sırf türban taktığı için insanları tu kaka eden baykal benim bile gördüğüm de bir irkilmeme sebebiyet veren çarşaflı kadınlara(yalnız, kendilerini bu kıyafetlerinden dolayı yargılamıyorum sonuçta kendi seçimleri ama bir türlü alışamadım bu kıyafete) bu kadar izlediği siyasetin tam tersi bir siyaset izleyerek chp rozeti takması, inandırıcılıktan o kadar uzak ve saçma ki gülemiyorum bile o derece. hele baykal'ın bu davranışı saçma bir şekilde masumhane örtünme şeklinde savunması trajikomiklikten öteye gitmiyor. bir parti lideri düşünün ki her gün söylediği söz ve yaptığı her hareketle her gün daha da bataklığa sürüklensin bu işte baykal'ın ta kendisidir.
bahsi geçen çarşaflı kadın ibrahim erkal konserine gidiyorum diye deniz baykal'la karşılaştığından ve baykal'ın da fırsattan istifade şu rozeti iliştireyim diye düşünmesinden dolayı ortaya çıkmış olay.
taktığı rozete dikkat etmek gerek aslında. akp rozetini takmış olmasın?
d.b - sırayla rozet takalım hadi
çarşaflı - ben chp li değilim, görmüyormusun kara çarşaflıyım
d.b - pardon, oğlum bi akp rozeti getir ordan kaldıysa
suni gündem yaratan sansasyon görseller bunlar. kimin ne taktığı, ne giydiğinden ziyade chp'nin kimliğiyle icra ettikleri arasındaki büyük uçurumun bir parçası. daha dün nur serteller mecliste namaz kılan değil bale yapan kadınlar görmek istediklerini söylemediler mi de şimdi dini alet ederek duygusal rasyonalizm oluşturmaya çalışıyorlar.
böyle çalkantılara salt inanacak, bağlanacak beyinlere değil, sorgulayan faal zihinlere acil ihtiyaç var.
Chp ye katılan çarşaflı hanımların türbanlı kızlarının üniversiteye girişi konusunda orada dur deriz açıklamasıyla ne yaptığının farkında olmadığını anladığımız liderimsinin popülist hareketi.Namahrem bir erkeğin kendisine o mesafe yaklaşıp dokunmasına izin veren çarşaflı! nında referanslarından şüphe etmek lazımdır.
sayın baykalın nasıl bir kafa karışıklığı içinde olduğunun gösterir hareket. bir zamanlar başörtüsüne takan deniz bey bu günlerde çarşaflılara rozet takmakla meşgul.
kendileri vaktizamaninda neler demişti balık hafızalardan silinip gitmiştir diye hemen hatırlatalım. http://www.hurriyet.com.t...1.asp?gid=48&sz=30461
sayın baykala seçim çalışmalarında başarılar diler, seçim otobüslerinde çalınması için grup gündoğarkenin sevilen parçasını biraz değiştirerek kullanmasını tavsiye ederiz.
son zamanlar taktıklarıma bakma nolursun
benim aklım başımda değil
sana söylediklerimi* kafana takma nolursun
onlar ipe sapa gelir şeyler değil
seni sevmiyorum dedim yalandı
istemiyorum artık palavra
ellerimde rozetler kapında sırılsıklam
görürsen birgün şaşırma
beni böyle çaresiz
beni böyle derbeder
beni böyle ortalarda bırakma.
deniz baykal'ın sonsuz kişiliksizliğinin son delaletidir. ayrıca o çarşaflıların da kişiliksizliklerine delalettir; kişinin istenmediği yerde bulunmasıdır. daha birkaç ay evvel o değil miydi ki başörtülü, çarşaflı kızların eğitim hakkını ellerinden aldıran?
deniz baykal'ın arada bir yaptığı doğru eylemlerden biridir. akpye katılan başı açık kadınlar tartışma konusu olmuyor
da, chp'ye katılan çarşaflılar ve türbanlılar neden tartışma konusu oluyor bu da ilginç bir durum.
(kandırılmış olsa bile)inanç gereği türban veya çarşaf ile örtünen insanlar akpnin, mhpnin, saadetin tapulu oyları değildir. akpnin, mhpnin ve benzerlerinin dini siyasete alet etmesi dinin ve dini siyasete alet etme araçlarının
kötü olduğu anlamına gelmez. ikisini birbirine karıştırmamak gerek.
bu bağlamda cumhuriyet halk partisi, adının gereği olarak tam anlamıyla halk partisi olma yönündeki bu gibi yenilikleri devam ettirmelidir.
dini siyasete yıllardır alet eden partileri ve cemaatleri destekleyenlerin çıkıp da chp'yi dini siyasete alet
etmekle suçlaması da müthiş komik. kendi kusurunuzu başkalarına atmakta ne kadar da profesyonelsiniz.
sonucunda, birilerinin, "çarşaflı ya da başörtülü hanımlara rozet takmakla olmuyor bu işler dennis bey.. bizim zihniyet, batınınsa mentalite dediği hede var hani, onu değiştirme bahsi.." hatırlatmasını yapması gereken eylemdir.
