ülkenin ve chp'nin başının boka nasıl batırıldığının göstergesi. kapalı kapılar ardında koltuğuna yapışık gezen üç - beş adam benim ve ülkemin geleceği hakkında fütursuzca kararlar veriyorlar ve bu kararlar hiçbir denetime uğramaksızın uygulanıyor.
deniz baykal kendi koltuğunu sağlama almak için benim hayatım üzerine kumar oynuyor ve kaybediyor. aslında kaybeden o değil, benim. ama deniz bey'in umrunda değil o hala "merkez sağ kaybetti" diye aklından şüphe ettirecek açıklamalar yapıyor.
memleketin geleceği hakkında yemek sofralarında yapılan pazarlığa şahit olup, hatta dediğine göre karşı çıkıyorsun. ama karşı olduğun şey uygulamaya konulunca koltuğun elden gider diye ağzını bile açmıyorsun. herşey olup bittikten sonra da ucuz kahramanlık yapıp ortaya çıkıyorsun. bu nasıl bir iştir? daha doğrusu bunun neresi sosyal demokratlık?
bu ülke bitmiş diyenlere güldüğüm zamanlara acıyorum. hatta onlardan burada özür diliyorum.
zulfu livaneli nin köşesinde yazdığı bir yazı ile ayyuka çıkmış olan, deniz baykal ın partililerine karşı söylediği iddia edilen söz. tabi bu hali hazırda kesin bir bilgi değildir.
ama bu iddiaların zülfü livaneli nin ağzından çıkmış olması (ki doğruluk açısından zülfü livaneli nin ölüsü deniz baykalın dirisinden daha doğrudur) ve yazıda olaya tanıklık eden kişilerin isminin verilmiş olması sözkonusu olayın gerçekleştiği düşüncesini güçlü kılıyor.
ne demek gidip gizli gizli buluşup anlaşmak? * umarım örtbas edilmez, umarım kamuoyu bu iddiaya kulak verir çünkü söylenenler yenilir yutulur cinsten değildir. daha iyi ifade edilmesi açısınıdan;
bir gerçeğin farkına varıldı mı nihayet? Sanal köşelerden farklı görüşlere kudurmuşçasına saldıranlara başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım. Zülfü Livaneli'yi bir kez daha kutluyorum.