yayınlayan da habervaktim oysa ki, ne bileyim olay çıktığında bi ton kıyamet, şimdi aslında komplo yapıldı ona diye baykal'ı savunmaya çalışmalar, dincilerin yüzsüzlüğüne birçok örnekten bir başkası.
olabir de, olmayabilir de. her şey mümkündür. birileri deniz baykal'ı chp deki tıkanıklığın kaynağı olarak görmüş ve kendince cemaate özenip, entrika yoluyla harakete geçmiş olabilir.
ama bu ilgili kişilerin sorunu. idolojiyi savunanların sorunu değil. peki cemaat dediğimiz entrika yuvasını idoloji olarak benimseyip göbekten bağlı olmak, tüm pisliklerine ortak olmayla ölçülemez bile
söz konusu kasetin ortaya çıktığı dönemde haber ajansında çalışan biri olarak bir şeyler karalamak isterim.
meselenin olduğu zamanlar, akp ile cemaatin kol kola olduğu, aralarından su sızmayan, ergenekon, balyoz, darbe günlükleri gibi saçmalıkların millete çatır çatır yedirildiği zamanlar.
şimdi "hazırlanan bir kaset" demek için o kasetin "montaj" olması lazım. aksi halde kaydedilen bir kaset olması gerekmez miydi? yani alttan alta bunun hazırlanmış bir kaset olduğu mesajını veriyorlar. o dönemde gece2-3 civarıydı sanırım, tüm haber sitelerine bu görüntüler zip dosyasıyla mail olarak gönderilmişti. işine gelen yayınladı, gelmeyen yayınlamadı. ki, hollanda merkezli habervaktim.com sitesi, ilk kez bu kaseti yayınlayan kurum olmuştu.
buraya dikkat; deniz baykal kaset skandalı konuşmasında "okyanus ötesi" tabirini ilk kez kulaklarımıza duyurmuş, ve bunun fethullah gülen örgütünün işi olduğunu iddia etmişti. vatandaşlarımız da "hadi len ordan, cemaatin ne işi olur senin seksinle" deyip götleriyle gülmüşlerdi. ve deniz baykal, kaset skandalının ardından, partisinin genel başkanlığından istifa etmişti.
şimdi sizlere soruyorum, montaj olan bir kaset için, 25 yıllık genel başkan görevinden ayrılır mı? hele ki deniz baykal gibi bir adam...kaset bal gibi de gerçekti. deniz baykal'ın, partisi milletvekillerinden nesrin baytok ile ilişkisini parti içinden bile bilenler vardı. bu kaset sonu oldu bu ilişkinin.
sonra, akp mersin milletvekili(şimdinin hdp lisi) dengir mir mehmet fırat ile ekranlarda boy gösteren, adını daha önce hiç duymadığımız kemal kılıçdaroğlu(nam-ı diğer dosyacı kemal), medya tarafından pohpohlanmaya başladı. evet evet 1 sene önce adamın adını kimse duymamıştı. ve kaset skandalıyla giden yılların deniz baykal ının ardından kemal kılıçdaroğlu adeta tepeden iner gibi chp genel başkanı oldu. aradaki yıllar kemal kılıçdaroğlunun genel ve yerel seçim başarısızlıklarıyla geçti. Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçilmesiyle sonuçlanan kongrenin chp nin zafer gecesi gibi gösterilmesinin ardından, zamanın başbakanı rte'nin "manşetlerle gelen, manşetlerle gider" diye çıkışmasını dün gibi hatırlıyorum. rte kendisi de çok iyi biliyordu kemal'in manşetlerle suni olarak getirildiğini.
daha sonra 2013 e geldiğimizde, 17-25 aralık olayları patlak verdi. yine ortalık kaset kaynıyordu (4 bakan olayı, sabah ve atv nin satışlarının kayıtları, fatih altaylı-varank ilişkisi, mehmet cengiz, erdoğan demirören, egemen bağışın bakara makarası ve tabi ki bilaloğlan ile rte kayıtları vs.)
o zamanlar, "ne işi olur hoca efendinin sizin seksinizle" diyenler, bu sefer, bunların hepsini hoca efendi yaptı, hepsi de montaj" demeye başladılar.
işte bizlerin zamanında söylediğimiz gibi, cemaatin ne kadar tehlikeli olduğu, askeriye, emniyet, meclis, tüm kamu kuruluşlarına nasıl sızdığı ve yuvalandığı ortaya çıktı. rte bunlar için "haşhaşiler" dedi. adamlar, atılan adımları bile kaydetmişti.
işin garip olan kısmı şuydu, deniz baykal'ın kaseti ne kadar gerçek ve orijinal ise, paralel çete denilen çetenin yayınladığı kasetler de o kadar gerçek. "manşetlerle gelen, manşetlerle gider" diyen rte, manşetlerle gitmemek için "montaj" yalanına sarıldı, ve yapacağı başka bir şey de yoktu zaten.
aklıma gelmişken yazmak istedim. zira allah, ülkemize adaletin, insanlığın, güvenin ve huzurun olduğu günleri getirsin. rüşvetçilerden, hainlerden, katillerden ve zalimlerden bizleri korusun.