burada ne zaman yapıldığı bilinmeyen, eski bir kale ve akkoyunlular zamanından kalma bir hamam vardır. Anadolu'nun en eski şehirlerinden biridir. fakat gel gör ki o tarihi kalenin surlarındaki çiniler götürülmüş, duvarlara isimler yazılmış, kalpler çizilmiş, "seni seviyorum badegül" yazılmış; koskoca tarihin içine edilmiş. bundan 15-20 yıl öncesine kadar kullanılan hamam da harabe olmuş zaten.
--spoiler--
Lisanslı sporcu sayısının nüfusa oranı açısından ilk sırada yer almasıyla ''en sportif kent'' unvanını hak ediyor. Sıralamada bu yıl 29 basamak birden yükselerek en büyük sıçramayı yapan iki kentten biri oldu. Bunda düşük işsizlik oranı, sanata ilginin yoğunluğu ve güvenli kentler arasında yer alması da etkili. Ama kent hayatı kriterlerinde oldukça gerilerde.
--spoiler--
entrylerde görülen ' bi kaç yıl gidilmese kimse eksikliğini hissetmez kelimelerine bayburtluların ' nasıı yaa ' diyerek tepki gösterdiği küçük ama şirin mi bilmediğim çocukluk anılarımın birazına mekan olmuş yüksek binalardan arınmış ( tek yüksek bina vardı orası da bizim dersaneydi zaten. gereksiz ayrıntı oldu bu ama olsun içimden geldi ) soğuk kelimesinin anlamını kavrayabileceğiniz tünelleri falan olan minik kent.
anadoludaki şehirlerin çoğundan farksız, küçük, gelişmemiş (geliştirilmemiş), üniversite kurulmasıyla birlikte yeni yeni hareketlenmeye başlayan küçük, küçücük şehir. hatta google da bayburttaki kafeler diye arattığınızda bunu mu demek istemiştiniz: bayburtdaki camiler diye öğrenciler arasında esprilerde başlamış bulunmaktadır.
(bunu kim neden eksiler vallahi merak içerisindeyim şu anda)
çok yamuk adamların çıktığı şehir. hepsi öyledir genellemesi yapmıyorum tabi.
bayburtlular genelde muhafazakar takılırlar. bunların yamukları da o yüzden ayrı bir iğrenç muhafazakar takılıp her türlü ahlaksızlık, utanmazlık ve üçkağıdı yapan tipler.
5 vakit namaz kılan apartman, otomobil, kamyon ve tır sahibi bir bayburtlunun belediyenin ihtiyaç sahiplerine dağıttığı bedava ekmekten alabilmek için yarım saatlik yola gidip bir çuval(abartmıyorum) bedava ekmek alıp evine döndüğü bile görülmüştür. bedava diye yiyemeyeceği kadar ekmeği ihtiyacı yokken heba etmiştir. bazıları şehirde yaşamaya henüz uyum sağlayamamıştır. bulaşık yıkadıkları suyu bir poşede doldurup pencereden aşağı atarlar. nedenini hala anlayamadım. ama aşağıdan geçenin kafasında patlayan bu poşetler hayatınıza heyecen katabilir. tencerede falan kalan yemekler, sebze ve meyve kabukları ve her türlü çer çöp aynı şekilde aşağı postalanabilir. bahçeleri zaten pistir de yoldan geçenleri sallamadan yola da atmaları enteresan. cesurlar vesselam.
bunlar bayburtlu olmalarından kaynaklanmıyor olabilir ama bayburtlu olduklarına çok vurgu yapıyor olduklarından ben de orayla ilişkilendirmeden edemiyorum.
bir manşetin gölgesinde haberinde gördüğüm şehir. günlük hayatta nerdeyse hiç kullanmadığım bir isim bayburt ismi. en son lisede hoca sormuşsa nerde olduğunu onu da bilememişimdir herhalde.
haber de şu:
Bayburt Belediye Başkanı Hacı Ali Polat, çeşitli nedenlerle göç eden Bayburtlulara, yılda bir kez de olsa yakınlarının mezarlarını ziyaret için kente gelecekleri, bunun da ilin ekonomisine olumlu yansıyacağı düşüncesiyle cenazelerini memleketlerinde defnetme çağrısında bulundu.
küçüklüğüne aldırmayın, boyu değil işlevi sözünün gündüz gözüyle görünen en bariz örneğidir bayburt. tarihi Azzi'lere kadar uzanan bu şehrimiz, aziz yurttaşlarının sıcaklığıyla bilinir.