her allahın günü böyle nasıl desem sulu sulu romantiklik yapayım derken eline yüzüne bulaştırıyorsa hoşlanılmayacağı doğrudur. fakat bir cemal süreya kitabı hediye etmesini de bilmelidir.
kadınlar öğrenilmiş romantizmden hoşlanmaz. şöyle oluyor:
adamla kadın pahalı bir restoranda oturuyorlar, yemek vs. derken sıra şampanya içmeye gelir ve kızın bardağının içinden ne çıkar: yüzük. tanıdık geldi değil mi hikayenin sonu herkese. şimdi bu belli ki romantik filmlerde görülmüş, "evlenme teklifi yaparken yüzüğü götünden çıkarmazsa ölecek hastalığı"na tutulmuş bireylerde gözlemleyebileceğimiz bir hadise.
şahsi fikrimdir, başkaları benimle aynı fikirde olmak zorunda değil ama bence itici bir sahne bu. daha beteri de olabilirdi gerçi: erkek kızın önünde diz çöker, 'benimle evlenir misin' der. yeğenim niye eğiliyon sen öyle, demezler mi! ben derim mesela. *
başka bir klişe: sevgililer günü. illa ki hediye alınır, çünkü kutlanmadı mı 'aaeaa siz sevgililer gününü kutlamadınız mı yaniee' diyecek birileri vardır etrafta. çünkü aydönümü, yıldönümü vs. kutlanmasa bile eş-dostun haberi olmayabilir ama sevgililer günü herkesin aynı olduğu için ** göze batmamak mümkün değil.
sonuç olarak, kutlama yapılmasını gerektiren durumlarda alınan hediyenin pahalı oluşundan çok hazırlanmış olan ortamın ya da yapılan sürprizin klişelerden uzak olması önemli oluyor kişiyi romantik kılması için.
kezban olduklarının bir kanıtıdır. zaten bunlar romantizmden de anlamazlar. hem bize romantizm tanımı yapmaya da kalkmasınlar. yok filmden ezberlemişiz falan. romantizmi sizden öğrenecek değiliz.
son derece haklı bir hoşlanmamadır. bu erkek halimle ben bile hiç hoşlanmam romantik erkeklerden. ıyy ne o öyle brezilya dizisindeki luiz alberto gibi.