önce her şey yeni gelen bayan beden öğretmeninin yakışıklı demesiyle başladı. tüm sınıf güldü; ben de güldüm -ben öksüz... ben yetim... bir kaç güne kadar hayatımın değişeceğini bilsem o kadar mutlu olmazdım. zira bendeki böbürlenmeyi kimse üzerinden alamazdı.bir kaç gün sonra ders sonrası yapılan rutin etüte ilk kez gelen bayan hocanın bana hallenmesiyle ben böyle bir hoş oldum -ki bu hiç hoş değildi. söylediği cümle ise dün gibi aklımda: "...aşırı yakışıklısın.". güldüm ve geçtim. fakat bir kaç gün sonra yeni gelen fen hocasının da beni çağırırken "yakışıklı" demesiyle benim arkama bakmam sınıftaki güldürmesine rağmen beni hüzünlendirdi. zira o anda bir gerçekle yüz yüze kalmıştım: yakışıklıydım ve tacize uğruyordum.
bir kaç gün sonra üçünü de karşıma alıp söyleyemediğim sözler ise şunlardı:
şimdiki gençliği bilmem ama 80ler ve 90larda okuyan ergenlerin en büyük hayallerinden biriydi, bir yazar kardeşimiz de bu hayali masalsı bir havada anlatmış işte.
büyük hayaldir.
rüyaları süsler ama mümkün müdür hiç günümüzün ergenlerini taciz etmek. en ufak fırsatta onlar asılır öğretmenlerine. öyle öğrencisini taciz eden öğretmen modeli yok bu ülkede. öğretmen gözleri felfecir okuyan ergenleri taciz edene kadar onlar öğretmeni bırakıp ikinci tacize geçer.
hayal görmeyiniz efendim.