atari salonlarının en çok oynanan oyunlarından biri ve ortaokul seviyesindeki bıyıkları yeni terleyen çocuklarda erotizm hissi yaratmakla beraber oyunu iyi oynayan kişiler oynadığı sıralarda seyirci potansiyeli artardı
bu oyunlardan biri de gals panic idi. jetonu attığınızda good luck diye bi başarı temennisiyle karşılaşır ve 6 japon kızdan birini seçerek oyuna başlardınız. bunlardan bi ayami vardı ki o benim favorimdi. 13-14 yaşlarımdayken metresim gibiydi çünkü haftalığımın çoğunu yerdi. ayami yi bi türlü soyamamam da gerçek hayatta hırs yapmamın sebebi oldu.
zamanında street fighter ne kadar efsane olmuşsa, yanına yaklaşacak kadar, veletlikten abazanlığa geçen, bıcırıklara hizmet etmiş, buna rağmen en fazla ikinci karıya kadar gidilebildiğini hatırladığım koftiden pazarlama harikası..
atari salonlarının tenha köşelerinde bulunan bir oyundu. atari salonunun en kalabalık yeri de o tenha köşe olurdu.
4 ülkenin kadınlarının konu aldığı bir oyundu.
north amerika, south amerika, afrika, asia...
her kadın için bir yaratık gelirdi ve 1 ülkeden toplam 5 kadın vardı. (yanlış hatırlamıyorsam)
yaratıklar sırasıyla;
1. örümcek
2. Fasulye (Taze Fasulye)
3. Üçgen ya da piramit
o zamanlar isimleri bunlardı.
1. Örümcek; bildiğin örümcek, oyunun ilk başlarında yalnız takılır, yavaş hareket eder. %70 lik bir oranı tamamladığınızda otomatik olarak bölümü geçmiş, kadını soymuş olurdunuz.
%'delik kısım 70 lere yaklaşmaya başladığında örümcek canavarımız "pıtır, pıtır" yavrular ve sizin işinizi biraz daha zorlaştırır. onunla da yetinmez kendi de yavrulardan daha küçük bir boyuta gelip daha seri hareket etmeye başlar.
2. Fasulye; bu bildiğin fasulye gibi değil aslında... başka birşeydi ama biz fasulyeye benzetmiştik. (biz; ben ve diğer atariye takılan çocuklar)
Fasulyenin hikayesi de hemen hemen örümceğinkine benzer..
ayşe kadın doğurmuyor ama, kendine benzer tuhaf şeyler doğuruyor ve kollarını diyorduk o zamanlar (dallarını) çılgınca sallıyor.
3. Üçgen ya da piramit; onunda kendi çapında varyasyonlari vardı. bi de elektrik akımı gibi birşey yayıyordu sanırım.
hatice kısmını geçtikten sonra, netice kısmına geldik
neticede, evet, oynadım. iyide oynardım, o oyun potansiyel bir sapık yapmadı beni ama ilerisi için bir işaretti sanki.
o an anlayamadım, şimdi bu başlığı görünce daha iyi algılıyorum.
taa o zamandan bir kadını soymanın zorluklarını, aşılması gereken engelleri, sabrı ve kaybedebilme olasılığını öğretmek istemiş bizlere oyun.
internet hayatımıza girdiğinden bu yana atari salonuna hiç gidilmedi, çoğu atari salonu da bugün birer internet cafe haline geldi ve play station salonu oldu.
teknoloji güzel şeyler sundu elbette.
ama bugün bir mektup bizi mailden daha çok heyecanlandırdığı gibi nostalji olsun diye bir ara atari salonlarına gidilebilir.
...ve hala bu bahsi geçen oyunu bulmanız mümkün olabilir.
çocukken, kız kardeşlerimizin veya misafirliğe gittiğimiz evin küçük kızlarının barbie bebeklerini soyup büyük bir merakla incelediğimiz gerçeği göz önünde bulundurulursa, erkekleri "alın bunla oynayın doya doya soyun." şeklinde dizginleyen oyundur.
resimdeki kadının siluetinin olmadığı yerde ana canavarı sıkıştırdığınızda you are lucky! diye bir poker bölümünün açıldığı ve sonucunda iyi kartı çektiğinizde, ayrı ayrı hareketli porno görüntülerin geldiği bir oyundu. (gals panic)