Sürrealist biçimde anlaşmaya çalışırken pipolarımızdan düşen küllerin entel fularlarımızı yaktığı yazar.
Ardından donla denize girdik özümüze dönüp de.
sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
uzun bir yolculuktan sonra incesu'daydık,
bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!
"garibim namıma kerem diyorlar
aslı'mı el almış haram diyorlar
hastayım derdime verem diyorlar
maraşlı şeyhoğlu satılmış'ım ben"
Serin bir gecenin ortasında siyasetten felsefeye oradan evrene varana dek sohbet ettiğim yazar.
O ara bir demlik çay tükenmiş , sobadaki kömür yanıp bitmişti.
Her şeyi yeniledik ve birer duman daha çektik sigaralardan..
Tanıyan biri olarak kimdir bay frodo ?
O yedi yaşında bir çocuktur. Henüz hayalleri kırılmamış, umudu olan , oynamayı seven bir çocuk..
Ve yetmiş yaşında bir ihtiyardır, ümidi kalmamış, her şeyden bıkmış bir ihtiyar..
işte onu tanımlamak bu kadar zordur.
Tekrardan gitmemesi gereken yazar.
Hayat bu , bazen sıkılır bazen eğleniriz.
Bazen mutsuz bazen mutluyuz.
Hayat dalgalanmadan ibaret, biz her ne kadar sürekli mutluluk arzulasak da..
Dertli kederli kardeşimdir.
Mizahının yüceliğinin ardında pek kimsenin bilmediği şeyler yatar .
Bundan dolayı söylenenler onun için bir anlam ifade etmez, çünkü siz söylemeden o ne düşündüğünüzü tahmiş etmiş lafı ağzınızdan alıp geri koymuştur.