nefret bir olaydır.
onu mu alsam bunu mu alsam, bunu bıraksam mı acaba, bunlar nasıl sığacaklan bu bavula diye söylene söylene gerçekleştirilen eylemdir.
okullar bitince haliyle göçebe yaşayan biz öğrencilere de bavul hazırlamak büyk bir sorun oluşturuyor.
şu anda etrafımda haddinden fazla poşet ve bavula tıkılmayı bekleyen bir sürü nesne var. bıktım şu bavul hazırlamaktan.. *
kendi şehrinde üniversite okuyanlar için hiç bulaşılmamış eylem. yani, hala akşamdan ders programına göre çanta hazırlayıp öyle uyumak evresinde olanlar için bilinmedik iş.
çok fazla seyahatin ardından motomotlaşan yarım saatten fazlasını dahi almayan ritüeldir.
özellikle tatilden dönerken her şeyi bavula tıkma şeklinde gerçekleşir.
ilginçtir, çok gezen insanların çok küçük bavulları olur.
yolculuk öncesinde yaşattığı sinir harbi, ve "acaba bi şey unuttum mu ?" paranoyasıyla zihinsel olarak son derece yıpratıcı olan süreç.
bir de bavulun kapasitesini en verimli şekilde kullanabilmek adına mevcut yükleri bavula yerleştirmek vardır ki, zaman zaman ileri düzey mimarlık eğitimi gerektirir...
an itibariyle icinde bulundugum durumdur. yolculuk hele ki memleketinize ise bir o kadar mutluluk verici ve eglencelidir. bilgisayarda bir muzik acilir, once en sevdigi esyalar konulur, sonra efendime soyleyim ozel esyalar cart curt konur goz acip kapayana kadar sona erer ve Allah herkesin basina versindir.
kısa bir yolculuk içinse pek bir anlam ifade etmez.
ama yurtdışı için yapılıyorsa her türlü hazırlığın yanında farkında olmadan özleminizi, hasretinizi, kısacası sizi ülkenize bağlayan her şeyi katarsınız bavulunuza.
bu duygular görünmez pek, ta ki yurt dışında bavulu açana dek. gün geçtikçe onlara bakar, hasretinizi giderirsiniz. msn görüşmeleri kesmez bu duygunuzu. dışınız gülüyordur, ama içiniz yanıyordur o duygularla bir nevi.
yurdunuza geri dönmek için bavulunuzu hazırladığınızda, bu sefer de oranın size hissettirdiklerini koyarsınız. yine fark etmezsiniz, anlamazsınız ta ki yurda varıp hava limanında bavulunuza kavuşana kadar. bu sefer de orada yaşadığınız güzel anlar gelir gözünüzün önüne. anlarsınız çünkü o anlar bitmiştir artık.
basit bir eylem gibi görünür ama görünüşe aldanmamak lazım derler.
arasına mutlaka yalnızlık ve gizlenmiş gözyaşları katılan süreçtir. artık ayrılık vakti çatıp gelmiştir, tam kapıdan çıkarken arşimet misali: ''buldum buldum'' diyerek birkaç küçük eşyayı da itinayla yerleştirilmiş elbiselerin üzerine ''sen de burda dur, yer mi beğendirecez sana be'' edasıya fırlatma fiilinin son perdesidir bavulu hazır ve yola nazır hale getirmek.