hayatımın son 5-6 senesinde düzenli olarak gerçekleştirdiğim eylem. biraz önce belki yüzüncü kez bitirdim bevulumu hazırlamayı. 2.5 ayı 25 kiloya sığdırdım, her aya 10 kg, bu sefer memlekete dönüyoruz diye hiç bir şey dürülü değil, daha çok kırılacak eşyaları sarmak için kullanılmış giysiler, düzenle dizilmiş. işin sırrı ayakkabı gibi, kazak gibi şiddeti sönümleyen giyecekleri kenarlara siper edip, ortada kalan çukura tshirtlere sarılmış kırılacak eşyaları yerleştirmekte. soğuk tutulması gereken malzemeler en pisleri, onlar yüzünden bavulu akşamdan kapatamıyorsunuz, illa ki uyku sersemi önceden hazırladığınız poşetleri çıkarıp bavula dizeceksiniz sabah sabah. e o da şarap, peynir, pesto, tortellini sevmenin dezavantajları. buraya gelirken de tam tersi, rakı, ezine, sucuk sevmenin dezavantajları. insan heralde hep uzaktakini seviyor.
şimdi bitti ya bavul en son şu entry'i giriyorum, birazdan şarj aletlerini, laptop'ı, evrak döküman gibi şeyleri toparlayıp, bir de el çantamı düzenleyeceğim. peki bitecek mi, tabi ki hayır, ne zaman bitti ki, 1.5 ay sonra tekrar hazırlayacağım bavulumu. o zaman bitecek mi hayır, 1 ay sonra tekrar hazırlayacağım. açıcam, kapıcam, açıcam, kapıcam, ben bunu hep yapıcam.
Bir yere giderken eğer gittiğim yerden memnunsam severek yaptığım eylem. Özellikle tatile giderken gayet güzel oluyor. Ancak tatilden dönerken bir de o yorgunlukla kesinlikle benim için zor bir durum haline geliyor.
ulan sabahtan beri listeye bir şey yazıyorum yazdığımı koyuyorum arkasına yine bir şey çıkıyor, heh bu sefer tamam oldu galiba diyorum yine bir şey ekleniyor.
istenilen bi yere gidiliyorsa keyifle hazırlanır bavul. Orada neler yapılacak ona göre bi plan yapılır ve yerleştilir. Ama istenilmeyen bi yere gidiliyorsa o bavul hazırlamak işkence gibidir.