şu rezillerin haline bir bakın!.. "ne işim var ehl-i küfr'de?" demez, "sağ olsunlar benim gibi hayvanı insan yerine koydular, ülkelerine kabul ettiler" demezler, "onlar yurtlarında mutlu, huzurlu yaşarken kapılarına düştüğüme göre belki onlar haklı, ben haksızım" demezler, hiç değilse "yahu bari yasalarına, toplumsal düzenlerine, değerlerine saygılı olayım" de demez, hala din belledikleri saçmalıkları papağan gibi tekrarlarlar.
efendi olsunlar, ülkelerinin içine sıçtılar, hiç değilse kendilerini sığınmacı olarak kabul eden ülkelerde rahat dursunlar diyoruz.
hem bunların kadın ve çocukları değil, erkekleri problem.. hem cihattan (kendi görüşlerine göre) kaçarlar, hem de avrupa'nın ortasında yobazlık yaparlar.
müslümanların batıya gitmesi sorun değildir, kişiler zor durumda ise onlara yardım etmek tabi ki sosyal devlet için olması gerekendir.
ancak oraya gidip tecavüz edenler var, suç oranları da belgelidir zaten.
ayrıca oraya gidip şeriat isteriz burası çok bozuk diye eylem yapan da var. ee madem istiyorsun siktir git kendi ülkende yaşa deme hakları olmuş oluyor böylece.
şimdi üç beş mülteci geldi diye adamlar koca yönetimi mi değiştirecek?
sana ekmek vermiş, seni toprakları içine katmış ve özgür kılmış ama sen o sistemi beğenmiyorsun. daha ne yapsın?
Haberde çarpıtma vardır. Zira sünni geleneğindeki recm kanununa gore, evli olduğu halde zina yapan erkek de taşlanarak öldürülür. Fakat algı operasyonu ekibi böyle küçük rutuslarla bile sanki seriat bahsi sadece kadına inmiş muamelesi yaparlar.
had cezası denilen kavramlar, ıslam devleti olmayan yerlerde(asi kavimler) uygulanmaz. Danimarka da bildiğimiz üzere bir islam devleti değildir.
ayrıca bu imam, erkeğe verilen cezaları da es gecmis, direkt olarak kadınlara sallamıştır.
yobaz derken, batılı değerlere göre düşünüldüğünde yobazdır. örneğin bir iskoç genci de basra'ya gitse orada insanlar kendisine yobaz diyebilirler, çünkü olay değer yargılarının subjektifliği ile alakalı. ha hakaret etmek veya küçük düşürmek için söyleniyorsa orası ayrı mesele. önce burada bi anlaşalım.
diğer mesele ise, batı ülkelerine keyiften değil zorunluluktan giden "yobaz"dır. batılı ülkelerinin ortak hava ve kara hareketleriyle çok değil 10 yıl öncesine kadar belki fakir ama mutlu, huzurlu şekilde yaşadığı topraklarda taş üstünde taş kalmamış, belki bir uzvunu kaybetmiş, yakınlarını gömmüş, tanıdıklarının belki yarısını kaybetmiştir.
bir zamanlar veya şu anda başında olduğu diktatör bozması monarklar yüzünden hiçbir zaman topraklarındaki zenginlikten, refahtan hak ettiği gibi yararlanamamış, aksine, bizzat bu zenginliklerden ötürü batılı ülkeler tarafından son yüz yıldır sistematik baskısına, işkencesine, savaşlarına ve katliamlarına maruz kalmıştır. yine bu ülkelerin seçmiş olduğu kukla liderler yüzünden hak ettiği insanca yaşama hiçbir zaman ulaşamamış, bu kuklalar gittikten sonra dayatılan sözde demokrasi baharından da ümidini bulamamıştır. son çare olarak, sadece huzur için, sadece iyi hissetmek için, sadece yaşayabilmek, bir şarapnel parçasıyla değil sıcak yatağında ölebilmek umuduyla güvenli olarak gördüğü batılı ülkeler göçmüş, bütün bu olanlarla hiçbir alakası olmamasına rağmen en büyük bedeli ödeyen taraf olmuştur.
daha sonra geldiği ülkelerde neo-nazilerin, ırkçıların, faşistlerin psikolojik ve fiziksel baskısına ve hatta işkencesine maruz kalmış, o çok sevdiğiniz ultra demokrat iskandinav ülkelerinde bizzat hükümet tarafından değerli eşyalarına "el konmuş", daha sonra cebine üç beş kuruş para konup ülkesine geri gönderilmiş, geldiği gün de daha uçaktan iner inmez toprağı öpmüştür.
işin en garibi de ne biliyor musunuz? bütün bu masallara inanan, sanki bu avrupalıların ne olduğunu bilmeyen, biliyorsa da bilmezden gelen içimizdekiler. ya da sanki olan biten her şey milyonlarca km uzağında oluyor da bilmiyor desek.
elin japonu bile yazmış bakın yukarda, gerçeklerin peşinde, propagandanın, kara propagandanın peşinde olmayınca doğruya ulaşmak, doğruyu yazmak o kadar da zor değil.
ama işin içine vahşi batı, vahşi kapitalizm girince işin rengi biraz değişiyor da, anlayacak olan kim.
neyse, ne diyorduk, mülteciler çok kötü, çok pis, çok rerörö. geldikleri ülkeleri mahvediyorlar. ilk uçakla geldikleri yere geri gönderelim! tabi eğer hala yerinde duruyorsa.
