Yıllar yıllar yıllar boyunca solcular ve ekmek kafalı muhafazakarlar batıyı ve batı yanlılığını kötü bir şey gibi lanse etti -ediyor. Batının kültürü, sanatı, medeniyeti var. Solcu , muhafazakar ve islamistlerin idol ülkelerinin ise hiç bi siki yok. Geçelim.
kimse batıyı beğenmez ama akıllısı ,delisi sağcısı ,solcusu şeriatçısı ,tarikatçısı batıya kaçar....
demek ki ne varsa batıda var...
uygarlığın lokomotifi batı dünyasıdır.
hatasızdır anlamı yok burda ...
Kıt’aları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…
Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları. ihtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu. Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, “Ben Avrupalıyım” demeğe başladı, “Asya bir cüzzamlılar diyarıdır.”
Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara, ve kulağına:
“Hayır delikanlı”, diye fısıldadılar, “sen bir az-gelişmişsin.” Ve Hıristiyan Batı’nın göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir “nişan-ı zişan” gibi gururla benimsedi aydınlarımız.
Yükselen bir medeniyet için kurşun işlemez bir sırh olan kader inancı, çöken bir toplum için yüreklerin en ağırıdır. Yığını kavganın, yani hayatın dışına iten bu teslimiyetin kaynağı tevekkül değil, tereddidir. Ve… kaçıyorduk.
Batının kusurları meziyet, doğunun meziyetlerini bile kusur olarak algılar. Kendi tarihine ve kültürüne yabancıdır. Bir Fransız aydını gerektiğinde Napolyon ile övünürken, aklını emperyalizme kiralamış, melez zihinli, yurt dışında yaşama heveslisi batı özentisi kendi tarihine tiksinerek bakar. Batının pırtıklarını evinin baş köşesinde, gönlünün merkezinde bulundurur.
.....
Bu ne dünya; ne dünya,
Çerçöpten çattıkları!..
Bak şu maymun soyuna,
Ortaya attıkları!
Aziz ekmek, fikirde,
Teneke artıkları.
Ve evlerde baş köşe,
Batının pırtıkları