vaktiyle onlarca toplumun bir arada huzur içinde yaşamasını sağlayan, gittiği her yere barış ve hoşgörü götüren bir toplumun, bu toplumlardan kendine en sadık olan, hatta "millet-i sadıka" diye anılan ancak günümüz komplocuları ermenilerin uydurdukları yalanları batıya dayatmasıyla, iki yüzlü batının içinde bulunduğu durumdur.
tarihsel kanıtları olmayan, kulaktan dolma, parlamentoların oluşturduğu yapay tarihle, bu "hep sevmiş ama hiç sevilmemiş" bir milletin parça pinçik edilme çabasıdır.
iki yüzlülüğüyle ve çifte standardıyla tanınmış batı toplumunun, bunları yaparken kendi soykırım sicilinden bihaber olması, bunları kimsenin bilmediğini zannetmesidir.
aynı zamanda bu katliamların sonuncularından ve henüz geçtiğimiz yüzyılın sonlarında meydana gelen ve binlerce müslümanın can verdiği bosna,hocalı,kosova vs... ve hala yaşanmakta olan filistin soykırımını görmezden gelmesidir.
en acı olanıda tüm bunlar karşısında türk toplumu olarak elçilerimizi geri çekmekten ve her sene meclislerden bu tasarı geçmesin diye verdiğimiz tavizlerden başka yaptığımız hiçbirşeyin olmamasıdır.
1300 odalı saraylarında sıçmak için tuvalet bulunmayan, afrikalı milletleri sömürüp onlara uyguladıkları soykırımları tanımayan, yüzlerce yıl cehalet içre yaşadıktan sonra son 100 yıldır adam gibi yaşamaya başlayan, dünya yuvarlak dedi diye bilim adamı asmaya çalışan, cadı oldu diyerek kadınları diri diri yakan tek dişi kalmış avrupanın yapması gereken şeydir.
doğrusu, batının aynamaya bakması gerektiği değil, ülkemizin dış politikasının gözden geçirmesi olarak düşünülmesi gereken ifadedir.
zira önce ermeni tasarısı, sonra isveç'in 1915 soykırım tasarısı derken nereye gidiyor bu süreç. oturup bunu iktidar partisi yöneticileri bir düşünmeli.