laf olsun diye edilmiş, samimiyetten uzak bir cümledir. bir kere açığa kavuşturulması gereken ahlaksızlık kavramıdır. ahlak yine kadına mı indirgenmiştir? yani kadın- erkek ilişkisi, kadının örtünmesinden mi ibarettir? bu mudur? yoksa bu ahlaksızlık kavramı içerisinde; kadrolaşmayla kul hakkı yemek, milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek, usulsüz bir uslüba sahip olmak, insanları ve kurumları aşağılamak, kendine ait olmayan devleti dibine kadar sömürmek, yine kendine ait olmayan parayı sülaleye yedirmek gibi eylemler de bu ahlaksızlık kavramı içersinde yer almış mıdır? yer aldıysa yerinde bir özeleştiri olmuştur. zira asıl ahlaksızlık bunları kapsamaktadır.
kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz diyeceğim, kandırıyorlar işte kardeşim, millet de yiyor bu numaraları.
rtük ahlaklı olmamız için deli gibi çalışmakta, bu talimatı da nereden aldığını göze sokmaktadır. televizyonda içkiyi yasakladık ya tamam artık daha ahlaklıyız, türban serbest olacak ya tamam işte daha ahlaklıyız. budur ahlak kardeşim. kalbinizi, beyninizi bok götürsün kimin umrunda?
diğer ahlaksızlıkları nerden aldığımızı merak ettiren cümle.
- bankaları hortumlayanlara göz yumup sadece siyaset alanındaki rakipleri yargı önüne çıkartacak kadar alçalmayı,
- kabinedeki bakan çocuklarına ve dünürlere ihaleler vererek haksız kazancın önünü açan ahlaksız anlayışı,
- belediyeleri hortumlayarak parti kuracak ahlakı,
- çocuklarına amerika'da okuması için burs veren işadamına ihalelerde tekel sağlayan ahlak timsali zihniyeti,
- cebinden önce parası dolaylı olarak sömürülen halka seçim zamanı belediye bütçesiyle bir parti adına yardım yaparak devletin ödeneğini parti çıkarlarına alet edecek kadar geniş mideli olmayı
nerden öğrendik efendim?
aslında bu sorunun cevabını hacivat ve karagöz neden öldürüldü filminde güven kıraç'ın bir repliği açıklıyor: iran'da yeni bir icat türemiş. adına da rüşvet derler.
ahlakı sadece müslüman dinene endeksleyen anlayışın sözleridir geçersizdir,
bu arada mülümanları ahlak abidesi gören anlayışa,herkes tarafından tartışmasız ahlaksızlık kabul edilen ensest ilişkinin en çok aşırı dinci tarikat ve cemaatlerde olduğunu hatırlatmak gerekir,hiç bir örtünün ahlaksızlığı örtemeyeceğini hatırlatmak gerekir
medeniyetler ittifakı konferanslarına katılan ardından da adamlara ahlaksızsınız diyerek aslında ne kadar çelişkilerle dolu bir politikacı olduğunu kanıtlamaya can atan başbakanın son bombası. ilimini sanatını almadık demiş, peki ilim ve sanat açısından avrupa nasıl ilerlemiştir? sanat bir defa neyi yasnsıtır? denmez mi hep sanat toplumun aynasıdır sanatçılarda bunları aşikar edendir diye? peki ahlaksızlıktan kasıt nedir? batının çıplaklığı mı? yoksa tarihleri mi? çıplaklığı ise çoktaan sınıfta kalmışız. çünkü madem hepsi hem erkek hem dişi olarak iki kesiminden nefisleri bizimkileden acaip üstün ki kapanma gibi bir ritüelleri artık yok. kimse kimseyi tahrik etmiyor ne de olsa herkes cıbıldak olduğu halde. e tabi biz ahlakısız ya onlar baştan kaybetmiş, bize ne düşer? giden ahlakı yerine getirmek tabiki. nasıl? kapatın ulen herşeyi, ekranda alkol olmayacak, kadınların başı açık kalmayacak, hepsini yaptıktan sonra ahlak gelecek ulen topluma daha nolsun. herşey ahlaklı türkiye için!
adresine bakılarak aslında kimin daha ahlaksız olduğunu, bonus olarak kimin daha sapık olduğu anlaşılabilir.
tayyip denilen insan kişisi hala gereksiz açıklamalarına devam ediyor. birisi senin ensenin ölçüsünü alır ama o yiğit ne zaman çıkacak görecez bakalım.
amerikanın götünde ciğerci kedisi gibi dolaşırken ahlaksız olunmaz,
ucuz şeriatçıların en önde gelen piyonu olurken ahlaksız olunmaz,
ülkeninin ekonomik bağımsızlığını yabancılara peşkeş çekerken ahlaksız olunmaz,
telekomünikasyonu özelleştirirken ahlaksız olunmaz, *
karaköyün göbeğindeki yıllardır duran heykeli "müslüman aile yapısına aykırı" diyerek kaldırtırken ahlaksız olunmaz,
kemerdeki güzelim heykeli müstehcen diye kaldırtırken ahlaksız olunmaz,
halktan tek tip insan prototipi yaratmaya çalışırken ahlaksız olunmaz,
insanların kafalarını türban tartışmalarıyla yıkarken ahlaksız olunmaz,
halkının ufkunu açmak yerine, cehaletinden yararlanıp kömürle oy alırken ahlaksız olunmaz,
atatürke ve cumhuriyete laf atarken ahlaksız olunmaz,
cumhuriyet karşıtı söylemlerin yüzünden siyasi yasaklıyken bu ülkeye başbakan olurken ahlaksız olunmaz,
ananıda al git, yan gelip yatma yeri değil gibi mide bulandıran sözleri söylerken ahlaksız olunmaz,
halkın sefaletten dökülürken oğluna gemicik alırken ahlaksız olunmaz,
yargıda bile devleti kadrolaştırırken ahlaksız olunmaz,
son derece dolu cv leri olan sanat tarihçilerini sırf batı müziği yapıyor diye kültür bakanlığının kapısından içeri sokmazken ahlaksız olunmaz da ne zaman ahlaksız olunur? sen kimsin ki ahlaktan bahsediyorsun?..
Batı'nın ahlaksızlıkta yelpazesi hayli geniştir. Önemli olan arayıp bulmayı bilmektir. Ben hayatının önemli bölümünü Batı'nın bana uyan ahlaksızlıklarını arayıp bulmaya adamış bir insan olarak, bu konuda otorite sayılabilirim. istediği takdirde Başbakan'a danışmanlık bile yapabilirim
Başbakan'ın ''Batı'nın ilmini, sanatını almadan maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık'' diye konuşmasını okuyunca çok üzüldüm, çok da kırıldım.
Çünkü yakınen biliyorum ki; Batı'nın hem ilmini hem de ahlaksızlığını aynı anda almak mümkündür.
Örneğin; ben sabah Kant okuyup dışarıya dolaşmaya çıkıp değerlerimize ters düşen şekilde davranabilirim. Sonra da eve dönüp Hegel okumaya hiç sektirmeden devam edebilirim. Tüm bu süreci müthiş bir iç huzuru içinde yaşarım. Sürecin ahlaksızlık bölümü, mutlu olduğum anlardır. Çünkü normal bir insanın Kant ya da Hegel okurken fazla mutluluk duyabilmesi de mümkün değildir.
Ayrıca mademki Batı'dan böyle bir şikayet de var, o zaman şikayetçilerin Batı'dan değerlerimize ters düşmeyen uyumlu ahlaksızlıkları alıp almadığını da sormak gerekiyor.
Çünkü Batı'nın ahlaksızlık konusunda yelpazesi hayli geniştir. Her kesimden insanı tatmin edecek mutlaka bir çeşit ahlaksızlığı vardır. Önemli olan arayıp bulmayı bilmektir.
Ben hayatının önemli bölümünü Batı'nın bana uyan ahlaksızlıklarını arayıp bulmaya adamış bir insan olarak, bu konuda otorite sayılabilirim. istediği takdirde Başbakan'a danışmanlık bile yapabilirim.
Ben vodka martini yudumlarken ahlaklı davranmakta olduğumu düşünürüm. Keza iyi bir şarap bulup içmek de ahlaklı bir davranıştır. Buna 'Mutluluk ahlakı' denir. 'Hayatta eudaimonizm diye bir şey yoktur' diyenin de -Başbakan bile olsa- alnını karışlarım. Sokrat, Platon, Aristo gibi antik çağ düşünürleri 'insanoğlu mutlu olmak için ne yapmalı?' sorusuna cevap aramış ve bunu ahlak kavramına bağlantılı formüle etmişlerdir.
Madem ahlak meselelerine girmek istiyor, Başbakan'a da bunu denemesini tavsiye ediyorum. Zevkli olacağına eminim.
Eğer Başbakan bizleri rahatsız etmekten mutluluk duyuyorsa yandık. O zaman hem mutlu hem de ahlaklı olurken bizi de harcayabilecek demektir.
Eğer ''Antik çağ felsefesi ile uğraşacak vaktim yok'' diyorsa, Başbakan'a Francis Bacon'u tavsiye ediyorum. Bunu okursa, ''Batı'dan ahlaksızlık aldık'' diye konuşmadan önce mutlaka bir ya da iki kez düşünürdü.
Bacon'un dedikleri Başbakan dahil tüm AKP yönetimini şoke edecektir ama o dinsel inançlar ve buyruklar olmadan da ahlaka ulaşılabileceğini söylemektedir.
Batı'dan ahlaksızlık dışında almış olduğum bilimsel terbiyeden dolayı, içinde yazılanlar bana tatsız gelse de bir kitabı baştan sona okumayı öğrenmiş durumdayım. AKP'lilere Batı'ya ait bu bilimsel terbiyeyi öğrenip uygulamalarını acilen tavsiye ediyorum.
'Biraz daha fazla Batılı düşünürü okuyup sindirmiş olsalardı, Türkiye bu halde olmazdı' diye de düşünüyorum.
Ben derim ki; AKP Batı'dan fazla ahlaksızlık alındığından büyük endişe duymasın.
Ahlaksızlık diye anladıkları şeyin iletişim araçları ile yaygınlaştırıldığını düşünüyorlar ise son yaşanan güzel gelişmeden umarım haberdardırlar. DIGITURK'ün 109'uncu kanalından Suudi televizyonu yayınlanmaya başladı. Bu, ahlaksızlıktan başı dönmüş gibi algılanan Türk milletini terbiye edemeyecekse neyin terbiye edebileceğini de bilemiyorum. O televizyon gördüğüm kadarıyla had safhada ahlaklı ve bu da bizlere örnek olacak gibi geliyor.
Ben o kanalda çok fazla çirkin adam görmeye tahammül edebilmek için programları sarhoş kafayla izliyorum. Bu, nedense bizim evde yoğun teolojik bir tartışma başlattı.
Bazılarına göre ben böyle bir kanalı sarhoş seyrederek günah işliyormuşum. Ben de evimde böyle bir kanalın yayına sokulmasını ahlaka aykırı olarak görüyorum. Eğer reyting ölçümü de yapılırsa bu kanalın reytingi sıfır olmayacaktır. En azından Cumhurbaşkanı Gül'ün büyük bir ilgiyle izlediğine eminim.
Sonuç olarak; bana göre haz veren şey iyi, acı veren şey de kötüdür.
Bu haz ahlakının da felsefi temelleri vardır. Ben Epikür'ü pek severim. Oburluk yaparken insanın ahlaklı davrandığını söyleme fırsatı veren bir felsefeyi kim sevmez ki?...
Tabii her zaman acı veren şeylerin kötü olduğunu da söylemek mümkün değildir.
Örneğin; güzel bir kadın tarafından kırbaçlanmak acı verebilir ama bunun kötü olduğu da pek söylenemez.
Alın işte Batı'dan alınmış olan güzel bir ahlaksızlık örneği daha size.
işler karışık ve karmaşık. Öyle Başbakan bir kez konuşunca çözülecek işler değil bunlar.
bir recep tayyip erdoğan incisidir. nedir bu ahlaksızlıklar örnekleyelim:
dinin siyasete alet olamayacağının farkında olmak mı?
yoksa kadın erkek eşit demek mi?
yoksa sanata değer vermek mi?
yoksa sanatçıya değer vermek mi?
......
.....
...