son günlerde karşımıza çıkmakta olan durumla beraber, savaş ile medya arasındaki ilişkinin de önemini gözler önüne koyan hadise. soğuk savaş döneminden beri her türlü savaşta dezenformasyonlarıyla ve skandallarıyla tanınan batı medyasının güvenilir olduğunu iddia edilen kaynaklarından oluşan bir hadise. buna göre savaşın tüm yıkımını ruslar yapmaktadır ve barbar ruslar(!) durdurulmalıdır. en azından savaşın boyundurluğu rusların boynuna geçirilmelidir.
hatırlandığı gibi savaş 8 ağustos günü gürcü birliklerin aniden anayasal düzeni sağlamak üzere güney osetya bölgesine saldırmasıyla başladı. savaşın fitilini ateşleyen gürcü tankları güney osetya'nın şinvali kentini işgal etmişti. yapılan provakasyonun ardından ise ruslar gürcülerin güney osetya ve abhazya bölgelerini terk etmesini istemiş, aksi halde saldıracağını açıklamıştır. elbette azıcık aklı olan biri bilir. savaşta birliklerin atanması, teyakkuz haline geçmeleri için belli bir süre ister. demek ki olay 8 ağustos'un öncesine dayanmaktadır. hatırlamak isterseniz 2 ay öncesine dönelim. 2 ay önce gürcü birlikleri aniden sınırdaki rus askerlerine bir operasyon düzenlemiş, 8 askeri tutuklamışlardı. ardından ortam gerilince askerleri serbest bırakmışlardı. yani ortam aslında bir barut fıçısına benziyordu, tek gereken bir ateşti. ateşi ise saakaşvili 8 ağustos günü ateşlemiştir.
bu olayların ardından gürcü saldırısı iki günde içinde medya desteğiyle rus işgaline dönüşmüş, savaşın tüm faturası rusya'ya çıkarılmaya çalışılmıştır. tüm kabalığı ve pervazsızlığıyla ortada duran ise saakaşvili figürü ise bu propaganda çalışmasının etkisini daraltmakta. saakaşvili'nin küstahlığı henüz batı medyasının bu çalışmalarının etkisini gösterememesine neden olmuştur. özgür batı medyası'nın nasıl bir yol çizdiğini kullandıkları ifadelerden de anlayabiliriz. batı medyasına göre gürcü yetkilerinin duyurduğu açıklamalar "bildirdi" ifadesiyle netlik içerirken, rus yetkililerin duyurduğu açıklamalar "iddia etti" ifadesiyle bulanıklık kazandırılmaya çalışılıyor.
güney osetya'ya gürcü askerlerinin girmesi ve orada bulunan rus barış gücü askerlerine- zira bunlar resmi makamlarca tanınmıştır- ateş açıp 10 kişiyi öldürmesi, ardından rus barış gücünü oradan def ederek şehri işgal etmesi ve 2 bin kişilik sivil halkı öldürmesi haberleri batı medyasında savaşta 2bin kişi öldü manşetleriyle duyurulurken ardından gelen rus taaruzunda yapılan bombardımanlarla bu ölenlerin gürcü gori şehrinde öldürülmüş gibi duyurulması bir başka garip durum. gürcülerin yukarı podori bölgesini ilhakının ardından abhazya'nın gürcistan'a savaş ilan etmesi ise, savaşa susamış bir halkın barbarlığı ya da fırsatçılığı gibi gösterilmesi batı medyasının hanesine bir suç olarak daha yazmaktadır. ayrıca güney osetya'nın başkenti şinvali'de gürcü birliklerinin yüksek askeri teknoloji malzemelerini kullanmaları, şehrin yapısının merkezde toplanması göz önüne bulundurulduğunda yapılan şeyin bir katliam olarak batı medyasında hiçbir değerinin bulunmaması batı medyasının nasıl da iki yüzü olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. gori şehrinde çekildiği iddia edilen fotoğrafların aslında yalan olduğunun kanıtlanması, çekilen görüntülerin gori şehrine ait değil de, şinvali şehrine ait olması gerçeklerin ne kadar çarpıtıldığının bir başka göstergesi.
diğer bir yandan abd'nin savaşa ortak olma çabaları göz önüne alındığında batı medyasının işine geleni yazdığı ortada. ayrıca savaş kışkırtıcılığı yapmak, kan üzerinden siyaseti kendisine hak olarak görmek batı medyasının bugünkü diğer suçlarıdır. abd'nin şahinlere yakınlığıyla bilinen gazetelerinin savaşı gürcistan'ın başlattığını yazması ise işin gerçek yüzünü ortaya koyuyor. buna rağmen ekliyor bu gazeteler: "abd ve batılı müttefikleri acilen bu savaşa müdahale etmemeliler." anlaşılan savaş kışkırtıcılığı bu medyada suç olarak sayılmıyor. tabi ılımlı liberal medyanında iki yüzlü tavrı ve samimi olmayan bir barışçıl havası ile tüm savaşı rusya'nın üstüne yıkması şahinlerin tavrının meşruluğunu da ayrıca güçlendiriyor.
çarpıtma tarihine adını altın harflerle yazdıran batı medyası'nın ırak, yugoslavya ve afganistan maceralarındaki skandalları ve dezenformasyonları göz önünde bulundurulduğunda haber kaynaklarımızın ne kadar dürüst habercilik yaptığını bir kez daha düşünmeliyiz.
ilk bakışta ezilenin yanında olma duygusu hakim olmuş gibi görünse de işin enerji ve hammadde konusunda emperyalist bir paylaşım krizi olduğu düşünüldüğünde desteğini amerikan emperyalizminden alan gürcü iktidarına rusya gibi bir dev karşısına ikili ilişkileri bozabilecek bir karşı-atak savaşı ile destek olunamadığı için askeri anlamda yardım edilemeyen gürcistan için savaş yandaşlığını basın yoluyla dezenformasyon ve olan bitenle ilgili ajitasyonlarla sürdürmeye karar vermiş olan yılların batı emperyalizminin ve onlara göbekten bağlı ülkelerdeki taşeron sermayenin basın organlarının kendilerinden bekleneni yapmasıdır. Türkiye açısından ise durum çok farklı değildir. Yıllardır askerini eğittiği , savaş malzemesi sattığı ve batı tipi emperyalizmden arda kalanları boru hattıyla sömürdüğü bir ülkenin dayak yemesine müdahele edememiş olması yine de arçil ve şota futbolcu kardeşleri sevmediğini göstermez , bilakis doğalgazının %70'ni ve turizminin %50 sini rusya kaynaklı olarak elde ettiği gerçeğini gözümüze sokar.*