adına yiğit bulut denen jöle kafalı yalakanın isteğidir ve rte ye bizzat söylenmiştir. behey cahil bugün orasını burasını yaladıkların sırça köşklerinde sonsuza kadar kalmayacaklar. o dediğin zaten fiilen uygulanıyor. istersen git öyle olup olmadığını tuncay özkan, mustafa balbay ve içerdeki diğer gazetecilere sor. gün gelir ifade özgürlüğü sana da lazım olur. her hesabın bir tersi, her zulmün bir süresi vardır.unutma.....
ironi nedir diye sorulan soruya verilebilecek en güzel örnektir. düşünsek bu kadarını kurgulayamazdık, ne beyinler varmış meğerse bu ülkede!
sen git gazeteci ol, sonra gel sansürü savun. vallahi ayıp, aldığı eğitime yazık.
adeta milletin gözüne soka soka, "fikirlerim çıkarlarım doğrultusunda değişir kardeşim, alın bu da örneği" diye haykıran yiğit bulut insanıdır. basına sansür ister ama sansürsüz adında bir programa imza atmıştır. kendisine acil şifalar diliyoruz...
bir gazetecide bulunması gereken özgürlük duygusundan yoksun olan kişidir. Çünkü bugünün insanıdır. Bugün böyledir yarın ne olacağı belli değildir. Şahsen ben kendisinin programlarına bakmıyorum artık. Bakmaya değeceğine de inanmıyorum. Sadece Yiğit Bulut değil onun gibi yüzlercesi özgürlüklerini satışa çıkarmış, takım elbiseleriyle ekranlarda boy gösteriyorlar ve hep aynı şeyleri söylüyorlar. Kirli bir dil gibi, bir virüs gibi insanlara kendi doğrularını doğruymuş gibi gösteriyorlar. En sonunda açıkça sansürü meşru göstermeye kadar işi götürdüler. Bu normalmiş gibi savunan insanların da olduğunu görünce anlıyoruz ki artık Orwell'in ülkesine adımlarımızı atmışız çoktan.