edit: zorunuza giden ne yavrularim? bassavciya karsi boyle bir uslupla yazan kisiyi savunuyorsaniz sizin hakkinizda da bir dava acilir elbet bir gun. bocukler sizi.
fena şekilde kuyruk acısı hisseden bir kişinin yazısı . ettiği hakaretlerin biri bin para eder, yargı bence akp'den önce bu adam her kimse ona bir el atmalı, yargıtay baş savcısına diyorki zat- muhterem kişilik: "siz kimsiniz? ". bu soruyu cevapsız kalmaz türk yargısı ona kim olduğunu gösterir.
zorunlu edit: allahım siz ne kadar hasretmişsiniz türk yargısını aşağılayanları övmeye onların gerçek yüzünü anlatanları eksilemeye yalnız şuda var bence söyleyen kadar eksileyende suçludur, demekki siz bu lafları onaylıyorsunuz yazık!
zorda kalinca, garip savunma mekanizmalari gelistiren birisinin yazisidir. zira kendince 'ayar' verdigi cumhuriyet bassavcisi' nin gecmisinde yolsuzluk iddialari, 95 metrelik gemi sahibi evlatlar, durduk yere zenginleyen mahdumlar vb. olmadigindan ismine sardirmaktan baska caresi kalmayan bir yazar tarafindan kaleme alinmistir.
--alıntı--
Ama şu kapatma davasıyla başı açıkların da, içkisini içenlerin de, CHP'ye oy verenlerin de geleceğini bir imzayla kararttığınızı neden göremiyorsunuz?
--alıntı--
(bkz: götünden sallamanın en güzel örneği)
başsavcının isminden* yola çıkarak ayar vermeye çalışan, kendilerinden olmayanı müslüman dahi kabul etmeyen bir tuhaf güruha mensup şahsın kaleme aldığı lise 2 kompozisyonu.
Fikri Akyüz'ün muhtemelen sinirden tükürükler fışkırtarak yazdığı yazıdır. isimden yola çıkarak başsavcıya laf vurmaya çalışmanın bir yazara laf sokmak icin nickiyle dalga gecmekten zerre farkı yoktur. o zaman o başlıktaki tüm entryler fikri akyüz için geliyor. şarkıdan sonra kendisine soda hediye edilerek hazımsızlığına yardımcı olunmaya çalışılacaktır.
yaziyi okumadan ve anlamadan yorum yapan insanlar olabilecegini gostermis bir yazinin konu basligi. siyasi gorusun nolursa olsun ulkenin bassavcisina boyle bir uslupla hitap edip, dalga gececek baska seyin olmadigindan ismiyle alakali asagilayici tabirler kullanamazsin. aksi takdirde o laflar bi tarafina kacar mazallah. ha bassavcinin ismi durumla hakikaten celisik. o da ayri mevzudur.
fikri akyuz adlı yeni safak yazarinin, muhtemelen salyalar saçarak kaleme aldığı yazıdan bir pasaj.
başsavcı kendilerini dinleyip babasının mezarını kapatır mı bilmem ama, bu çirkin sözlerin sahibi olan fikri akyüz'ün anasının mezarının açılması çok olası. **
fikri bey'e naçizane akıllı olmasını öneririm ben. fazla militan olmaya gerek yok. burası türkiye, gün gelir keser döner, tabi sapı da. o uğruna militanlık ettiği siyasetçiler kapağı bir yerlere atarlar, boza, fikri bey'in başında pişer mazallah.
sözlükte pekçok entryde de görüleceği üzere ,laik bir genç için abdurrahman ismi dalga geçilen modern olmayan kıro bir isimdir.Bu isim gerçekten de bir cumhuriyet savcısına yakışmamakta.
halbuki Şöyle gerçekten laik bir isim ne güzel olurdu; toygar, evren, evrim, berke, doğan, kartal, serçe, murat, 124 falan gibi.
adam mantık yürüterek ßir cümle kurmuştur. ßunu alt etmenin yolu yine mantık kullanmaktan gecer. yoksa azından salya cıkıyormuş, tükürüyormuş gibi cümlelere gülüp gecilir. eğer beynin varsa mantığı ßaşka ßir mantıkla etkisiz yaparsın eğer yoksa salya ile sümük ile uğraşırsın.
kelimesi kelimesine katildigim mukemmel bir yazi. dogan medyasi gibi basliga bakip vay serefsiz demeden yazinin tamamini okuyun;
Ellerinizi ovuşturuyor musunuz Sayın Başsavcı?
Attığınız bir imza ile bugün annesinin karnında olan çocukların bile istikbalini karartmaya ne hakkınız var?
Siz kimsiniz? Hayır hakaret etmiyorum, sadece soruyorum: Siz kimsiniz?
Ben Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısıyım demeyiniz, çünkü siz yargıyı da bilmiyorsunuz, Cumhuriyet'i de bilmiyorsunuz ve üstelik siz savın ne olduğunu da bilmiyorsunuz.
Yok hayır, elbette bunların ne olduğunu biliyorsunuz; biliyorsunuz ama iyi bilmiyorsunuz.
Çünkü siz yargıyı da Cumhuriyet'i de müddeiumumiliği de suiistimal ediyorsunuz; suiistimal etmekle kalmayıp bir de istismar ediyorsunuz.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamı, falanca belde belediyesi başkanının anlattığı bir fıkradan dolayı bir partiyi kapattırmak isteyecek kadar ve üstelik bir fıkra kadar komiklik yapılan bir makam mıdır?
Siz Sayın Abdurrahman Yalçınkaya, babanız yaşıyorsa Allah selamet versin; vefat etmişse Allah rahmet eylesin.
Babanız vefat etmişse babanızın mezarını da kapatmayı düşünüyor musunuz?
Öyle ya, babanız size Abdurrahman yani Allah'ın kulu adını vermiş olmakla laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş olmuyor mu?!
Adınızı değiştirmek için başvuracağınız Allah'ın kulu bir tane bile hakim yok muydu?!
Evet yazdığınız iddianameyi okumadıysanız bu çok dramatiktir.
iddianameyi bilerek yazdıysanız bu çok trajiktir.
Yok eğer bunları ciddi ciddi yazdıysanız bu çok komiktir.
Neden komiktir; şundan dolayı komiktir.
Örneğin; iddianamenizde şu meşhurulema sözcüğü etrafında yapılan o pis ve iğrenç yorumlara da iltifat etmişsiniz.
Bu sözcük etrafında koparılan fırtınaya mı yanayım yoksa bu fırtınadan dolayı tusunamik kapatma davasına mı yanayım, bilmiyorum.
Başbakan Erdoğan ne demişti, bakalım:
Başörtüsünün yasaklanıp yasaklanmamasına dair karar verecek olan bir mahkeme şayet yasak koyarsa buna tabii ki uymak gerekir. Ama bir mahkeme 'Başörtüsü dinin emri değildir' diyemez. Başörtüsünün dini bir emir olup olmadığına ancak ulema karar verir...
Ama gerizekalılar bile bilir ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına oturan birinin zekasında bir problem olamaz.. Demek ki bu şık olamaz.
O zaman şu şıkka bakalım: Siz ulemanın alimlerin çoğulu olduğunu bilmiyorsanız sizin Türkçenizde bir sıkıntı var demektir.
Ama bu şık da doğru olamaz; çünkü yüksek dereceli bir kanun adamı bir iddianameye bir sözcük yazarken anlamını bilmiyorsa en azındanKamus-i Türkiye müracaat eder.
(Kamus-i Türki de ne demek? diyenlere cevabım Bir kamus al demek olacaktır.. Kamusun anlamını bilmeyenlere ise kamusal alanda da satılan bir Sözlüke bakmalarını tavsiye etmek olacaktır!)
O zaman geriye tek bir nokta kalıyor; o da şudur: Siz Başbakan Erdoğan'ın ulemaya ilişkin sözlerini bilerek evet iddia ediyorum bilerek çarpıttınız.
Çarpıttınız; çünkü Başbakan Erdoğan için hiç kimse iddia edemez ki o makamda oturan bir insan kalkıp da Başörtüsünün yasaklanıp yasaklanmayacağına mahkemeler değil din alimleri karar verir demez.
Bu, Tayyip Erdoğan'a aptal demekle eş anlamlıdır; eh bir partiyi bir yıl sonra % 34, üç yıl sonra % 42, beş yıl sonra % 47'ye çıkaran bir adam şayet aptalsa ben de manyak bir adamım!
Hadi ulema siyasal literatüre daha yeni girdi.
Ama şu laiklik kavramını en azından 70 yıldır tartışmıyor muyuz?
Bir genç kızın üniversiteye başörtüsüyle girmesi mi laikliğe aykırıdır yoksa girmesinin engellenmesi mi?
O zaman Avrupa'da bütün partilerin kapatılması gerekmiyor mu?
Siz Ak Parti'yi kapatmakla Cumhuriyet'i korumuş olmuyorsunuz; siz sadece ve sadece sırtınıza giydiğiniz cüppenin verdiği o sanal kudretle egonuzu şişiriyorsunuz.
Ak Parti bugün kapatılır; yarın bir başka ad altında yeniden açılır.
Ya da başörtülü genç kızları üniversiteye almamakla belki ilhan Selçukların, Ertuğrul Özköklerin yaptığı haysiyet cellatlığına yağlı urgan taşıyarak sıcak yorganlarınızda yatmanın keyfini yaşayacaksınız..
Ama şu kapatma davasıyla başı açıkların da, içkisini içenlerin de, CHP'ye oy verenlerin de geleceğini bir imzayla kararttığınızı neden göremiyorsunuz?
Gözlerinizdeki perdeyi kaldırmak çok mu zordur?
Benim aydınlanmacı kardeşlerim, perdeyi kaldırmadığınıza göre geriye tek bir şık kalıyor.
başsavcının babası ölmüşse mezarı kapalıdır zaten. ben 30 yaşıma geldim üstü açık mezar görmedim ama fikri akyüz görmüş demek, ; "sen geceleri camları kapatta bir yerlerinin açıkta kalmasının etkisiyle tayyip yalakalığının doruk noktasına ulaşma" diyerekten mantık yürütüyorum elimde olmadan.