düşük frekanslı seler için genel tanımlama. insan kulagı bu seslerin frekanslarına karşı çok hassas degildir. bu yüzden kulagımız bass seslerin nerden geldigini pek anlayamaz. 5+1 ses sistemlerinde subwooferın sağa sola orya buraya saçma sapan yerlere konmasının mantıgıda budur. kulak duyar ama nerden geldigini çözemez. bide otomobillerde de kullanılan subwoofer lar genelde bagaja yerleştiril , aynı mantık yane. bide bu bass selerin subwooferlar ile coşturulması ile kulagın duymadıgı alt frekanslara inilir ki bu frenaslardaki bass sesleri dahaçok vicudumuzdaki titreşimler ile dinlenir. tadına doyum olmaz (bkz: bassları cigerde hissetmek)
genellikle muziklerde kullanıldıgı iki yol vardır. biri dip bass digeri tabiri caizse duyulan bass. dip bas adında da anlaşıldıgı uzere sadece hissedilir ve meydana getirmiş oldugu ses aslında cok azdır ama frekansı çok düşük oldugundan dolayı sismik etki yaratır. duyulan bass ise buna zit bir şekilde daha yuksek frekansta çalışır.
- Müziği dinleyenlerin duyamadığı, müzikle alakalı olanların anlayabildiği
- akustik,elekro,chapman gitarlarını çalanların sürekli müdahale ettiği ;
- bende biliyorum bası ne var ya dımdım dumdum 0-3-0-4-0-0 diyerek katlettikleri
- Grup içinde en çok kız kaldıranların çaldığı enstrumanın çıkardığı
- Rapçilerinde sulanıp çalamamaması üzerine mixerdan takıldıkları
- caz'da en güzel olusumların olduğu
"büyülü karanlık ses"
ritim tutkusunun bir diğer adıdır biz müzisyenler için. bas çalanın, arka ya da ön planda kalma eğilimlerinin trajikomikliği karşısında gülmemek elde değil, orada müzik yapılıyor; kendini ritme kaptırana, anlayana...
tutku gibi bir şey bu. daha iyisini duydukça daha da iyisini duymak istiyorsun, ruhun ihtiyaç duyuyor resmen. her zaman daha fazlası... bir önceki doyurmuyor ruhunu insanın. kademe kademe değişen kulaklıklar ve ses sistemleriyle sürüp gidiyor. ucu yok gibi.
aşağıda birkaç örneğini görebileceğiniz, sağlam bir ses sisteminiz yoksa asla tam anlamıyla tadına varamayacağınız, bir şarkıyı dinlenebilir yapan en önemli parçalardan biri hatta en önemlisidir.
yarın hilton bahçesinde piknik yapacak sendika. ulaşım ve konaklama masraflarını sendika üyelerinin cebinden karşılaması şart koşulmuş. yuh mına koyyim bu nasıl sendika ?
not: bu bilgi az önce telefonla görüştüğüm bir arkadaş tarafından aktarılmıştır. kendisi uludağ üniversitesinde öğretim görevlisidir. haber gerçek değil ise iki elim yakasındadır.