sapık ruhlu insanların savunmasıdır. vakti zamanın da yaptıkları magandalıklar akıllarına gelmektedir. normal giyinen bir hatuna laf atmaktan çekinmemişlerdir.
ve bu akıllarına geldiğinde "lan benim karıyı kapatmam lazım , günah hem" demişlerdir.
baş örtüsü takan kadınların genellikle kendi haklarını savunmayı bile günah, ahlaksızlık sınırları içinde görüp "ben evimin kadını olayım erkeğim beni savunsun" anlayışını benimsemesinden kaynaklanan durum.
yaz sıcağında ince kısa gömlek ile gene ince rahat pantolon giyen cinsiyetin, aynı şartlarda tersi elbiselerinin içinde nasıl ızdıraplar çektiği meçhul ve müphem cinsiyet adına bir hakkı araması.
kendi ozgurlugunu, kendi demokrasisini, kendi isteklerini baskalarina tahakkum etmekte olan kimselerin, onun bunun kiyafetine karismalarini ozgurluk kisvesi altinda ifade etmeye calisarak insanliklarini kaybettikleri durumdur.
e kardeşim hem diyorsun ki türban siyasi bir anlam taşır takılamaz, hem de diyorsun ki bu düşünceyi sadece kadınlar savunur. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
önce ilgili olarak şöyle bir şeye bakılabilir ; (bkz: insan)
daha dar bir sahada düşüneyim ben üşeniyorum diyenler için de şöyle birşeye bakılabilir ; (bkz: erkekler de insandır)
başörtüsü mevcut konumu ve duruşuyla en azından yaratılan hava bakımından yalnızca kadınlara yönelik değildir. zira "cumhurbaşkanının eşi" tanımlamasında görüldüğü gibi tartışılan hayrinüsa gül'ün türbanı değil, "türbanlı hayrinüsa gül"ün eşinin cumhurbaşkanı olmasıdır. yani ifade iyi okununca anlıyoruz ki rahatsızlık uyandıran abdullah gül'ün eşinden yola çıkılarak abdullah gül'ün kendisidir bir yerde.
şu halde türbanı yalnızca takan değil kitlelerce kadınları takmak zorunda bıraktıklarına inanılan erkekler de, o kadınların eşleri/babaları da eleştirilmektedir.
eleştiride erkek-kadın ayırmadan yalnızca zihniyete yönelen bir boyutlanma varsa, neden savunmada da olmasın?
kadınları, kafalarına başörtüsü -ya da türban her neyse- takmaları için zorlayanların da aynı erkekler olduğu hatırlandığında yadırganmayacak durumdur.
bu erkeklerin büyük bölümü islam dininin kendileri için öngördüğü giyim -ya da örtünme- şekline pek itibar etmezler. diz kapaklarını açıkta bırakan şortları giyip rahatça dolaşırlar. kaşırlarken göbekleri de görünür arada, aldırmazlar. ama her ne hikmetse konu kadınlara geldiğinde pek dindar kesilirler. küçük yaşlardan başlayarak kız çocuklarını örtünmeye teşvik ederler. bunun için hediyeler verirler, baskı uygularlar. başını örten kızların büyük bölümünün örtünmeye ilk tepkisi ağlamak olur. ama zamanla alışır garipler. kendilerine başlarındaki örtüye uygun bir dünya kurarlar. toplum hayatından soyut şekilde yaşamlarını sürdürürler. buna ne kadar yaşamak denirse artık...
inanıyorum ve iddia ediyorum ki; gizli oy kullanımı teminat altına alınarak bir referandum yapılsa, ve bugün başını örten genç kızlara türban takmak isteyip istemedikleri sorulsa, cevap büyük bir çoğunlukla hayır olur. ama türban sömürüsü yapanlar böyle bir yanlışı yapmazlar tabi. çünkü türban takan genç kızların hissiyatını onlar da en az benim kadar bilirler...
aslında kadınını çoğunlukla sadece cinsel obje olarak düşünen insanlardır. bu yüzdende onlar için başörtüsü namustur.oysa iç dünyaları çapkın olmaya dönük tiplerdir.
(bkz: hiçbir şey göründüğü gibi değildir)
abuk bir varsayımdır. başörtülü kızlar eylem yaptığında da onlara kevaşe diyen de çıkıyor terörist diyen de. kızlar bir şey yapmayınca da, 'kendilerini savunmuyorlar' diye suçlanıyorlar. hem ne demek 'savunmak' başörtüsü suç mudur ki, savunulsun. aynı mantık ile bir gerzek çıkıp, 'mini etek giyenleri savunanların hep erkek olması' derse ne diyeceksiniz?