basları duymak

    1.
  1. Çok denedim.
    Birbirlerine yıldırım gibi gürüldeyen harflerle bir takım grup isimleri telaffuz eden, günün büyük bölümünde içinden müzik sesi gelen tıkaçları kulağının içine sokan, müzik sayesinde arkadaşlıklarını pekiştiren ve geliştiren bir güruhun neferi olmayı; inanın çok istedim.
    Olmadı.
    Dahil oldukları müzik akımının yalnızca felsefesine değil, kıyafetlerine ve hatta tavırlarına dahi sahip olan bu gruplara katılamamamın, kulak adı altında iki sarkık et parçası taşıyor olmamın büyük etkisi olduğunu inkar edemem. Ama mesele tam bu değildi sanırım.
    Üniversitede nice et kulaklının, müziği bir yaşa tarzına çeviren, uzun saçlı, küpeli, siyah kostümlü, baygın bakışlı, asker çantalı, elleriyle havada gitar çalan performanslarına şahit oldum. Memnun gibiydiler. Amfide, kantinde, okulun herhangi bir yerinde, avuçlarını bagete, dizlerini bateriye çevirip kulaklıklarından dışarıya taşan kısımları birbirine benzeyen müziklere eşlik ediyorlardı. Kampus sınırları içerisinde dizini döven, elinde hayali bir gitarla solo atan, kafasını sallayarak postalıyla ritim tutan yüzlerce insan vardı. Ben, en çok, dizlerini çok ciddi bir yüz ifadesiyle döverlerken, ‘bakan var mı’ diye arada bir ortamdakilere ‘yan göz’ atmalarını seviyordum. Bir de airguitar dedikleri hayali gitarı çalan arkadaşların parmakları arasına gerçek bir gitar sıkıştırılsa nasıl sesler çıkar o anda, onu merak ediyordum.
    Ara sıra bu arkadaşlardan bazıları, kulaklıklarının tekini çıkarıp kulağıma sokar, tepkimi görmek için sürekli yüzüme bakar ve hep aynı soruyu sorardı ”basları duyuyor musun?”
    'Basları duymak” bu camiada çok önemli bir şeydi.
    -Evet abi süper-
    derdim,
    ama ben basları hiç duymazdım.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük