bugün taksim'den dönerken tramvay durağının etrafına serpiştirilmiş "baskı altındayız" "anayasa mahkemesi özgürlüğümüzü engelliyor" hedeleri sayesinde farkettiğim cümlecik. bu ilk tanımımız.
ikinci tanımımız da "beni kahkahalara sevk eden olay" olmalı..
şaka yapıyor olması lazım türbanlı kardeşlerimizin.. hayret daha takvimler 1 nisan'ı da göstermiyor ama.
kim baskı altında kızlar? şu türkiye'de başı kapalı diye bir tane kadına bırak fiziksel şiddeti, laf atıldığını gördünüz mü siz hiç? hangi tezgahtar başı kapalı diye bir kadına mal satmamış? başı kapalı diye mal satmayan tezgahtara etraftaki esnaf dalar önce bu ülkede zaten, sanki bilmediğiniz bir olaymış gibi bunu ortama duygu sömürüsü şeklinde yaymak nasıl bir rezilliktir?
bu ülkenin hiç bir vapurunda "başını aç lan" demezler sana, demediler, denmeyecek de zaten.
oruç tutulmayanın dövülmesini, başı açık olduğu için kızların taciz edilmesini duydum, gördüm ama bunu ilk defa duyuyorum.
"türban takan insana takmayandan daha fazla saygı" özdeyişinin(!) maksimum derecede yaygın olduğu bir ülkede böyle bir isyanın olmasına inanmak bile istemiyorum.
türbanlarıyla üniversitelere girebilmelerini gerektiğini savunan birini bile çıldırtacak derecede abuk bir metin. Kusura bakmasınlar ama dergi satarken gözaltına alınıp işkencelerden geçirilmiyorlar, katledilmiyorlar, sokak ortasına vurulmuyorlar, dergileri, dernekleri basılmıyor, tehdit edilmiyorlar, yıllarca kaybedilmediler, evlerinde öldürülmedikleri gibi ölülerinin yanına iliştirilmiş tabancalar da olmadı ve ayhan çarkın gibi bir katilin itiraflarında adları geçmiyor.
biliyorum bunlar onların kendilerini baskı altında hissetmemeleri için bir neden değil.peki tüm bunlar olurken ne yaptılar? sustular! sustular! sustular!
evet merak etmesinler onların eğitim haklarını savunan solcular da var. Ama hayatta kalabilenleri. ve en çok da onlar gülüyor kampanyayı başlatan arkadaşlara: Kendilerini baskı altında hissediyorlar diye.
