17 yaşında bir genç olarak çok geç başladığım spor dalı. Hatta bu başlamamı parkeler yerine sokaklarda yaptım.
ilk basketbol oynadığım dönem geçen yıl şubat ayıydı. Yani ortalama 14-15 aydır basketbol oynuyorum. Ailevi, maddi, manevi problemlerin sıkıntısını atmak için gittiğim şu sporda zamanla farkettim ki her gün gidiyordum. Yani yerler çamur da olsa gidiyordum, -5 derece de olsa. Bana "deli misin amk malı, git otur evine" diyenler de oldu, gülenler de. Ancak hiç bir zaman sıkılmadım ve en son bugün karşılığını aldığımı farkettim. Şutlarım kusursuz çıkıyor la.*
futbolla kıyaslandığında, kısa sürede daha çok sayı atılması ve hareketin fazla olması sebebiyle daha adrenalin yüklü olan bir spor.
rebound, steps, üçlük gibi terimler kullanıldığında ilk akla gelen spor.
hiç beceremedim ben bu sporu. beden derslerim de hep bu konu yüzünden 4 gelmiştir. ama çok tehlikeli spor lan. düşünsene 2 metre ve daha fazla yüksekliğe sahip adamlar elleri, ayakları kocaman falan böyle, onların arasında 159 cm ile ping pong topu gibi savrulduğumu falan hayal ediyorum da, kabus gibi. düşünsene lan yine, üzerine düşüyomuş filan biri. allah muhafaza.
ah ah basketbol... çok sevdiğim ama ülkemizde gerekli ilgiyi göremeyen nba'i her izlediğimde iç çektiğim keşke bizimde böyle bir alt yapı sistemimiz olsaydı dediğim, tadından yenmeyen spordur.
izlemekten ve oynamaktan asla bıkmadığım spor dalı. oyuncuları arasında iki metre üstünde kaslı adamlar olmasına rağmen çok estetik hareketler barındırması ilginçtir.