Oynarken kendinizi kaybettiğiniz bir an olsun bile pes etmeden tüm gücünüzle galibiyete yüklendiğiniz takımın olarak hep birlikte tek bir yürek olmaktır basketbol.
en temiz sporlardan birisidir aynı zamanda. futbol gibi kavgalar vs. çıkmaz bu oyunda. yapabildiğim yegane spordur aynı zamanda. ayrıca bir toplumsal yalanı düzelteyim, boy falan uzatmaz efendim. boyunuz varsa oynarsınız, boyunuz kısa ama yetenekli iseniz oynarsınız ama boy uzatma konusunda çok bir yardımı olmaz.
hani gün olur asra bedel diye bir kitap vardı bu tanımı tam yaşatabilecek bir spordur icra edenlere de izleyenlere de. basketbol ile tüm öfkenizi, bıkkınlığınızı, hayattaki durgunluğunuzu, gelecek kaygısını atabilirsiniz üzerinizden.
aynı zamanda herhangi bir takımda görev almak da çok önemli şeyler katar insana. ben bizim lisenin basketbol takımında oynuyorum yaklaşık 2 yıldır. sene boyunca ekim ayından başlayarak antrenmanlarla, maçlarla devam eden bir süreç. ekim ayında ilçe cumhuriyet kupası olur. sonra ise türkiye şampiyonasına takım seçilen il düzeyinde turnuva. çok başarılı olduğumuz söylenemez bugüne kadar ama ben bu 2 yıllık dönem içerisinde daha heyecanlı zaman geçirmedim. maç günlerinde maça hazırlık ve o maç heyecanını yaşamak gerek. maçtan önceki gün erkenden yatağa girerim ama uyuyamam. erken uyanırım kahvaltıda heyecanımı bastırmaya çalışıp olabildiğince atıştırırım. maç için gerekli forma, ayakkabı ve diğer ekipmanları özenle hazırlarım. bizim evin yakınındaki parkın yanından geçerek sessizce ilerlerim eski kapalı spor salonuna doğru. maç yoksa içerideki sessizliği eğer maç varsa içerideki seyircinin sesini dinlerim. bazen skorbordun sesi de dahil olur bu coşkuya. öttüğü anda ya bir hayal kırıklığı ya da sayının verdiği coşkunun sesini duyarım. içeri girince soyunma odasının yolunu tutarım. kendime yer bulup hazırlanmaya başlarım. zaten maç saati yaklaşmıştır. maç bizim için zor ise çok sesimiz çıkmaz. ama maç kolay ise biraz daha gürültülü oluruz. beden eğitimi hocamız gelir. ilk sorusu hiç değişmez: "herkes burda mı? oturun bakalım" der. ve ateşli bir konuşma yapar. her zaman söyler: "yenilebilirsiniz hiç önemli değil, ama mücadele etmezseniz bu takımda yer bulamazsınız" der. bir anda ayak titretme, parmak yeme gibi hareketlere davranırız."hadi, gelin bakalım" diyerek yanına çağırır. herkes sağ elini ortaya koyar, üst üste ellerimiz kenetlenir. hep bir ağızdan "öğ-ret-men" diye bağırırırz. ve işte büyük an gelir skorbordun zili bir kez daha öter. yavaş adımlarla sahaya doğru ilerleriz koridordan. ve kaptanın atılmasıyla koşmaya başlarız sahanın ortasına. ama oradaki parkeye bastığınız ilk an inanılmaz gelir insana. sanki bir rüya gibi. sahanın ortasında bir kez daha kenetlenip tekrar haykırırız "öğ-ret-men" diye. seyirciden bir moral alkışı gelir. ısınmaya başlarız. sonra maç başlar. saha içindeki o coşkuyu sonuna dek yaşarız. saha içindeki oyuncularımızdan tutunda kenarda oturan oyuncularımıza kadar herkes birşeyler yapmaya çalışır takım için. bazen kazanırız, bazen mağlup oluruz. kazandığımız maçlar sonrası mutluluk ve yine ayrı bir heyecan olur. mağlup olduğumuzda ise daha çok sessizlik.
işte bu güzel duyguları yaşatan bir spordur basketbol. her anını yaşamaya değerdir.
basketbol uzun yıllar benim için hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur. ama türkiye de bu sporu yapmak zordur. hele ki bayansanız. yeterli imkanlar asla sağlanmamaktır. ama yine de herkesin denemesi gerekir. en heyecanlı takım sporlarındandır kanımca. sadece tadında bırakmalısınız.
Futbol ve amerikan futbolundan sonra bance seyir zevki açısından 3.sırada yer alan spor. yinede bana saçma gelen o kadar çok yönü varki. Hangi sporda bilerek sayı kaçırmak var? Yeri geliyor zaman geçirmek atacağın basketten daha değerli oluyor. işin komik tarafı hakemler bilerek faul kaçırdığını anlarlarsa topu karşı takıma veriyolar felan, ne oluyoruz?
hele hele taktik faul ile kasti faul diye iki ayrı tanım var hastasıyım. Yapılmış her taktik faul zaten bilerek yapılmıyor mu genç?
onu geçtim biri bana kasti faul ile sportmenlik dışı faul arasındaki farkı bir açıklasın?
tüm zamanların, en estetik, en güzel oyunudur. öncelikle şunu söyleyim ki, aklınıza gelecek hertürlü sporda lisansı olan bir kişi olarak basketbol apayrıdır. *****
genel olarak sporlarda 2+1 kuralı işler. ilk iki kural güç ve çeviklik, artı biri ise zekadır. ancak bu oyunu bilmen gerekir. fundamental adı altına gizlenen oyun bilgisi bu oyun için çok şey ifade eder. basketbol oynuyorsanız eğer beni anlarsınız. rakibin zayıflıkları neler, artıları neler, bunlara nasıl önlem alınır bunu en çok basketbolda görebilirsiniz. rakibin ayakları sizden iki kat hızlı olabilir ancak sizin her zaman buna karşı bir savunmanız olabilir; ya da rakip sizden 10 cm uzun olabilir, ancak sizin her zaman ona karşı kullanabileceğiniz bir silah vardır.
basketbol oynarken her zaman sizden daha hızlısıi daha uzunu, daha kalıplısı ya da bileği sizden daha yumuşak olanı olanı bulunabilir. ancak basketbol öyle bir oyundur ki sizden maç boyunca her konuda bir savunma, bir hücum bekler. bu oyun, öyle bir oyundur ki, her konuda her an hazır olmanız beklenir. eğer rakibin şutu iyiyse ona her zaman şutu kaldıracak alan bırakmamanızı bekler; içeri drive ediyorsa potaya ulaşmasını engelleyecek ayak hızı ya da fizik gücü bekler. eğer rakip bir şekilde sayı bulmasını biliyorsa bir kolundan siz savunurken diğer kolunu savunacak takım arkadaşı bekler basketbol.
basketbol size hayatı öğretir, tabii eğer siz öğrenmesini biliyorsanız.