tezgahtarlara sinir oluyorum. tezgahtar parçaları. acizler. bir de korkak oluyorlar ki karşınızda efendim beyfendi hanımefendi büklüm büklüm eğiliyorlar. o kadar burulmaya nasıl dayanıyorlar pes.
bence satış danışmanı değil sağlam yalaka olurlar.
normal söylenişi: tezgahtar.
havalı söylenişi: yalakkkkaaaaa.
(bkz: almıyorum kardeşim)
(bkz: bizde kediye kedi derler)
malesef özellikle bunlar daha karmaşık ve önemli meslek gruplarını mümkün olan olmayn bütün saygısızlıkları yapan güruhtur. bunun temeli aşağılık komleksi ve ahlaksızlıkla doludur. emeğe saygı göstermeyip emeğine saygı bekler ve göstermeyeni tefe koymaktan geri kalmaz.
söylemden çok eylem önemlidir. insanlığı yücelten her iş, onurlu ve önemlidir ve dört dörtlük yapılmalıdır.
martin luther king der ki;
Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Micheangelo'nun resim yaptığı Beethoven'ın beste yaptığı veya Shakespeare'in şiir yazdığı gibi özenle süpürün... O kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki, dünya'daki ve cennetteki herkes durup desinler ki; burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş.
şüphesiz ki sadece yapanın sebebini bilebileceği eylemdir. başkalarının bu durum üzerinden komiklik yapma çabaları cehaletten kaynaklanmaktadır.* yaani size ne lan size ne? bak sinirlendim şimdi. sinirlenmesem güzelce muhalefet olurdum da şu anda elimden gelen tek şey "size ne" demek. kusuruma bakmayın, bugün üçüncü gözünüzü açamayacağım.