başörtüsü, "tesettür ayeti" olarak bilinen şu ayetle (#985352) müslümanlıkta yer alan bir realitedir. kimse kalkıp da "başörtüsü islam'da yoktur" falan diyerek fetva vermeye kalkışmasın*...
bazılarının "sıkmabaş" dediği şey aslında başörtüsünün biraz daha sıkıca sarılmış versiyonundan başka bir şey değildir. fakat ne olursa olsun son derece iğrenç ve kaba olan bu tabiri başörtülü hanımlara yakıştırmak ancak dengesiz ya da cahil insanların yapabileceği bir iştir.
başlığa dönecek olursak, bu zihniyet, başörtüsüyle problemi olan zihniyettir. halbuki dönüp arkasına baksa annesinin başörtülü olduğunu görecek, o değilse anneannesine baksın, babaannesine baksın. herkes lafını bilsin, öz be öz kültürüne küfretmesin, ecdadına sahip çıksın; birilerinin kışkırtmasına, oyununa gelmesin..
başörtüsü, tülbent, eşarp vs vs. isimler çok da önemli değil aslında. önemli olan kişinin neyi, niçin yaptığını bilmesi ve her daim karşıt inançlara saygı göstermesi.
baş örtüsüne baş örtüsü sıkmabaşa sıkmabaş diyen zihniyettir.
(#853136) baş örtüsü; anneannelerimiz babaannelerimizin kullandığı ve hiç bir siyasal simge niteliği taşımayan bir kavramdır. sıkmabaş ise siyasal bir simge niteliği taşıyarak iktidar kaygısı güderek insanların dini inançlarını sömüren bir grup gerici ve yobazın kullanım alanına girer.
amaç kavram kargaşası yaratmak ya da birilerini aşağılamak değildir amaç; atatürk'ün bize, biz türk gençlerine emanet ettiği türkiye cumhuriyetine sahip çıkmak ve siyaseti insanları sömürerek, dini duygularını istismar ederek yapan birilerine prim verilmeyeceğini göstermektir.
başörtüsü ile sıkmabaşın farkını ayırdedebilmiş kimsedir. Tüm japonlar birbirine benzemez misal.
Ayrıca o ayette köle denmiş. Sanırım "değişmemek dinler için zorunluluktur" sözü yanlış değil. Bu da medeni kanun ve laiklik ile ilgili düşüncelerimi güçlendiren bir başka ufak ayrıntı...