gören de sanacak ki bu ülkede türban yasak.(başörtüsü deyip genelleştirirler işi, tilkiler ne de olsa.
her türban başörtüsüdür ama her başörtüsü türban değildir hacı) gören de sanacak ki namaz yasak, oruç yasak.
ülkede cami yok.
ulan bir memur türban takamaz(türban takan onlarca memur gördüm, böyle bir yasağı takan yok yani); bir de
üniversiteye türbanlı girilemez(bu yasak da deline deline yalama oldu). geri kalan her yerde serbest türban.
sonuç: götten uydurma bir özgürlük arayışı.
o kadar özgürlüğe, haklara düşkünseniz; bir gün sizi görelim oruç tutmadığı için öldürülen bilmem kaçıncı
gencin cenaze töreninde ağlar iken. sahte gözyaşı dökmemeniz şartıyla ama. çok şey mi istedim?
aynı özgürlüğün neden çarşaflılara, sarıklılara, cübbelilere, mini eteklilere, boxerlılara, vs. verilmediğini çözemediğimiz durum. hadi eteği, bikiniyi, boxerı bi yana bırakalım, pekala cüppeli bi adam "bu benim inancım,giyerim" diyerek üniversiteye girmek isteyebilir. istediğiniz kadar bu dinde yok deyiniz, adam "var,ben inanıyorum,kot pantolon giymem ben,günah" dediği anda bu da onun özgürlüğü olmuş olur. "başörtüsü özgürlüğü" diye yanıp tutuşan zatların bu insanların haklarını da savunup savunmayacakları hakkında ciddi şüphelerim var. üniversiteye başörtüsünü sokan zihniyet öteki "özgürlük"lere de aynı gözle bakacak mı, bunun bir arkası gelecek mi? lisede okuyan kız öğrencimiz de başörtüsüyle girmek isteyecektir örneğin okuluna. buna da kendince yanıt vermeye çalışanlar olacaktır belki, imam hatip liselerine giden kızların giyim durumunu hatırlatmak istiyorum onlara. o kızlar da henüz birey değildirler, kendi kararlarını verebilecek durumda değildirler ama başörtüsü takmak zorundadırlar.
başta söylediklerime, üniversiteye başörtüsüyle girilmesini savunan arkadaşlarımızın "başörtüsü kuran'da var ama cüppe,sarık,çarşaf yok" diyerek tepki vermesi malesef hadlerini aşmalarına neden olacaktır, çünkü o zaman korktuğumuz şey başımıza gelecektir: bu ülkenin anayasası, bu ülkenin üniversiteleri kurallarını kuran'a göre mi hazırlamaktadır?
temsil ettiği tehlike ve güncelliği nedeniyle birçok akademisyenin üzerinde yorum yaptığı -ve akademik olarak boşluğu ispatlanmış olan- emperyalist bir çakma kavram**dır.
çok saçma bir özgürlüktür, çünkü zaten yasak olması saçma. dolayısıyla özgürlük olarak tanımlanması bile absürd bir olaydır. (bkz: nefes alma özgürlüğü)
efendim bir kere bilim ile din her zaman çelişir, bu kadar basit. Örneğin başörtülü kızımız jeoloji mühendisliğini kazanmış olsun, ona her ne kadar depremin yer altındakji fay'ların oynamasından ötürü depremin tetiklendiğini anlatırsanız anlatın o gider depremin, tanrı'nın kulları üzerine gönderdiği azap olduğu konusunda dogmatik bir inanca sahiptir. Yani ona göre, deprem illa ki ilahi bir ikazdır.
Ya da kızımız biyoloji okuyor olsun, ona ne kadar evrim teorisini anlatırsanız anlatın o illa da kulp bulacak, saçma olduğunu iddia edecek çeşitli metaforlarla çürüttüğünü iddia edecektir. Ona göre milyonlarca yıl içinde canlının evrimleşmesi mümkün değilken, dünya'yı tek bir varlığın yaratması bu varlığın eşinin benzerinin olmaması daha inanılırdır, bunun ne kadar saçma olduğunu belirttiğinizde retorik olarak sizin inançsızlığınızdan, sizin habisliğinizden dem vuracaktır.
Şimdi bu açılardan başörtüsü yasağını destekliyorum.
fakat diğer açıdan;
şimdi bir insanın kafasının içindekiler, o baş örtülü olsa da olmasa da aynıdır. Yani üst bölümde dile getirdiğim tezler başı açık olan biri içinde geçerlidir. O da bir şekilde başı açık ruhu kapalı bir beşerdir. Kaldı ki üniversite de başörtüsü yasağı mevzuubahis nedenlerden ötürü geçerli olmak durumundadır, fakat arkadaşını görmeye giden birisi evrim teorisine değinilecek bir derse girme maksatlı değil geçerken uğramak için orada bulunmaktadır. Bu durumda bu kızımızında böyle bir muameleye tabii tutulması evla değildir.
baş örtüsü davasına yapılan yüzlerce muhabbetten yalnızca biridir. evet arkadaşım, özgürlüktür bir yerde baş örtüsü takmaları. önemli olan özgürlüğün indirgemeci olarak ele alınmaması. aynı şekilde kürt sorununun, azınlıklar sorununun da üstüne gidilmezse bana ne baş örtüsü özgürlüğünden.
zaten boş iş bunlar. ekonomi g.te gelecek, onu örtmek için kaşıyorlar bu sorunu. 2002 den beri iktidardı kardeşim akp, bunca sene fethullah efendi' nin;
- başörtüsü teferruattır... moduyla uyutuldu millet. şimdi provokasyon amacıyla, gündem saptırılıyor. serbest olsun hele, o kriz bir yerlerinde patlayınca anlaşılacak naneler.
çoğunluk üzerine kurulmuş her cumhuriyet rejiminde olduğu gibi birilerinin dolaylı yollarla yasakladığını, hazır güç elinde ve halk arkasındayken yasalar çerçesinde şekillendirmeye çalıştıkları durum...
1999'da çıkan ilköğretim yasasının amacının zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması olduğunu mu sanıyorsunuz?
hepsi bu ülkeyi çok iyi analiz etmiş amerikalaların marifetleri aslında...
neresinden tutulursa tutulsun elde kalması muhtemel olan istem, yeri geldiğinde dayatma yeri geldiğinde sınırları hem insan vücuduna göre* hem de toplumsal yaşantıya binaen* çizilebilen şekil ve kimi zaman da dindarlığın başat simgesi... üç nokta olan yere binlerce tanım gelebilir evet.
ancak tüm bunların ötesinde bu özgürlük talebinin yanısıra adı, isteyeni ve şekli farklı olan birçok özgürlük talebinin gelip dayandığı soru da şudur;
kişisel özgürlüğün başka kişi ya da kişilerce* belirlenmesi-korunması veya sınırlarının çizilmesi gerçek özgürlük müdür? bu mudur yani özgürlük?
üniversitelerde mutlaka serbest olması gereken tema.Hak ve özgürlüklerin geliştiği ülkemizde hala ünivesiteye başörtüsüyle girilememesi medeniyet ve çağdaşlıkla çelişir.Çağdaşlığın bir diğer anlamıda herkezi olduğu gibi kabul etmek ve herkesin aktivitelerine saygı duymaktır.