hiçbir zaman kalıcı değildir... bireyler arasında dahi şayet işin içine "kan" girdiyse ve "gözyaşı" varsa barış sadece geçici kısırlıktır fazlası değil.
barış savaşın Orospusudur! canı istediğinde işini görür.
canım ülkem için barış nedir, ne değildir bilinmemektedir. Olamaz. ağrı olayları sonrası vurulan askerlere yardım eden köylülerin görüntüsü malumunuz izledik. sırrı sakık bu görüntülerden bir kareyi almış ve diyor ki. "işte biz barışız". Barışız dediği görüntüde 20 yaşında bir askerimiz kalaşnikoflarla vurulmuş can çekişiyor ve köylülerde askeri taşıyorlar.
hdp sevici faşistler. sizler bu tarz görüntülerden barışı anlıyor olabilirsiniz bunda yapacak bir şey yok.
bir kürt böyle bir şey yaşasa benim memleketimde bırakın biz barışız demeyi ben utancımdan insan içine çıkamam, onurumu kaybetmiş sayarım kendimi ... olması gereken budur. bu iğrençliktir. olması gerekenlerin olmadığı, olmaması gerekenlerin de olduğu saçma sapan politikaları barış havucu olarak görüyorsunuz. Akıl ziyanı bir hal... ayrıca orta dünyada olan bir algı.
silahların susması barıştan geçermiş.. 1. ve 2. dünya savaşı avrupa birliği ve almanya politikalarına bir bakarsanız orada bile bu algıyı göremezsiniz. Globalleşen ve teknolojinin egemen olduğu bütün dünyanın ortak bir kültürü benimsediği bir dünyada, artık kafayı diyorum hani biraz kumdan çıkarsak diyeceğim de demiyorum, siz anca askeri vurun sonra biz barışız diyin. barış olmadığınız aşikar asıl soru siz insan mısınız be olacak !
biri çakma solcu, diğeri çakma muhafazakar önümüze barış formülü koyuyorlar akıllarınca. ve diyorlar ki bu iki grup, "efenim kemalistler, ulusalcılar olursa barış olmaz, bunları dışarıda tutuyoruz".
Bir kere onlar hariç bunlar dahil ile bir toplumda sosyal mutabakat saglanamaz. Dolayisi ile kemalisler hariç politikası akla yatkın olmadığı gibi Kemalistlerin kurduğu ülkede de Kemalistler hariç demek bence olayın tarih anti epistemolojisinde nirvanadir.
diğer bir açıdan kemalizm ve diğer olgularin tarihi yönleri, rolleri bugün farklıdır. Bu farklar ve temel algıları akıl ile masaya yatırır ve öngörülü ve nitelikli politikalar geliştirilir...
var mı bunlar ? var aha da fotosu. https://www.facebook.com/...10153287965734722/?type=1
Hiçbir zaman hiçbir sebep yokken bir insanın dostu ile barıştığı görülmemiştir.
Çünkü barış iki düşman veya zıt kimseler arasında olur.
Anlamayanların kafasına sokması gereken terim.
kuluçka makinası anasının çok sürmeden zor bir duruma düşeceğini anlayan her kekenin, her orospu çocuğunun son sığınağı.
sen üç-beş kürd rahatsız oluyor diye mustafa muğlalı'nın ismini kışladan kaldırırsın, kürd buna karşılık senin milli kahramanın kazım karabekir'in ismine tahammül etmez.
sen; 90larda kürd terörü ile mücadele edenleri içeri alırsın, adam sana ilk kurşun sıkanın heykelini diker.
eğer bu mücadelede barışsever taraf bu orospu çocuklarıysa, anton lavey'in dediği gibi mutluluğu barışta değil zaferde arayacağız.
en güzel isimlerden biri.belkide dünyada ki en güzel şeydir barış.ayrıca deri ceketli ve uzun saçlı rockerlerı getirir akla.
(bkz: barış manço) (bkz: barış akarsu)
türkçe mi türkçe nefis sözcük ve isimlerdendir. kelime başı b'lerinin korunarak geldiği belki de tek kelimedir. zira eski türkçede kelime başı b'leri günümüze gelene kadar v'ye dönüşmüştür.
barış, silahların susması, barış küskünlüklerin, dargınlıkların son bulması, barış bir arada saygı içinde yaşamak, barış tahammül, barış doymak, barış her soydan yabancılaşmaktan kurtulmak, barış özgürleşerek özgürlüğü tarihe gömmektir.
barış tanımaktır, ihlali def etmektir, kabul etmektir, paylaşmaktır, huzurdur, barış kulluğa paydostur , barış çözümdür, barış çokken birlik olmaktır, barış cihan şümul ruhtur, barış siyasetin dili değil insanlığın dilidir.
türkiyenin cumhuriyetten beri en önemli, en muazzam, barışı hak eden; barışa en yakışan hamlesi çözüm iradesidir. kürt halkı ve türk halkının bu muazzam adımı atması, başarması cihan şümul önemdedir. bu hamlenin başarısı, yani türkiye barışı, iki muazzam savaş sonrasında bir gün bile huzuru yaşamayan bölgemizin barışı olacaktır. siyasetin zehirli diliyle konuşarak bu muazzam adımı atmak, adımı dünyaya mal etmek mümkün mü?
barış, barışa inanarak kazanılır. her meselede çözüm, zincirin en zayıf, ama en dirençli halkasını yakalamak ve düğümü "çözmektir". bu gün dünya için en zayıf, ama bir o kadar dirençli bölgesi, içinde yaşadığımız bölgedir. iki kadim halkın barışı, bölge huzuru için olmazsa olmazdır. barış, eski defterlerde kokuşmuş kinlerin tekrara tekrar hatırlanmasıyla kazanılmaz. barış unutmaktır biraz. barış, hiç yaşamadığımız hayatsa, eski hayat değersizdir. her adımda hatırlatmak, ama'ların karanlık dehlizlerine sığınmak; öç hayalleri kurmak, barış yolunu berhava eden siyaset dilidir. mevlana ne demişti; şimdi yeni şeyler söylemenin zamanıdır cancağızım.
Barışa en çok hasretlik çekenler savaştan en çok çekenlerdir. Ateşin düştüğü yürekler ancak suyun anlamını kâmilen anlarlar. Acıyı çekenin ne çektiğini anlamak acı hakkında konuşmak kadar kolay değil. Barışın yanında olmaktan, barışa taraf olmaktan daha münasip bir yol yoktur acıyı anladığını göstermenin.
Ateşi ateş söndürmez. Acı çeken acısını başkasının acı çekmesini istemekle veya ona acı çektirmeye çalışmakla veya acının devamını arzulamakla dindiremez. Kan davası âdemoğlunun en ilkel ve en şeytani icatlarından birisidir. ister kanlı ister kansız olsun her hangi bir kan davası düşüncesinin arkasında sadece şeytani bir dürtü yatar. Hâlbuki şeytan bizim apaçık düşmanımızken hedef saptırıp bizlere farklı düşmanlıklar öğütlemesi ne de yaman bir tuzak.
Yanı başımızda bir zalim halkını acımasızca katlederken bizler aslında barışın ekmek kadar su kadar özgürlük kadar değerli bir şey olduğunu anlıyoruz.
Gelecek barış bir bölgenin veya bir halkın barışı değil topyekûn Türkiyenin, Türkiye halklarının barışı olacaktır.
Oğlunu askere gönderen her ailenin içine yumruk gibi oturan, her bir ferdinin aklına girip fikrini allak bullak eden o tarifi imkânsız düşünceden herkesin azade olacak olması yetmez mi herkesin bu barışı sahiplenmesine? 15 ayın her bir gününü bir azap gibi yudumlayan annelerin, askerlik müddeti boyunca aklının bir kenarı dur durak bilmeden kemirilen babalar huzuru hak etmiyorlar mı sizce?
Bir evlat daha ölmesin bir yürek daha kora dönüşmesin diye feda edilmeyecek hiçbir şey yoktur. Bir masumun canından daha kıymetli bir şey yoktur. Ebed müebbed olan devlet değil halktır, millettir. Devleti bin yıl yaşasın diye mücadele eden mantık Beşar ve onun gibi diktatör zalimlerin mantığıdır, Muhammedin (as), Ömerin mantığı değil.
Herkesin eli mecburdur, gönlü mecburdur, vicdanı mecburdur barışa. Herkes tarafı olmak zorundadır barışın. Zira bütün çıkışlar kapalı artık.
Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba
elinde yemiş dolu bir sepet;
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi
ter damlalarıyla alnında...
barış budur işte.
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara,
yangının eritip tükettiği yüreklerde
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun,
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık,
boşa akmadığını bilerek, kanlarının,
barış budur işte.
Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye;
gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla
bayram günlerini çalan gözlerimizde.
Barış budur işte.
Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun
gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp, ışık! ışık! - diye fısıldarlarken birbirlerine!
Işık taşarken ufkun yalağından.
Barış budur işte.
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler
Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi;
barış budur işte.
Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de
bir kök olduğu zaman
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra.
Ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden
zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
Barış budur işte.
Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında,
iyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın.
Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya
kuracağız demesidir;
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.
Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine
büyük karanfilini alacakaranlığın...
barış budur işte.
Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.
Ve toprakta derin izler açan sabanların
tek bir sözcüktür yazdıkları:
Barış
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
Bu tren, barıştır işte.
Kardeşler, barış içinde ancak
derin derin soluk alır evren.
tüm evren, taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler, uzatın ellerinizi.
Barış budur işte.
John Lennon'ın belirttiği gibi bir şekliyle ülkemizde gerçekleşmesi mümkün olmayan kavram. Çünkü ülkemizde BARIŞ diyen insanların çok büyük bir kısmı PKK destekçisi, arkalarında ABD ve AB benzeri kurum ve kuruluşlar var. Demokrasi de aynı şekilde... Bunlar temel anlamında güzel ama Türkiye vb. ülkelerin ağızlarına çalınan bir parmak baldan ibaret şeylerdirler ve tamamen bir 'ilüzyondurlar'.
Ne Barış Ne Demokrasi, bunlar eli kanlı insanlarla masaya oturucaksak gelmesin, olay bu kadar basit.
Çocuğun gördüğü düştür barış,
Ananın gördüğü düştür barış,
Ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış.
Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme,
Elinde yemiş dolu zembil
Ve alnında ter tomurcukları,
-Pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi-
Akşamüstü eve dönen babadır barış...