çok koşan futbolcu. pas atamaz, şut atamaz, çalım atamaz iddiaya girerim iftira bile atamaz.
yanlış hatırlamıyorsam antalyaspor maçında şöyle bir olayına tanık oldum;
uzun bir pas atıldı koşu yoluna ama çok hızlı bir pastı. barış süratli bir koşu yapıp tam taca çıkacakken topa dokundu ve topu oyun alanında tuttu. önünde, sağında, solunda kimse yoktu, çok rahat bir pozisyondaydı. topu sürmek için topa bir daha dokundu ve top taca gitti.
Galatasaray tarihinin tozlu raflarında yer alan alamancı orta saha. Kankasi Serkan çalık ile beraber 2-3 sene lan acaba bunlardan topçu olur mu diye istanbulda misafir edildiler ama bi bok olmadı.
Fotomaç gazetesinin, Galatasaray'ın Selçuk transferine misilleme olarak, trabzonspor'un, galatasaray'dan alacağını söylediği oyuncu. Ulan bu misilleme değil bildiğin harakiri yani *
topu tekme atarak almaya çalışan futbolcu. iddiaya göre böyleymiş, ahah. kendisi ya rakibine tekme atmayı denemiştir ya da topu o tekmeyle almaya çalışacak kadar yeteneksiz, akılsız biridir. tekme atması her ne kadar rezilce olsa da, topa öyle vurmayacak kadar zeki olduğunu sanıyorum barış'ın. bu durumda müdahale direkt sivaslı oyuncuyu hedef alıyor.
ha tekmeyi istese bacağına geçiremez miydi? rahat vurabilirdi, yemedi sanırım. ha o sinirle hemen yandan boşluğa tekme sallamak da barış'ın tekniğine uygun olmayan bir hareket, adamın ayağını biçebilirdi boşluğa sallayayım derken. her türlü zçıyor bu adam.
bir de "sonuçta tekme gelmedi" muhabbeti yok mu, abov.
hoş, sahaya fırlatılan kiremitlerin, birinin kafasını yarmadan maçın tatil edilmediği bir ülkede yaşıyoruz.
mühim olan onu bunu fırlatmak değil isabet ettirmek değil mi? bir yakınınıza ateş edildiğinde "eheh isabet etmemiş ya adamı suçlayamazsın ki" diyebiliyorsanız, bu savunmayı da fifa'ya falan yaparsınız.
burak yılmaz gibi küllerinden doğacağına inandığım futbolcu. şaka lan şaka bunun her tarafı futbolcu olsa ne olur. yemin ederim halı saha takımımda bile oynatmam.
gerçek galatasaraylıdır. geçen gün bir televizyon kanalında almanya'daki odasından bir kaç görüntü gösterdiler. ufakken çekilmiş resimler. tahminen 10-12 yaşında. odasının her yanı galatasarayın poster, bayrak ve formalarıyla dolu. galatasaray'da oynayan bir futbolcu gerçek bir galatasaray taraftarı ise oyununda kendini değil takımını yani galatasaray'ı düşünerek oynar. onun başarısı için mücadele eder. bu demek değildir ki adana demir sporlu biri galatasaray'a transfer olunca galatasaray için bir şey yapmayacak ama insanın kendi fanatiği olduğu bir takımda oynaması onun daha özverili mücadele etmesine sebebiyet verir. barış'da elinden geldiğini yapmaktadır. orta sahada mehmet topalla beraber muhteşem bir uyum göstererek formayı bırakmıyor. daha çok genç. hakkında yazılanların çoğu ''yerden kalkamaması'' ile ilgili. bu fizik ile ilgilidir, yaş ve tecrübe ile gelişir. sabırlı olmak lazım. silip atmak kolay yoksa.
galatasaray'ın 2007-2008 sezonu transfer başarılarından birisi. şimdiden formayı kapmıştır. gelecekte de galatasaray'ın 2-3 yıl içinde avrupa'da fırtına gibi esecek takımın bankolarından olması garanti yetenekli futbolcu.
edit : o zamanlar güzel oynuyordu takım da gençti falan iyi gaza gelmişiz.
oynadıkça sinirlendirmekten çok hüzünlendiren futbolcu. şu adam bile beceremediği bir işten milyarlar kazanıyor ya ne diyeyim mnakoyim.
edit: 3 aralık 2008 hertha berlin galatasaray maçında oynadığı futbolla okumakta olduğunuz entryyi şahsıma yedirmiş topçu. ama benim fikrim malesef hala değişmedi. sadece koşuyor bu adam, allah bi ciğer vermiş gerisini koyvermiş. yetenek teknik meknik 0 yani. ama her takıma lazımdır böyle bir hamal. salacaksın sahaya, top mop sürmesine izin vermeyeceksin, takım topu kaptırdıkça o koşacak, arkadaşı hata yaptıkça o telafi edecek. olayı budur böyle adamların. zaten haddini aşıp oyun kurmaya falan kalkınca neler olduğunu görüyoruz bazı maçlarda. o yüzden lütfen sadece koş barış'cığım, bırak hücumu önündeki 4 süper adam yapsın.
şu hırs konusuna bir açıklık getirilmeli. yani "hırslı bir oyuncu, ara sıra hırsının kurbanı oluyor" cümlesinin açılımı nedir?
son dakikada gol yedik diye, atıyorum hakem hatalı karar verdi diye veya o da benim takım arkadaşıma yaptı diye gidip rakip futbolcuya yaralayıcı bir hareket yapmak bence bir hırs değildir. 3 sene sonra beyni patlayıp sahibine saldıran doberman köpeği gibidr bence o adam.
bir dönemler roy keane kendisinin uzun süre sakatlanmasına sebep olan norveçli haaland'a iyileştikten sonra karşılaştıkları ilk maçta sert bir müdahalede bulunup adamın futbol hayatını bitirmişti.
zamanında athletic bilbao'lu bir oyuncu bernd schuster'in bacağını kırmıştı, schuster 6 ay sonra sahalara dönmüş, bilbao maçında elemana kasıtlı olarak girmiş anca yeterli miktarda hasar veremeyince bu sefer adamımız gidip maradona'nın bacağını mı ne kırmıştı.
saçma mesele şu "hırs" denen şey. bence hırs demek bu değil. çok yanlış anlamışız hırs denen şeyi.