geçenlerde bir vesileyle önünden geçtiğim muhteşem evin adresi.
bomboştu. öyleki kapısındaki kilit pastan artık açılamaz haldeydi. evin pencereleri en azından 5 senedir temizlenmemiş derece kirliydi. evin duvarlarında yazılar vardı serserilerce karalanmış.
3 katlı çok hoş bir ev bu. ama türk mimarisine dair hiç bir ayrıntı görmedim üstünde o ayrı. zannedersem bir asırlık vardır varoluşundan beri geçen süre.
garaj kapısının önüne bir otomobil plakası takılmış. 34 bm 777 yazıyor. önce anlamıyorsunuz ne olduğunu ama sonra hüzünle hatırlıyorsunuz çocukluğunuzu.
boş oluşuyla insanı üzen, küçük heykelleriyle insanı gülümseten, çalınan barış manço şarkılarıyla insanı bir duygudan diğerine sürükleyen ev. gülümsetip hüzünlendirdikten sonra sadece barış manço'yu ne kadar özlediğini hatırlatıyor insana.
barış manço nun evinin adresi olmakla beraber evi hakkında ufak bir bilgi de vereyim bari hazır yazmışken. şimdilerde evi müze olarak kullanılmakta ve barış manço ya ait birçok şey burada sergilenmektedir. biz öğrenci olarak girmiştik yani 1 lira idi öyle çok pahalı bişey de değil yani mutlaka gidip görülmeli. evin bahçesinde domates, biber ve patlıcan zımbırtıları bile bulunmaktadır. çok tatlı değil mi?
sabahın 6sında başladığım devasa genişlikteki istanbul turumun son anda aklıma gelen son durağı oldu geçenlerde. tadilatta imiş, içini göremedim. ama o kadar sultan ahmet falan gezip de aklıma gelmeyen fotoğraf icadı burada hatırlattı kendini.
bir sürü fotoğrafını çektim evin dışarıdan. giriş katındaki o iki pencereye bakarken bir ürperti geldi içime, sanki barış manço oradaydı ve bana gülüyordu (sevecenlikten değil, gerizekalı mı bu diye gülüyordu). ama sonra barış manço öyle şeyler yapmaz dedim. gözümden iki damla yaş süzüldü, keşke burada olsaydı da bana gerizekalı deseydi dedim. gittim.