hakimin kafasına göre ceza dağıttığı saçma sapan mahkeme sahnesini saymazsak, oldukça başarılı olan ve tekrar tekrar izlenebilecek kalitede bir filmdir...
çırağın masumiyeti, nejat işler'in psikopatlığı, kıllık yapan çocuğun arkadaşlarından önce bok yoluna gitmesi, filmin dikkat çeken noktaları...
insanları dış görünüşlerine göre yargılamaya bayılan güruhun tekrar tekrar izlemesinde de yarar var...
--spoiler--
bizim bulunduğumuz yerde olan herşey bizim yüzümüden olmuştur...
--spoiler--
turk sinemasinda cekilmis ''kesinlikle'' en gercekci film. dogrulari soyleyen ve yansitan hersey takdire sayandir efendim.
ve evet,sanat bu. butun kompozisyonunu en carpici niteligiyle gozler onune seren ve hicbir seyi saklamayan,soylemekten korkmayan,boylece guzel olan yapim.
hayatin mutemadiyen prozacli gibi yasanmadigini iliklere kadar hissettiren yapim.
film yapmış olmak için yapılan bir filmdi barda..zira tgg ve saat kaç muhabbetleri mide bulandıracak kadar fazla işlenmişti.türk sineması iyi yolda derken bu kadar emek bu kadar para..yazık..kaldı ki şiddetin varlığının bilinmesi dışında şiddet sahneleri de o kadar çarpıcı değildi.türk sineması oldu diyebilmemiz için gerçek bi tecavüz sahnesi olabilmeli filmde ince ayrıntılarıyla..bardayı izlerken sadece tecavüzün olduğunu biliyorduk.pozitif nokta ise filmdeki küfürlerdi.kusursuz bir şekilde ağızlara yakışıyordu..
gerçek ve başarılı bir şiddet sahnesi izlemek isteyenlere şideetle irreversible 'ı tavsiye ederim.
türk toplumunun gerginligi ve mevcut cahil halk yıgınları goz onunde bulundurulursa insanı tedirgin eden,gereksiz $iddet içeren ve buna baglı olarakta zamansız çekilmi$ bir filmdir..bir bakıma gemide'nin birinci türevi.gemide'den olumlu tepki alınca -ki güzeldi- co$tukca co$mu$ serdar akar..içerisinde nasıl bir $iddet yanlısı yön varsa artık dizginlenemiyor bir türlü..$imdi birileri kalkıp "toplumsal yaramız bizim bu" "bunlar hep olan $eyler" falan demeye kalkmasın..bunların oldugunu herkes biliyor..açın gazeteleri ücüncü sayfasını.istisnasız hergun aynı haberler.ama bu kadar göze sokmaya gerek mi var allaha$kına.
filmdeki psikopat karakterlerden biri olan esmer jiletçi hakime ifade veriyor, aynen şu şekilde:
"şimdi...orda bir saha varmış...yani tam...bir saha gibi değilde. yani, işte..böyle..kaleler maleler...işte, eee..şey..bunlarda o...sahada top oynuyorlarmış. ama, böyle bildiğimiz saha değil, yani işte böyle..." diye devam ediyor..seyrederken kardeşime "ay allahaşkına sonu al şunu ya daral geldi bana.." dedim. adamın surat ifadesi mimikleri felanda dikkat çekiyor çok. sırıtıyor felan saçmasapan.
ikinci aklımda kalmış repliklerden biride şu, barda herkesi bağlamışlar işkenceye başlamışlar..adamlardan biri diyor ki:
"oofff.. çok acıktım ben yaa. ne yesekki? canım sucuklu yumurta istedi şimdi. kim yaparki bize?"
diğeri cevap verir: "şu orospulardan biri biliyordur herhalde, çözün iplerini, kalksın yapsın sürtük."
sinir bozucu bir filmdir ve bu tarz repliklerle insanı az da olsa güldürür.
yemek yiyen insanlara saati sormaya korkar olduğum film. siz siz olun dürüm yiyor ve sol elinde içecek olan kimseye saati sormayın. *
serdar akar ın oyuncu kadrosunu tamamen doğru seçtiğini düşündüğüm filmidir. asıl insana acı veren, böyle olayların sadece filimlerde olmayacağının bilincinde olmak.
şimdi haim bey böle bir saha vardı ama değil gibiydi. böyle çizgiler falan. nedir dedik buranın numarası ? çıktık futbol oynadı. repliğine yıkılarak güldüğüm hoş izlenesi bir film
film güzel de küfürü abartmışlar. küfür etmek için zorluyor adamlar kendini sanki. ama film güzel gerçekten. filmi izledikten sonra insanın hakim olası, insaklıktan çıkmış bu hayvanlara hakettikleri gerçek cezaları veresi geliyor. gerçi bunlara ne ceza versen azdır aslında.
ortalama bir insana ızdırap verebilecek, karın ağrılarına neden olabilecek hatta kriz geçirtebilecek bir film iken; aşırı tepkili bir bünyenin *spazm ve buhran geçirmesine bunun yanında hayata dair radikal kararlar almasına sebebiyet verebilecek etkileyici bir filmdir. bu derece etkileyici bir film olmasının sebepleri arasında yaşanmış bir olaydan kesit alınmasının büyük bir etkisi var kesinlikle. tepkili bir bünyenin hayata dair radikal kararlar almasındaki temel sebep de budur; zira filmdeki aymaz, anası kötü, keraneci tipler türkiye şartlarında hemen hemen her köşebaşında rastlayabileceğimiz tipler.
bu ve bunun gibi olaylar hayata dair radikal kararlar aldırır dedik ya... gelelim alınan kararlara. eskiden bu tepkili bünyenin içinde zerre kadar da olsa - "ne olursa olsun insan evladıdır", "yaradanın verdiği canan kul kıyar mı?" diyerekten - insaniyet namına bir acıma duygusu vardır. bunun gibi olaylarla birlikte yerle yeksan olur.
herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda, herhangi bir barzoya, -rastlandığında- sebep aramaksızın, allah yarattı demeyip bilakis "sizin içinizde şu kadar insanlık varsa; ben de insan değilim" diyerek taşlarla, sopalarla, börtüyle böcüklen allah ne verdiyse dalınmaldır. tabiri caiz ise, non-stop vurulmalıdır *. eğer mümkün ise, içerdeki pek muhterem abilere iş bırakılmamalıdır.
nejat işler'in argo kültürüne yeni kelimeler ve cümleler kattığı efsane olması gereken film.
--spoiler--
- senin g.tünü keserim
- bu i.nelerde ç.k yoktur olm bunlarınki bamyadır bamya
- ulan kız bakire çıktı iyi mi...demedim mi bunlarınki bamya diye
--spoiler--
iyiler kazanır kötülükler kazınır dediler mutlu olmak için mutlu etmek yeter dediler *
barda filmi oyuncuların kalitesiyle ve konuya hakimiyetiyle etkisinde kalınacak bir film. ama şu var ki aslında olan bir olayın üstüne çok düşünülmeden yapılmış burada senaristin belki de çok ufkunu genişletmesi beklenmemiş. önemli olan kurgu çok güzel oturmuş ve yansıtmış. konuya gelince her cümlesi bile hafızalara kazınacak derecede etkisinde bırakıyor.
bir diğeri için;
(bkz: sleepers)
(bkz: requiem for a dream)
nejat işler için bir adam bu kadar mı dogal olur. abi rol yapmıyo bu gerçek yüzü. oglum bak diyorum bu adam Nalço gibi efsane olucak dedirten serdar akar filmi. filmde biraz kasarsanız gemide filmine gondermeler ve ufak benzerlikler yakalayabilirsiniz. bu filmdede acık bir mesajı vardır serdar akarın
herşeyimle gittik bu filme.. gitmez olaydık.. o kendi cinsinden iğrendi ben de insanlıktan.. hele bu olayların gerçekten de birilerinin başına gelmiş olduğu düşüncesi aklınızdan hiç çıkmıyor.. rahatsız edici bir film.. kaç ay oldu hala istiklal'de, barın olduğu sokaktan geçerken korkuyorum, rahatsız oluyorum..
--spoiler--
- pelin nerde?
- ....
- hamileydi o.....
--spoiler--
"bütün bunları neden yapıyorsunuz?" sorusuna nejat işler'in bir öğretmen edasıyla "ama sen beni hiç anlamamışın ki güzelim" şeklinde cevap verdiği ürkütücü filmdir.
film bitiyor. yazılar akıyor. sonra yazılar bitiyor. tekrar filme dönülüyor. eklenmiş bir sahne gibi bir sahne gözüküyor. serdar akar esneye esneye perdeli bir yerden çıkıyor. o sırada selim de sahada tekerlemesini söylüyor. serdar akar tekerlemeyi duymasına rağmen sanki hiçbir şey yokmuş gibi elini kolunu sallaya sallaya bardan dışarı çıkıyor.
kısacası gereksiz bir sahne olmuş orası.
merhaba arkadaşlar, nerde kalmıştık?
gercekliğin ''kurgusal '' dunyasına giriş icin sert bir tanımlama sorusu..
evet bir yerde kalmıştık,ama nerede..
en son olarak barın kapısında,bir köşeden size yönelmiş iştah ve arzu dolu bakışlarla sizi izlediğim yerde mi kaldık...belki evet orada da kalmış olabilirim..fakat doğam geregi onlarca iştah ve arzuma hapis olmuş bedenleri gözönüne alırsanız bu pek akıllı bir çıkarım olmaz..
belki vesikalarınızı sunduğunuz barın kapısından siz içeri süzülürken,benim donuk bakışlarıma yönelerek sorduğunuz soruda kalmış olabiliriz ''saat kaç''...akıllıca tezgahlanmış bir mizah çizgisine sahipsinizdir, akıllısınızdır ve sağ elinde bir meşrubatı tutan birine atılacak guzel bir zarftır saat kaç sorusu..(ben bunu böyle algılarım) aldanarak bir an için saate bakmam,nasıl bir kumpasa alet edileceğimi anlamam için yeterli...
vesikalarınızı sunarak girdiğiniz barınızın davetsiz bir misafiri var bu gece için...
sizin vesikanızı beynine çekmiş bir zihin...
sizle kendi dilimle götüreceğim bir evrene sızma zamanı..
simdi kaldığımız yerden devam etme anı...
sol kolumda bir sargı bezi ile kapatılmış yaram var,siz onu aldığım bir bıçak darbesi olarak algılayabilirsiniz yada bir öfke anında camla kesilmiş bir kesik...sizin dünyanızda bu kadarlık bir ayrıntı sargılı bileğim....
evet bir yaram var, saatimden dolayı bizzat sizden doğan bir yara...
saatim mi? o şimdi sağ kolumda...patlağın da oyle ....
o zaman sorumu acalım ...savcı bey saat kaç....
cayınızı mı döktunuz?
''bir gece girerim ruyana uyanamazsın,karanlık anladın mı karanlık?''
evet tamda bana denk düşen bir cevap....aynı duzeydeyiz anlaşılan...
ben bana sunulan zarfı iade ettim,siz size sunulan zarfı açtınız:..tek farkımız bu kadar..oysa ikimizde ''karanlık'' yaratmak istiyoruz...
ikimizin karanlık yaratacak öğeleri doğal olarak farklı...ben mesela, gucumu kör şiddetten almaktayım, bireysel bir kuşanma benim şiddettim fazlasıyla bana özgu bir tasarımcı kadar yaratıcı olabilme hayalciliği de barındırır içinde ...arkadaşlarım da oyle...hepimizin şiddetten anladığı ve yaşattıkları farklıdır.
sizin kadar örgutlu bir şiddet değil,bireysel..
sizin yaptırdığınız gibi örtulu değil...
açık ulu orta yaşanan bir şiddet bizim sectiğimiz...
asla kurbanı-kurbanla yok ettirmek te yok bizde...
mutlaka kendi hesabımızın adisyonunu kendimiz öderiz...
sonucta ikimizde şiddetti üretiyoruz,sen yasal ben yasadışı..
vicdan mı? bundan çokça bahsetmenden anlamalıydım benim safımda olduğunu....
açıkcası hoş bir soz...kime bahsetseniz mutlaka kendi vicdanının değerini size anlatır....herkes vicdanlı....ama pisliklerde diz boyu,katliamdan gecilmez ortalık.
bende vicdanlıyım,hemde çokça bunu da bilmenizi isterim..en çokta kendime acırım.kendimin olamadığı,yapamadığı,başaramadığı yeryuzu uzerinde hangi tutunalacak hayallerim varsa ''vicdanımı ağrıtır''
vicdanım sadece ben kokacak kadar benim kederimle küflenmiştir...
sıkca bahsettiğiniz sizin vicdanınızı ele alalım...
acaba benim gibi bir pisliği yok edebilmek için neler neler vermezdiniz değil mi?oysa yapacağınız çok basit bir çıkar yolunuz var..içeride sizin hesabınıza çalışabilecek kurbanlarınıza beni çiğnetmek..cezamın kesinleşmiş olması sizi asla tatmin etmiyor,çünkü vicdanınız izin vermiyor değil mi?
ne istiyor...kan daha kötusu yok edilmemi....
peki benim vicdanım..benliğime acırken ne istiyordu biliyormusun, kan daha da kötusu yok etmek....
anlamalısın ki vicdanımız aynı gercekliğimiz gibi sadece ''gördüğümüz kadar''