barda

entry372 galeri15 video2
    143.
  1. --spoiler--
    pek bir konusu olmayan filmdir.4 tane serseri bir barı basıyor erkekleri öldürüp akabinde kızlara tecavüz ediyor. sonra yargılama felan derken mapustaki namus bekçileri bunları bi güzel öldürüyor. işte bu konuyu bi de küfürle süsledinmi al sana film. ama ilgi çekici. küfürler fena değil * benim beğendiklerim

    -egzozcu lan bu der siktiri çeker
    -sizi bizi mi kaldı lan götveren
    -bakireymiş lan bu demedim mi size bunların ki bamyadır diye
    ve en bombası:
    selimin çırağı azarladığı sahne:
    çırak:abi ne yaptınız siz
    selim:sizmii... sizmii... sizi bizi mi kaldı lan götveren.
    -iki karı siktik... hee
    -birini jiletledik... hee
    -bi orospu çocuğunu öldürdük
    -bak ne diyorum bak yaptıık biz yapıyoruz... biz yapıcaaz. anladınmı lan.
    --spoiler--

    edit:spoiler.
    1 ...
  2. 142.
  3. barda olan birinin nerede olduğu sorulduğunda verilecek kısa yanıttır. * * * *
    2 ...
  4. 141.
  5. gerçek bir olaydan alınmış olması insanı daha da ürküten, vasat lakin etkileyici bir filmdir.
    0 ...
  6. 140.
  7. 139.
  8. 138.
  9. oyunculuk: 4
    senaryo: 4
    izlenilebilirlik:3
    özgünlük:2
    genel not:4

    puanlama kendi kişisel görüşüm olup 10 üzerinden uygulanmıştır.

    tanım: gemide filmi ile kendisine hayran bırakan serdar akar'ın başarısız filmi.
    0 ...
  10. 137.
  11. nejat isler den fena nefret ettiren film. ya cok iyi oyuncu bu adam , ya da bozuk kisilikli. bilmiyorum.
    0 ...
  12. 136.
  13. hiçbir abartı unsuru içermeyen serdar akar filmidir. yaşanmış olayla kıyaslanacak olursa filmin içerdiği şiddet hafif kalmaktadır. ankara'da yaşanan olayda saatlerce evden çığlık gelmesine, kapının kırık olmasına rağmen kimse yardım etmemiş hatta polisi arama lütfunda dahi bulunmamıştır. ayrıca gerçek öyküde erkeklere de tecavüz edilmiştir.
    filmde komik olduğu idda edilen repliklere hangi sağlıklı insanın gülebileceği ayrı bir merak konusudur?
    hakkında yazmamak ve hakkında yazılanları okumamak için uzun süre direndiğim bir filmdir.
    filmin sonunda suçluların zerre kadar pişmanlık duymadığının birebir yansıtılması ise onların acınma ve eylemlerinin altında yatan sebebleri arama hakkını da ellerinden almaktadır.
    aynı durum gerçek öyküde de görülmüştür.bu film gülünecek tek bir saniye dahi içermemektedir. ayrıca film değildir. mekan değiştirilip, şiddet yumuşatılarak önünüze sürülmüş yaşanmış bir olaydır.
    şimdi nejat işler'in beğendiğiniz replikleri üzerinde bir kere daha düşünün.o karakter sizin üzerinizde düşünmeden önce.
    oyunculuklar ise zerre kadar umrumda değildir.
    2 ...
  14. 135.
  15. serdar akar'ın laleli'den gemide'sine, oradan barda'sına kadar yayılan rus, türk, bakire, hamile her ne çeşit olursa olsun bütün kadınlar zikilmelidir şeklindeki bilinç altının dışavurumu olan son yapıtıdır. artık bir sonraki filmi de 'sokakta' olur sanırsam... * *
    3 ...
  16. 134.
  17. izlediğim en iyi türk yapımlarından biri buna en büyük neden belkide gerçek hayattan uyarlanması fakat oyuncuların performansıda göz ardı edilmemeli bunun yanında piskolojikde bir havası vardır izlemeyenlere tavsiye edilir.
    (bkz: bu gece barda)
    0 ...
  18. 133.
  19. izlerken içimin içimi yediği, her saniyesinde biraz daha gerildiğim bir serdan akar filmi.
    bir de bunların yaşanmış olduğunu öğrendiğimde her bir sahnesinin gözümde tekrar canlandığı akabinde beni iyice hırpaladığı film. çaresizlik felaket birşey... **
    3 ...
  20. 132.
  21. film sonrasında nejat işler den nefret etmeye bile neden olur film. ama nede olsa neticede film fazla kaptırıp kafayı sıyırmamak gerek.
    0 ...
  22. 131.
  23. izleme "şansını" dün edindiğim insanın bir anda hayatını gözden geçirmesine sebep olan film.

    insan kendisine soruyor, "acaba ben hede barına giderken böyle bişi olsaydı nolurdu?", "ben gece 2de taksimden eve dönmeye çalışırken ya böyle tipler çıksaydı?" vs gibi. insan aslında böyle şeyler olmaz diye düşünüyor ama 17 aylık bebeğe tecavüz edilen bir ülkede yaşıyoruz. her şey olabilir aslında.

    bir de şöyle bir şey sordurtuyar kendimize. sorulduğu zaman hemen hemen herkes "şiddete karşıyım. ben hümanistim. bana tokat atana öbür yanağımı dönerim." der, diyebilir. değişik seviyelerde söyler bunu; ama bu filmi izledikten, filmin esnlenildiği gerçek hikayeyi öğrendikten sonra bu hümanizm bir anda yok oluveriyor. ben ki şiddete kesinlikle karşı bir insan olduğum halde filmin sonlarına doğru bırakın idamı öldürmeyi, adamlara tecavüz etsinler istedim. bunu isterken de son derece samimiydim.

    demek ki neymiş? aslında her insanın içinde saldırgan bir yan varmış. sadece bunun uyandırılmasına bağlı harekete geçmesi.
    0 ...
  24. 130.
  25. lan bu kızmış lafı ile bazılarımızın gondoldan inerken yada tahtayı tırnakla çizen birini görünce yada araba ile bir altgeçide hızla girerken hissettiği hissi hissetmesine neden olan filmdir. nejat işler dışında oyunculukların pek bi sıçtığı filmdir.
    1 ...
  26. 129.
  27. Serdar Akar'ın 'futbol asla sadece futbol değildir' yazısıyla Dar Alanda kısa paslaşmalara'a Nerde kalmıştık repliğiyle Gemide'ye selam çaktığı film. Yer yer işkence sahneleri lan yeter bitsin artık bu ne ya dedirtiyor. Nejat işler her zamanki gibi harika. Serdar Orçin'i sadece gümüşten bilen insanlar için yavrum harcanıyorsun sen oralarda dedirtiyor. Güzel filmdir izlenildikten sonra lan bir daha kıro diye tabir ettiklerimize öyle tip tip bakar mıyım dedirtir ve uzun bir süre arkadaşlar arasında 'binicen bunlara bunlara da binicen gezecen koy koy' şeklinde şakalaşmalara sebep olmuştur.
    2 ...
  28. 128.
  29. benim başıma bunlar gelseydi napardım sorusuyla biten film. film seni rahatsız ediyorsa zaten o film iyi filmdir fikrimce. nejat işler'in sinema dergisine verdiği filmle ilgili röportajında söylediği şey ne kadar gerçek;

    "insanları aç bırakırsanız karınlarını illa ki doyururlar, bir yolunu bulurlar.

    "mutlu olmak için mutlu etmek yeter dediler'' *
    2 ...
  30. 127.
  31. --- barda ve dogville filmleriyle ilgili spoiler içerir --- **

    gerçek hikayede ankara'da bir grup öğrencinin evini basan birkaç psikopat evdeki öğrencilere kız erkek ayırmadan saatlerce tecavüz ve işkence ediyor. serdar akar da bundan yola çıkarak sebepsiz şiddet, suç, ceza vs gibi kavramları sorgulamaya kalkışıyor. mekanı bara çeviriyor. filmi izlemeden önce serdar akar'dan nasıl bir toplumsal eleştiri çıkacağını; suçu nereye cezayı nereye koyacağını düşünmüştüm. açıkçası çok fazla bir şey beklemiyordum ama yeni sinemacılar adına güvenerek belki de, belki de konu gerçek olduğu için ve artan şiddetselliğe toplumsal dokundurmalar yapılabilmeye çok müsait olduğu için, yani serdar akar'dan referans alarak değil de içeriğe güvenerek, biraz daha iyi bir film bekliyordum. Çok değil, biraz daha. en azından vereceği mesaj konusunda daha umutluydum.

    bir kere çekimler, ses vs. son derece kötü. film yamulmuyorsam 12 günde (yamulsam bile 13tür en fazla) çekilmiş olduğundan özensizliğin had safhada olduğunu düşünüyorum. hele hele filmin ilk yarısı bir sinema öğrencisinin elinden çıkmışcasına amatörce. bütünüyle gereksiz diyaloglardan ve sahnelerden oluşuyor. "bu nedir yahu?" diye düşünürken, ikinci yarıya geliniyor ve aman tanrım! serdar akar eşeğin gözüne su kaçırıyor. Şiddet ve tecavüz sahneleri olabildiğine zorlama ve olabildiğine iğrenç. bire bir olması adına tam tabiriyle saçmalanmış. seyircinin gözüne gözüne sokulmuş her şey. e yeter, diyorsunuz ister istemez. ben serdar akar'ın içindeki psikopatı düşündüm o anlarda. lars von trier filmlerini izlerken de aynı hissiyata kapılıyorum mesela. o da şunu yapıyor aslında: filmin başından sonuna kadar nefret edilmesi gereken karaktere yüksek mide bulandırıcılıkta şeyler yüklüyor ki gerçekten nefret edelim ve filmin sonunda o karakterin başına kötü bir şey gelirse içimize su serpilsin. nedenleri sorgulamadan nefret edelim. dogville'de olduğu gibi. dogville'i izlerken de sanki bütün amerikalı ve küçük kasabalılardan nefret edilmesi gerek hissi uyandırmıyor mu film? ve film bittiğinde mafya babası kızımızın babası bütün kasabalıları taradığında içimize bir su serpilmiyor muydu mesela? orda da bir mafya babasını öldüren ellerinden öpülesi bulmuyor muyduk? serdar akar da barda'da aynısını yapmış. o psikopat adamların işkence ve tecavüz sahnelerini öyle bir çekmiş ki, filmin sonuna doğru herkes ölmelerini yahut tecavüze uğramalarını arzuluyor. ve evet, gerçek hayatta o öğrencilere bunları yapanın hakikaten tecavüze uğramasını falan istiyorum ben de düşününce. insan bu denli nasıl psikopatlaşır hiç bilemiyorum çünkü. ama tabii ki ortada başka bir şey var. bu insanlar hasta, bu insanlar çok ciddi boyutlarda hasta ve bu hastalıkları oluşturan toplumsal sebepler var. mesela 11 yaşındaki bir çocuğa bir sene boyunca tecavüz eden bir adam her türlü işkenceyi hak etmiştir. ama peki ya 12 - 13 yaşındaki kızları seks malzemesi yapan televizyonlar, medya vs neyi hak etmektedir? sadece hangi türk neyi bulmuşu öğreten, insan gibi yaşamayı öğretmeyen eğitim kurumları neyi hak etmektedir? pornodan ve uyuşturucudan para kazanmaya zorlayan bu yol'suzluk, bu yok'sulluk, bunun böyle olmasını isteyen bu ekonomik düzen neyi hak etmektedir?

    serdar akar barda'da şu mesajı veriyor psikopat tecavüzcülerimizin ağzından: "biz fakirdik, güzel kadınlarımız yoktu, varoştaydık, özendik, öfkelendik ve sahip olmak için zor kullandık. onlar bize hep tepeden baktılar." Çok daha geniş bir çerçeveye yayılan sebepleri fakirlik-zenginlik olarak çözüveriyor akar. psikopatlardan biri pilavcı oluyor, biri köfteci falan... kurbanları da neredeyse kusursuz yapıyor. savcının psikopatları içerde gizliden "cezalandırma" teklifine "hayır" diyorlar. peki onlar bu düzende yaşamıyorlar mı? o kurbanlar bu kadar şiddetle ve 'şiddete meyyal' yetişmişken, yani sırf üniversiteliler diye, en yakın arkadaşlarını öldüren kalanına da çok acayip işkenceler yapıp tecavüz edenlerin acı çekmesini istemiyorlar mı? bu kadar olgunlaştı mı bu üniversiteliler? Üstelik daha da korkuncu şu ki, filmin sonunda savcı kendi adaletini uyguluyor, "bunlardan her gün sokaklarda dolaşıyor, sevdiklerimiz güven içinde dolaşamıyorlar" diyerek ve psikopatlardan tiksinerek, içerde bekleyenlere infaz kararını iletiyor. psikopatların hepsi güzelce içerde cezalandırılıp öldürülüyorlar. dahası; en sapık iki sapık cezaevine girdiğinde, onları öldürecek olanlar karşımıza türk sinemasının son dönem yönetmenleri olarak çıkıyorlar. serdar akar, Çağan irmak, zeki demirkubuz, cemal Şan ve selim demirdelen en sapık olanları öldüren mahkumlar olarak rol almışlar ki bu da son dönem türk sinemasının verdiği mesaj oluyor; savcının kendi adaletini uygulamasına hay hay diyor bu beş yönetmen. hiç iyi etmiyorlar...

    bu konudan çok iyi bir film çıkabilirdi, şiddet sahneleri bu kadar abartılı bir biçimde hoyratça çekilmeseydi, teknik meselelere biraz özen gösterilseydi, bardaki olayların öncesinin kurgusu azcık daha sağlam olabilseydi ve de en önemlisi serdar akar filmde varoşlar = psikopatlar mesajını bağıra çağıra vermeseydi. fakirliği birkaç sapıkla sembolize etmiş bu filmde serdar akar. ve bize öyle bir gösteriyor ki bunu "fakirler" ve "savcının öldüren adaleti" arasında ikinci şıkkı seçiyoruz tereddüt bile etmeden. tıpkı dogville'deki "kasabalılar" ve "mafya babasının öldüren elleri" seçimimiz gibi.

    mesela bir forumda bu filmi çekenin ne kadar iyi bir şey yaptığını, varoşların böyle olduğunu, artık her yerin bu psikopatlarla dolu olduğunu, bunlar yüzünden hayatımızın zehir olduğunu söyleyen nefret dolu satırlar okudum. ama en çok aklımda kalan şu cümle: "... sonra da bu kürtleri sevmemizi bekliyorlar bizden!" bir film herhangi bir insana bu cümleyi kurdurmamalı, bu kadar yanlış olmamalı. her yanımızdan ırkçılık ve sınıf ayrımının aktığı günlerde, sanat buna alet olmamalı. asla!

    yazık olmuş ve çok ayıp olmuş kısacası.

    (ha bir de "tgg" geyiği var ki filmde, son derece başarısız, son derece saçma. Üstünde durmak bile istemiyorum.)

    (filmin tek iyi'si sanırım üçnoktabir'in yaptığı soundrack: dediler ki )
    4 ...
  32. 126.
  33. ülke gençliğinin sosyal vaziyetini , düşüncelerini ve yaşam tarzlarını iki ayrı uç noktadan toplayarak buluşturulmuş bir kuguya sahiptir bu film . sonuçta istanbul gibi aşırı göç almış bir metropolde olması muhtemel bir olay canlandırılmıştır . olaylar biraz sert ve aşırı gelişse de insan kendini iki taraftan birine koymadan edemez.
    misal ben varoşlarda büyüyüp yetişen* üniversiteli* biri olarak filmdeki iki tarafın arasında hissettim kendimi . çünkü filmdeki görüntülerden daha vahşi sahneleri gerçek hayatta uygulayacak insanlarla ilkokul sıralarını paylaşmak* , sonrasında ise duyarlı ve tutarlı bir aydınlanma dönemi ...
    işte benim gibilerini izledikten sonra düşünmeye sevkeden bir filmdir bu.
    (bkz: ben bunun neresindeyim)
    1 ...
  34. 125.
  35. nejat işler'in performansını brad pitt'in fight club'ına benzettim. aynı derecede mükemmel oyunculuk ve "cuk" diye oturmuş rolü ile onu bir kademe daha yükseltmiş gözüküyor. güzel mi güzel bir film barda.

    hayatın gerçek kesitlerine yapmacıklık katmadan küfürüyle, mimikleriyle, kıyafetleriyle ancak bu kadar "gerçeklik" katılabilirdi. yapmacıklık ve filmlerin klişeleşmiş, kalıplaşmış lafları, hareketleri yok bu filmde. tamamen doğal, olması ve oynanması gerektiği gibi oynanmış. "ıyy çok iğrenç aman birde küfür ediyorlar" diyip filmi eleştiren bebeleri de anlamıyorum ya kendileri türkiye'de yaşamıyorlar, evden çıkmıyorlar dışarıda nelerin olup-bittiğinden haberleri yok ya da üst düzey mekanlarda, villalarda yaşayıp geceleri reina'ya laila'ya takılıp "burjuva" sınıfından nasipleniyorlar hangisi sizce ? ha çok rahatsız olduysanız love story izleyin titanic izleyin ama bu güzel filme o saçmasapan yorumlarınızı yazmayın.
    1 ...
  36. 124.
  37. yaşanmış bir vahşetten yola çıkarak kurgulanmış serdar akar filmi. oldukça rahatsız edici olduğu yolunda pek çok eleştiri okunmasına rağmen eğer dönüş yok filmini izlemiş/izleyebilmiş bir kimse iseniz sizi çok da etkilemeyecektir gördükleriniz. şiddetin sorgulanması amaçlanmış olsa da şiddet sorgusundan çok şiddet seramonisi olduğu izlenimine kapılmak da mümkün. yalınkat dillendirilmiş "neden?" sorusunun cevabı hiç doyurucu işlenmemiş.
    jenerik akmaya başladığında salonu terk eden izleyenlerin kaçırdığı (bence) gerçekten önemli bir sahnenin, bonus track gibi saklanmış olması hoş bir ayrıntıdır. ve gerçekten belki de günümüz türkiye'sine dair önemli bir yansıtmadır.
    0 ...
  38. 123.
  39. son dönem türk sinemasının en vurucu filmi.
    son dönem derken halıcı kız'dan bu yana..
    0 ...
  40. 122.
  41. teenage modunda ba$layan bir filmdir. genç oyuncularin yapmacik hareketleri sizi boğar hadi n'oolcaksa olsun artik dersiniz. her gencin hayatindaki sorunlari i$ler film bir noktaya kadar gayet core dur. gençler eğlenir, barda takilinilir kalabalik ve her daim birbirlerine bağlı bir arkada$ grubu izlenilir. Buraya kadar gayet siradan ve basit bir filmdir. zamani gelir ve acaip elektronik müzik efektleriyle esas adamlar bardan içeri girer, o an ya$anan gençler üzerindeki tedirginlik ve fikir bölünmeleri seyirciye gayet ba$arili bir $ekilde empoze edilmi$tir. $imdi gelelim esas abilerimize. Lan nejat o ne biçim küfredi$tir öyle ? hiç yaki$mi$mi ağzina. Tamam film yönetmeni gemideyi çekmi$ olabilir ama senin de erkan can in repliklerini taklit etmene gerek yok yani. tamam ''nerede kalmi$tik'' güzel bir gönderme. fakat fazla erkan can etkisinde kalmi$sin. Diğer abilerimiz ise rollerini gayet hakkiyla vermi$tir. Elbiseler güzel kullanilmi$tir. Fakat bir acaip nokta daha var ki bunu eklemeden geçemeyeceğim. Siz 4 psikopat haplaniyorsunuz hiç mi kafaniza girmiyor be arkada$im ? madem oynamadan önce bir ara$tirsaydiniz bu melet nemenem bi$iimi$ neler yaparmi$ diye. haplari gördüğüm zaman aha i$te film buradan sonra insani rahatsiz edecektir, gözleri büyür saçmalarlar ama korkudan altimiza siçirtirlar diye dü$ünmü$tüm. olmadi bekledim olmadi. Gayet alkol etkisinde kahramanlar izledim. bok mal almi$siniz yaki$timi alt kültür kahramanlarina. Efendim bir diğer acaip hissettiğim nokta ise uygulanan $iddet unsurlarinin tam olarak bize gösterilmemesi, adamlar yatirip dövüyor fakat biz sadece adamlarin yüzlerini görüyoruz Türkiyede bir ilk yapiyorsan tam yap ki insanlar arkandan konu$masinlar. bunun di$inda Sahaya geçi$ ve futbol oynama sahneleri de pek sarmadi film e konstantrasyonu eksilten etkenlerden biriydi. Genel olarak genç oyuncular vasatken alt kültür ü oyniyan abilerimiz rollerinin haklarini verdiler sanki. $iddet sahneleri tatmin etmedi. söylemeyi istediğim ''allah belanizi versin ayilar!!'', ''kekolara ölüm'' tarzinda cümleler aklimdan bile geçmedi. bilmiyorum belki de mükemmeli ariyoruz. ama olmami$ beğenmedim. Bunun di$inda psikopatlarimizin infazini genç yönetmenlerin yapmalari da tebessüm edilecek bir sahne idi. Son olarak eklemek istediğim $ey film in senaryosunu gerçek bir hikayeden almi$ Serdar akar bey. Bu olayin ne kadar korkunç olduğunu anlayamami$ mi acaba olay mağdurlarindan izin almayi birak dani$mami$ bile. Adam ''en o film i ya bir gün arkada$larimla beraber $ans eseri izlersem?'' sorusunu bir takim medya araciliği ile herkes e soruyor sizce haksiz mi ?
    1 ...
  42. 121.
  43. gereğinden fazla uzun bir film.
    0 ...
  44. 120.
  45. yapılmaya çalışılmış ama tam olmamış film.
    1 ...
  46. 119.
  47. o kadar jilet darbesi yiyipte ayağa kalkmak her babayiğit kızın harcı değildir!, gerçeğiyle insanları bilgilendirmiş filmdir. *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük