gitmeden önce aman dikkat; yemek kültürü bize yakın gözükmesine rağmen tamamiyle sükutu hayal yaratabilir, islami öngörüleriniz kuvvetliyse aç kalma ihtamaliniz çok yüksek zira her şeyin içinde domuz eti olabilir, la rambla ise tamamiyle fiyasko denilebilir tarlabaşı bulvarında yürüdüğünüzü düşünebilirsiniz. Senagal ve Fas'tan gelen arkadaşlar sizi çarpamak için hazır bekliyorlar fakat mimari açıdan Paris ve Floransa ile beraber görülebilecek en güzel şehir. Gaudi sizi şehirin içine sokuyor ve tüm şehri yürümek istiyorsunuz aman spor ayakkabı ile gezin zira meydanlar ve sokaklar gezmekle bitmiyor.
istiklal caddesi'nde galatasaray lisesi'ni geçtikten sonra tünele doğru yol alırken sağda kalan eski rio bravo yeni the house cafe'nin karşısında kalan pastahane&cafe&restoran karışımı bir yerdir. köşesinde bulunduğu aralıkta da enfes kahvesi ile ünlü mandabatmaz vardır.
taksimde bulunan, 3 katlı ve her katı birbirinden farklı olan, hem pastahane-cafe, hem restoran tarzı gidilesi bir yer. farklı tatları deneyebilirsiniz.lazanyası, viyana şinitzeli, mantarlı tavuğunu ve de şiddettle "mexico steak"i tavsiye ederim. mexico steak acı severler için; ama sevmeyenler eğer denemek isterseniz az acılı olarak isteyebilirsiniz ve o mükemmel şeyi bi güzel mideye indirebilirsiniz. bunun dışında barbekü soslu biftek pek bana uygun değildi. barbekü sosu kaşık kaşık yememe karşın sevmedim.sosu kendileri yaptığı için aradığınız barbekü tadını bulamayabilirsiniz.
Avrupa'ya çıkarma yapma imkanları oluştuğunda (ki ne zaman oluşur bilinmez) gidilmesi gerekn 2. şehirdir.
Gezi programlarında (ayna,gülhan'ın galaksi rehberi) ayıla bayıla izlenen,takip edilen şehirdir.Muhteşemdir, görülesidir. 1.şehir ise elbette Prag'dır.
vicky cristina barcelona filminde çalan bir 45lik. ablanın barcelona barcelona demesine hasta olunmaktadır.
porque tanto perderse
tanto buscarse
sin encontrarse
me encierran los muros de todas partes
barcelona te estás equivocando
no puedes seguir inventando
que el mundo sea otra cosa
y volar como mariposa.
barcelona hace un calor que me deja
fría por dentro
con este vicio
de vivir mintiendo
que bonito sería tu mar
si supiera yo nadar.
barcelona, y mientras está llena
de cara de gente extranjera,
conocida, desconocida…
he vuelto a ser transparente.
no existo más, barcelona
siendo esposa de tus ruidos
tu laberinto extrovertido.
no he encontrado la razón porque me duele el corazón
porque es tan fuerte que sólo podré vivirte en la distancia
y escribirte una canción.
te quiero barcelona
abartildigi kadar guzel olan ispanya sehri. antalya ile istanbul u birlestir al sana barcelona diyen hiyarlarin akil sagligindan suphe ederim.
la rambla da saatler gecirseniz de hengamesinden bikip usanmazsiniz, barri gotic te gunun her vakti tarihin doruklarina ulasirsiniz. havanin gunesli (gunessiz gunu isteseniz de zor bulursunuz ya neyse) oldugu bir gunde ziyaret edilmeli. isik oyunlari yuzlerce yillik tas binalari daha da cekici gosterir. harika fotograflik kareler yaratir.
barri gotic in icinde adini hatirlamadigim bir sokakta dukkaninda kerane tatlisi satan ak sacli bir amca da bulunmaktadir *. beyoglunun arka sokuklari cukurcuma tarzi bir yerdir esasinda ama, bakimli bakimli bakimlidir. cukurcuma ya benzetmemin sebebi, ara sokaklarinda, antikacilar, sahaflar, abuk sabuk bir seyler satan sacma sapan dukkanlar bulabilme ihtimalidir.
barri gotic civarinda cathedral mutlaka gorulmeli. ici de disi kadar gorkemli, lakin kilise bakmak, benim pek tarzim degil, o nedenle ben fazla oyalanmadim. ama isteyen diledigi kadar takilip hayvani tasvirlerin tadini cikarabilir. isteyen dijital mum yakabilir. tanesi 10 cent.
bu sehre gelmisken camp nou* ya gitmemek olmaz. bu mabeti gorup, vay babayin kemigine bak denmeli mutlaka. tribunlere giden koridorlar da. 66 yozgat, galatasaray, yalin gibi turkce vandalizm ornekleri gormek de mumkun. kufur etmek soyle dursun, utanmadan durup bir de fotografini cektim. turkler gibi italyanlar da bol bol imzasini atmisti koridorlara. italyanlarla turklerin yaptigi sacma davranislar birbirini cok benziyor. evet.
nou camp turunda barcelona muzesinde, kulubun kazandigi kupalari, eski stadlari ve yeni stadin maketleri, efsane futbolcularin krampon ve formalarini bulmak mumkun. super yetenekli photoshopcu kizlara bir poz verip, sonra sizi ronaldinho yla ayni kareye montajlamasini keyifle izleyebilirsiniz. oyle guzel montajliyorlar ki, arkada da stad tabi ki, gercegi bunun yanindan cakma durabilir.
sonra, sagrada familia gorulmeli tabi ki. en azindan acun her barcelona ziyaretinde buraya ugruyor. acundan neyiniz eksik, siz de ziyaret edin mutlaka. katedral tam bir santiye gibi gorunuyor. ununu de buradan aldigi icin bu konuda da bir sorun yok.
ve en onemli mevzuya geldik. barcelona nin plajlari... sant sebastia, barceloneta, nova ikaria, bogatell, mar bella gibi sehir merkezine yurume mesafesinde harika plajlari var. piril piril suyu, nefis kumsali ve kumsal ustu afetleri gorulmeye deger. hicbir beklentiyle gitmememe ragmen, ustlu guneslenen marjinallerin parmakla gosterilebilecek kadar az olmasi dikkatimi cekti.
ustsuz guneslenen turistlerin haber oldugu bir ulke orijinli oldugum icin, ilk 15 dakika "allah allah cik cik cik" dedim tabi. sonradan "ben de ustsuzum nolmus" diyerek geyige bile vuruyor insan.
la rambla buranin herseyi. o yuzden burasi kaldiginiz her gunun baslangic ve bitis noktasi olmasli. ogle sicaginda semsiye altina kurulmus dandik masa ve sandalyelerde oturup soguk bir seyler icilmeli, turlu turlu ispanyol lezzetlerinden denenmeli. buranin sokak soytarilari, londra nin soytarilari kadar eglenceli olmasa da, yine de turistik atraksiyon olarak fena degil. izlenmeli. tuhaf tuhaf kostumler giyip, fantastik makyajlarla koselerinde beklemek bunlarin bu isten anladigi. ona da tamam. bir kosede sacma sapan kiyafetli birinin donmus gibi bekledigini gorursen, git onunde duran sapkaya bir bozukluk ativer ki baslasin numarasini yapmaya. turistlerin yuzde 90 i gibi "niye bekliyor lan bu adam" diye yarim saat izleme. Hem uc cent verirsin ama karsiliginda harika bir poz alirsin. objektifine bakarak sebeklik yaptirirsin.
la rambla uzerinde tapas bar, pizzeria, shawarma satan dukkanlar da dahil herseyi bulmak mumkun. bu sehirde ac kalmazsiniz. yemekler genelde oldukca lezzetlidir. iceceklerin yediginiz yemekten pahali olmasi gibi bir sacmalik hakim cogu muessesede. 4 euroya shawarma yiyip, kolaya 5 euro vermek mumkundur. buna dikkat etmek lazzim. bile bile lades demeye karar verseniz bile, en azindan hesap geldiginde surpriz olmaz.
bu sehirde yuruyebildiginiz kadar yuruyun. her dort yol agzi ayri guzel bir meydandir. binalar kare seklinde kesilmemis, kavsak olan yerde yuvarlak bir meydan olusturacak sekilde dizayn edilmistir. sehirde yurume mesafesinde bulunan butun yapilar gorulmeye deger guzelliktedir. her sokak, her bina ayri bir seksapele sahip.
hemen bir sehir merkezi haritasi edinin. ve sehirde bulundugunuz sure icerisinde gorebildiginiz kadar fazla placa (meydan) gorun. meydanlarda bulunan, adi sani duyulmamis kafelerde oturun, tatilinizin keyfini cikarin.
ha bu arada, bu sehire gelen turistler, guzellik sinavina tabi tutuluyor galiba. *