hayata milyoner bir babanın çocuğu olarak gözlerini açıp, zorluk ve çile çekmeden bolluğa ulaşan insanlar gibidir benim nezdimde. dert yok, tasa yok fakat kupa bok. bugün yine onları arka bahçemin camından masumiyet dolu gözlerle izledim, yine kazandılar yine kazandılar. yine coştular yine kaybettiler kendilerini, ama bitmek bilmiyor bu hevesleri.
sıkıcı bir durumdur. kazanılan hiç bir galibiyete delilercesine sevinemezsin çünkü zaten favorisindir, asla ben senin kazanabilme ihtimalini sevdim psikolojisine bürünülemez.
inter'lilere, manchester'lılara, chelsea'lilere hava atıp, milan'lıların, liverpool'luların ve tabiki real madrid'lilerin yanında ezilmektir.
özellikle real madrid'lilerin. adamların kulübü yüzyılın en iyi kulübü seçildi lan. var mı ötesi?
ispanyadakiler gerçek barcelona taraftarıdır. gerisi hikaye.
ulan hadi farklı ülkeyi geçtim sen kulubün tarihini, duruşunu bilmiyosun oradan sallıyon barçalıyım ben diye.
hadi biraz vikipedi ye baktın biraz google asıldın bişeyler öğrendin diyelim. adamların marşını söyleyebilirmisin? ha de bakim bana evladım? marş bilmeyen taraftar olur mu ? olmaz. bizimkiler kraldan çok kralcı oldukları içindir ki barça madrid efendime söyleyeyim inter milan çoşuyo. dil tutmuyo ırk tutmuyo din zaten tutmuyo sen bu takımı tutuyorum diyosun.
ispanya dışında bir ülkede de gayet normaldir ve benim de içinde bulunduğumdur. ağır barça taraftarıyım.* ispanya'da yaşamamam bunu neden etkilesin ki? bir takımı sevmek ve desteklemek için illa o takımın bulunduğu ülkede mi yaşamak gerekiyor?
not: bu arada son 2-3 senede yükselişe geçmesiyle birlikte barça taraftarı olan birisi değilim. aklım ermeye başladığından beri barçalıyım.