barcelona ile eşleşmek elbette büyük bir şanssızlık ama insanları(rakiplerini) barcelona' dan ürküten asıl şey elenme korkusu değil, sıkılma korkusu.
bakın şimdi mesela galatasaray bayern munih ile eşleşse -bir galatasaraylı olarak söylüyorum- barcelona karşısında olacağımızdan daha şanslı olmayacaktık ama yine de olası bir bayern eşleşmesi bile barcelona eşleşmesi kadar sıkmayacaktı canımızı. bunun nedeni barcelona' nın bol pasa dayanan oyunudur. şimdi hepinizin anlayacağı, hak vereceği ve başlığı da açıklayacak tespitime geçiyorum;
bir 90 dakika içinde topun oyunda kaldığı süre 55-60 dakika filandır. şimdi barcelona ile kim oynarsa oynasın top minimum %60-%65 barcelona' da olacaktır. 60 dakikanın %65' ı 39 dakika yapar. yani rakip takıma topla oynamak için 21 dakika kalır. bunun üçte ikisi(ki barcelona ile oynuyorsan minimum 3' te 2' si) kendi yarı sahanda pasla geçer. geriye kalır 7 dakika. şimdi barcelona' nın rakibi olan takımın forvet oyuncusu olduğunu düşün;
1 hafta maça hazırlan, antreman yap, kampa gir, beslenmene dikkat et ve sonuç olarak top senin olduğun bölgede en fazla 7 dakika kadar kalabilsin. üstelik bu 7 dakikanın çoğunda da top senin takımının orta saha oyuncularındadır. yani kabaca bir hesapla 30 40 saniye ya da 3-4 kez topa dokunacağım diye 1 hafta antreman yap, maça hazırlan. işte oyuncu belki şu an benim hesapladığım gibi bunu hesaplamaz ama vardır bu sıkıntı o forvette.
biz seyircilerin barcelona' dan çekinme nedeni de bu aslında bir bakıma. elenmek, fark yemekten ziyade heyecanla beklediğin maçın sonucunda senin takımının topla sadece 15 dakika oynayacak ve bunun da en az 10 dakikasının kendi yarı sahasında olacak olması.