barbar ve şehla

entry1 galeri0
    ?.
  1. iki parçadan oluşan ahmet telli şiiri.

    barbar ve şehla - 1

    'hayyam, yalnızdın sevgilinin yanında
    şimdi gitti, artık ona sığınabilirsin'

    rivayetti ve zaman sakin
    bir su gibi hareleniyordu
    senin için orman uğultuları
    uzun kış geceleri getirdim
    artık okunmayan masallardan

    bildim ama bilemeyip düştüm
    yollara ıslığımdaki gül kokusuyla
    çünkü gül mağrur bir yalnızlık
    yahut dalgın bir keder olarak
    yakışırdı senin şehla sesine

    'rivayetti ne zaman sahi oldu
    bildim bilemedim sahi nasıl soldu'

    anka'nın beni bıraktığı yerde
    barbarlara rastladım, en çok
    seni andırıyordu incelikleri
    seni ve senin şehla duruşunu
    rüzgar doldurdular ceplerime

    oysa ben yılanların deri değiştirdiği
    bir çöl arıyordum kendi çölümde
    gövdemin çağına ulaşmak'çin
    matematik ve şiir çalışıyordum
    tarihse barbarlık öncesi devirlerdi

    'rivayetdi ne zaman sahi oldu
    bildim bilemedim sahi nasıl soldu'

    dağlarımda yangın ovalarımda
    tufan hikayeleri anlatılırken
    masaldan masala, efsaneden
    efsaneye sığınıyordum ve ben
    sıfırı öğreniyordum aztekler'den

    şiirse şehla sesine benziyordu
    yani yalan yani kara bir zulüm
    inceliğin barbar duruşu belki
    vak'anüvis edasıyla geziniyor
    yenildiğim tüm alanlarda şimdi

    'rivayetdi ne zaman sahi oldu
    bildim bilemedim sahi nasıl soldu'

    bir kez daha uğradığımız
    cinayet yerine benziyor
    unutmak istediğimiz ne varsa
    meğer ne çok biriktirmişim
    unutmam gereken şeyleri

    duruşunu, şehlasesini mesela
    yatağımda kalan sıcaklığını
    yastıkta başının bıraktığı çukuru
    en çok da bir yolculuğa çıkarken
    dönüp dönüp sarılışını

    'zaman bir su gibi hareleniyor yine
    rivayetdi ne zaman sahi oldu'

    barbar ve şehla - 2

    uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken
    yüzün büsbütün gülistan oluyor ve bitti
    sandığımız yerde yeniden ürperen aşk
    hangi hatıralarla kanadı hangisinde sustu
    biz hangi şehirde güller taşıdık odamıza
    hangisinde yaralarımızı saracak bir dost
    bir yoldaş aradık ölürcesine, yoktular

    zilsiyah hatıralar edinmişti
    şehirler ve barbar
    zamanlardı şehla sessizliğimizde

    nice yıkımlardan kurtardığın şeydi susmak
    adressiz yaşamalardan, mutsuzluklardan
    umutlardan geri kalandı ve yakıştırdın
    kendine, yüzünün biçimi buradan geliyor
    iki şehir, iki darbe arasında
    geçirdiğin yıllar
    sana bir onur gibi susmayı ekledi ki güller
    sessizliğin koynunda bulurlar renklerini

    ayrılıkların bir rengi vardır, susuşların
    bekleyişlerin, yalnızlıkların da öyle
    şehrin görüntüsü unutmanın rengine benzer
    istasyonlarsa özleme dönüktür nedense
    ve bir köşesinde mutlaka taşra kokusu
    kokunun rengi nasıl yayılır bilirsin
    güllerden, fesleğenlerden ve acılardan

    hiç konuşmayalım istersen susmak bir dil
    bir hatırlamak olsun yitirdiğimiz ne varsa
    hatırlamak deyince içimden bir rüzgar
    ışıkları söndürülmüş kasabalar geçiyor
    komşu bahçeden hoyratça kopardığım güller
    kendimi pekos bill yerine koyduğum
    günler düşüyor içime, kendime sığmıyorum

    hatırlamak deyince annemin öldüğü gün
    içimden bir mürekkep ırmağı akmıştı
    se ve ateş, hava ve toprak ve her şey
    cıvaya dönüşmütü orada, ikide bir
    gülkurusu yolculuklara çıkışım bundandı
    yön duygumu galiba o zaman yitirdim
    hangi şehirde yoksan ben kayboluyorum orada

    zarif hatıralar edinmiştik sokağımızdan
    ve eğilip bakardı geçip giden bulutlar
    sen mektubundan önce gelirdin, kuruyan
    fesleğenler için yas tutardık yazsonları
    devrim bir ihtimal olarak kaldı diyenlere
    sessizce itiraz etmeyi öğrendik o günlerde
    dokunsalar akasyalar gibi yaprak dökerdik

    şimdi ürperten, onaran bir şey var,
    sen bir gülü
    uzun uzun koklayarak anlatıyorsun bunu
    kalbimizse küllerin altında kalabilen iki köz
    iki cehennem; imlası bozuk mektuplar gibiyiz
    çünkü imla evlilikle biten aşklara benziyor
    rüzgarını yitirmiş vadiye, bulutsuz
    yağmursuz bir gökyüzü de diyebilirsin

    uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken
    hatırlamak böyle bir şey olmalı diyorum
    unuttuğumuz ne varsa barbarlar sızıyor
    bizse şehla bir isyan oluyoruz şehrin
    zilsiyah hatıralarından sıyrılarak
    sevmek böyle bir şey herhalde diyorum
    sen uzun uzun koklarken bir gülü

    ve yüzünün doğusu gül kokuyor çünkü doğu
    gülistandı dağın ve destanın bize anlattığı
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük