baran

entry105 galeri3 video1
    55.
  1. bir majid majidi filmi...

    --spoiler--
    Film, Sovyet işgali'nden kaçıp iran'a göç eden bir kısım Afgan mültecinin yaşam mücadelesi üzerinden başlıyor kendini anlatmaya. Doğduğu toprakları göremeyen, anayurdunun havasını soluyamayan, o sentetik yabancılık duygusunu çehresinden atamayan zavallı Gregor Samsa'ların inşaatlarda çalışması ve burada gelişen hadiseler, kasavet dolu bir ruha bürüyor izleyiciyi. Muhabbetlerinden başka zenginliği olmayan bu garip insanların arasında toy bir iran delikanlısı vardır: Latif. Geçimsiz ve haylaz olan Latif'in, bir gün inşaata kendisinin yerine gelen ve işini elinden aldığı için kızgın olduğu Rahmet'in kız olduğunu farketmesiyle büyük kalp yolculuğu başlar. Rahmet, babası sakat olduğu için çalışamayan ve evinde çalışacak kimsenin olmamasından ötürü çalışmak zorunda olan, lakin Afgan mültecisi olduğu için inşaattan başka çalışacak yeri olmayan ve bu uğurda erkek kılığına girecek kadar çaresiz olan güzeller güzeli Baran'dır. Latif'i güzelleştirecek olan Baran.

    Majidi, eşyayı kendisine köle yapması gerekirken, eşyanın kölesi olan modern bireyin tam karşısına oturturuyor bu noktada Latif'i. Parası yoktur, zenginliği yoktur ama kalbindeki o cevher, o dokunulmaz bölge hep korunaklı kalmıştır. Kekremsi bir sûrete, itici bir ahvale sahip olsa da; bir dolu çamurda dahi kirlenmeyecek kadar saf ve boştur gönlü Latif'in. Ana rahmi kadar temiz olan bu gönülden, çıkmayı bekleyen binlerce nağme vardır, binlerce yara, binlerce hüzün, binlerce coşku. Dünya kördür Latif'e, Latif'se dünyaya. Ama kalbine bakar hep, o keşfedilmemiş bölgeye. Sadece kalbine bakıp kör olanların, yeryüzünün cennetlerini görebileceğini haykırır Majidi. Ve cennet kapısının anahtarı, mavi bir peçenin altında güzellik ırmağı Baran'dan süzülerek teslim edilir Latif'e.

    Uzaktan sevmenin, varlığıyla yetinebilmenin, aşkı haya ile sentezleyebilmenin fotoğrafıdır Latif. Gizli köşelerden, gizli kapılardan seyreder aşkını. Güzelliğini görüp dokunamanın hüznü değil, aşkına çamur bulaştırmamanın güvenidir Latif'in yüzüne yansıyan sonsuz ışıktaki sır. Sevdiğine farkettirmeden yardım etmek, sevdiği için akıl almaz fedakarlıklarda bulunmak, hiçbir çıkar gözetmemek, iyilikleri insana değil Allah'a duyurmakla yetinmek ne zor ve ne kutsal bir erdemdir. Latif'i o ham halden bu denli olgunluk derecesine çıkaran aşk, şüphesiz ki günümüz aşklarının plastikliğini anlamayanlara bir yol işaretidir. Sevda sözcüklerinin gırla edildiği, aşkın telefon tuşlarının soğukluğuna ve lunaparak köşelerinin anlamsızlığına kurban edildiği, kavuşamamanın intihara kavuşmanın iftihara müsebbib olduğu zamanlar, ne yalan zamanlardır!

    Ve kavuşamaz aşıklar. Baran peçesini kaldırıp Latif'e bakar. O cennet gözleriyle dünyanın en masum tebessümünü armağan eder Latif'e ve hemen kapatır peçesini. Latif o sonsuz gülüşü kalbinde dondurur. Geriye kalan sonsuzluktur çünkü, ruhu tazeleyen o kutsal hüzündür. Ve Baran uzaklara doğru giderken ayakkabısının çamurda bıraktığı kalıbın içine dolar yağmur suları. Baran yağmur demektir çünkü. Baran'ı seven yağmuru sevmelidir. Ayağının izinden nasırlaşan toprağa dolan yağmurlar, Latif için gökyüzünden inen müjdedir. Çünkü Allah'ın müjdesi ancak aşkın hakkını verebilenedir. Latif aşkın olgunluğuna erer ve sevdiğinin ayak izlerine dolan yağmurdan alır cennet abdestini. Ve Baran'ı sonsuzluğa uğurlar, öbür dünyada birlikte almak için aşkın tekbirini.
    --spoiler--
    1 ...
  2. 54.
  3. kürt faşolarının cocuklarına yaygın olarak koyduğu bir isim. bir nevi kürşad olayı.
    1 ...
  4. 53.
  5. 25 sene önce kulağıma üflenen isim..*
    1 ...
  6. 52.
  7. yağmur, rahmet...

    ayrıca salih mirzabeyoğlu'nun yeni eseri ölüm odası b-yedi'nin her hafta yeni bir bölümüyle tefrika edildiği haftalık siyasi derginin adıdır.
    0 ...
  8. 51.
  9. kürt değil farsça bir isimir. yağmur anlamına gelmektedir.
    2 ...
  10. 50.
  11. Sen geldin. Benim eziyetim dokundu sana. Ama bağışla, senin sen olduğunu bilmiyordum. Ne zaman ki öfkemin üzerine indi yağmur. O zaman duruldum.

    Sen saçlarını tararsın. Ben seni, puslu aynanın içinde bir resim, ağır ağır uçuşan perdenin üzerinde bir gölge olarak fark ederim. Masal keser dört bir yan. Seni yeşiller içinde bir cennet çiçeği velvelesinde ilk kez gördüğümde, sen o musun, diye sormam bile. Bilirim ki rengini gizlesen kokunu saklayamazsın, perdeni çeksen ışığını boğamazsın. Benim gördüğüm benim rüyamda kalır. Senden şüphelenmek yerine çimento yanığı göz bebeklerimden şüphelenmeyi yeğlerim. Fark ederim aynanın sırtındaki sırrı. Eksiğim gibi durduğunu. Güvercinlerin kanat sesleri inşaat işçilerinin yanık türkülerine karışırken fıtratın dilinde işlemeye başlarım. Bir yanımdan sakinleşir ama bambaşka bir yanımdan taşarım.

    Bir başka aynada tanırım kendimi. Bundan böyle hoş-halim. Latifim. Gördüm ya seni görülmek de isterim. Yağmurun rengini ateşte seçerken ne yana gitsen sana dönerim. Çıkarırım alnımdaki kara bağı. Bahtımı ekmeğine bağlarım. Anlamsız varlığım anlam bulur. Başkalaşırım. Mademki elinin dokunduğu her şey, bir bardak çay, iki parça şeker olsa bile. Harikulâde bir şey.

    Çamura saplanmış kara lastik pabucun bütün masallardaki kristallerden daha varlıklıdır. Ama yokuşun dik senin, yükün ne kadar ağır. Senin taşıdığın benim belimi büküyor. Sen ezilme, bel verme diye her şeyden vazgeçebilirim. Sarı bir sayfanın resmiyeti üzerinden kazınan vesikalık bir fotoğraf gibi bir anda kimliksiz kalabilir, ismim gibi cismimden de geçebilirim.

    Daha düne kadar yüzüm açıktı sana. Aramızda masumiyet ihlaline dair bir hece yoktu. Çünkü senin farkında olmadığım gibi benim farkımda olduğunun da farkında değildim. Ama şimdi bir bilmek halindeyim ki yüzüm, keskin inen bir satırın gürültüsünde, her şeyi karanlığa boğan bir perdenin düşüşü kadar ani ve kesin, senin yüzüne kapalı bundan böyle.

    Çünkü beni fark ettiğin anda ve bunu benim de bildiğim anda ne senin senliğin ne de benim benliğim kalır. Geriye sadece içimizde taşıdığımız Âdem ve Havva ve aramızdaki ezel olasılığı kalır. Bu yüzden şimdi sadece yüzümü değil kalbimi de her an izleyen bir çift göze dair terbiyeyle, aramıza bir uçurum koyuyorum. Senden kaçıyor, kendimi senden gizliyorum.

    Ama. Aşkın koşulanda değil kaçılanda, açılanda değil kapananda olduğunun da bilgisindeyim. Peçemi örterek açıyorum sana kapılarımı. Dahası ezeli bir bilginin ürpertisi yüzüme sinerken aramıza bir senlik ve benlik davası sokuyorum. Seni ben karşısında tanımlıyorum yani. Sana yer veriyor, baha biçiyorum. O dairede kendimi tamamlıyorum. Senden gizlenerek seni sen, beni ben yapıyorum. Böylece benim için taşıyabileceğin bütün anlamların farkında olduğumu da beyan ederek benim kadın senin erkek olduğumuzu yüzüme indirdiğim şu peçede aşikâr ediyorum. Bu halimle seni bir mümkün olarak gördüğümü itiraf ediyor, senle ben arasındaki bütün ihtimallere evet diyorum.
    2 ...
  12. 49.
  13. bir kavuşma filmi olmuş baran. ayrılığın olduğu an başlayan bir kavuşmayı bir tebessümle anlatan üzen ama sonunda kavuşturan bir aşkın filmi.

    --spoiler--

    latif ve onun ayakkabıcısı arasındaki diyaloglar filmi tam anlamıyla tamamlıyor.

    ayakkabıcı: yalnız olan allah'a komşu olur.
    latif: amca sende de güzel sözler varmış.
    ayakkabıcı: ayrılıktan.

    aslında o kişi latif'in geleceğini temsilen yerleştirilmiş filme. latif'in gideceği yolun özeti o adam. üstelik latif gibi bencillikten uzak bir karakter. bunu da latif'in her gelişinde görüyoruz ''bir parça ekmeğim var kalıp benimle paylaşır mısın?'' dediği vakit aslında latif'in bir senelik emeğini nasıl düşünmeden verdiğini görüyoruz. ikisi birbirinin aynısı.

    film başlangıçta rahmet olan sonrasında baran'a dönen afgan kızla latif'in ayrılığı ile değil latif ile onun mevla aşkına kavuşması ile mutlu ediyor aslında. kaldı ki latif'in bu durumun farkına varıp tebessüm etmesi ile hiç üzmeyip gülümsetiyor.

    ayrılıktan önceki gece türbeyle başlayan o kavuşma dünyalık baran'dan ayrılırken yerde kalan ayak izinde görülüyor. geriye kalan o izi allah'ın rahmeti dolduruyor. aslında allah ona rahmet ve baran diye bilinen kızı sadece bir aracı tutuyor asıl rahmet kendisi oluyor ve ayak izini baran dolduruyor.

    bir dünyalık baran gidiyor ve allah onun yerini kendi baranıyla doldurup asıl rahmeti, asıl baranı gösteriyor.

    bir ayrılık başlangıç oluyor.

    --spoiler--
    3 ...
  14. 48.
  15. 47.
  16. 2001 yılında vizyona giren bir mecid mecidi filmi.

    --spoiler--
    filmden bir replik:
    Yalnız yaşayan Allah’a komşu olur.
    A man alone is a neighbor of God.

    filmden bir diyalog:

    Latif:Sultan’ı tanır mısın?
    Ayakkabı Tamircisi:Sultan adında bir sürü Afgan var.
    Latif: Benim sorduğum inşaat işçisi.
    Ayakkabı Tamircisi:Bütün Afganlar inşaatta çalışır. Hepsi şehre giderler.
    Şafakta giderler, akşam olduğunda evlerine dönerler.
    Latif:Burada yalnız mı yaşıyorsun?
    Ayakkabı Tamircisi:Yalnız yaşayan Allah’a komşu olur.
    ..”Ayrılık öyle bir ateştir ki alevi yürek yakar”
    Latif:Amca, sende de güzel sözler varmış.
    Ayakkabı Tamircisi:Bu yüreğimin dilidir.
    --spoiler--

    http://www.replikler.net/replik/baran/

    (bkz: majid majidi)
    1 ...
  17. 46.
  18. 45.
  19. Bu film, öyle "canım sıkıldı bir film izleyeyim bari" dediğinizde seyredilecek bir film değildir.can sıkıntısını başka bir filmle geçiştirmek iyi olur.eğer gerçekten kaliteli bir film seyretmek isterseniz, baran.
    2 ...
  20. 44.
  21. iran yapımı oldukça dokunaklı bir film...
    filmde, hem mültecilerin trajik koşullarını, hem de alt sosyal tabakaya mensup iranlıların -farklı etnisitelere mensup iranlıların- zorlu yaşam koşullarını gözlemlemek mümkün.
    film, adeta gri bir fon üzerinden akıp gidiyor. türkiyadeki inşaat işçilerinin koşullarını da çağrıştırmıyor değil. bir bakıma, ortadoğlu bütün toplumların ortak bir paydasına işaret ediyor. kimlikler, koşullar, umutlar, umutsuzluklar birbirine karışıyor. siyasi coğrafyalar anlamını yitiriyor. cereyan eden bir savaş söz konusu değilse bile, savaşın acı sonuçları daima kendi belli ediyor. kaderler akıp gidiyor, sessiz, dokunaklı...

    film, bu temanın içine, mahçup bir aşkı, beklentileri budandıkça budanmış fedakarlık temelli bir aşkı yerleştiriyor. anlamsız, uyumsuz ve kavgacı bir kişiliğin, nasıl da aşkın peşisıra yürüyerek bambaşka bir kişiliğe dönüşebileceğini, kaderin cilvelerine nasıl da rıza gösterebilecek kadar dinginleşebileceğini anlatıyor.

    baran güzel bir film.
    izlenilesi...
    1 ...
  22. 43.
  23. 42.
  24. müthiş bir film. yalnız bir gece geçiriyorsanız izlemelisiniz:

    http://www.youtube.com/watch?v=qb7GAYrWUyQ
    1 ...
  25. 41.
  26. iran sinemasindan hoslananlarin kacirmamasi gereken film.

    --spoiler--
    baran sesini bile duymadigi bir guzellige asik olur ve onun yerinde onun icinde onun icin yasamaya baslar. ve nihayetinde onun kurtulusu icin kimligini satar. mecazen anlatilan bu teslim olus, filmin de ana temasidir esasen.
    --spoiler--
    2 ...
  27. 40.
  28. 2001 yapımı aşmış majid majidi filmi. bacheha-ye aseman'da kardeşliği anlattın ciğerimizi söktün. burda aşkı anlattın dalağımızı çırptın. sayende iç organ namına birşey kalmadı sayın majidi.
    1 ...
  29. 39.
  30. --spoiler--

    filmin sonunda kameranın, baran'ın ayak izine zoom yapması beni filmin devamı geleceği konusunda umutlandırmıştı fakat hala ses-seda yok.
    --spoiler--
    1 ...
  31. 38.
  32. bir film.
    bir majid majidi filmi.
    (bkz: majid majidi)
    (bkz: mecid mecidi)
    2 ...
  33. 37.
  34. bir, iran sinaması ve majid majidi filmi. kendisi azeri bir gençle, afgan bir kız arasındaki aşkın anlatıldığı güzel bir filmdir.
    ancak bu anlatım klasik aşk filmlerindekilerden farklıdır, hoştur.
    2 ...
  35. 36.
  36. izlediğim en güzel filmler listesinde ilk 5'e oynayan film.
    --spoiler--
    mevzu bahis 'baran' karakterinin film boyunca hiç konuşmaması, latif'in de sevdiceğinin sesini bir kez duymadan arkasından bakakalması insanın içini acıtır. çamurdaki ayak izi hiç silinmesin istersiniz.
    --spoiler--

    bünyeye etkisi nedir diye sorarsanız: amerikan filmlerini izlerken artık zevk alamamaktır derim ben.
    1 ...
  37. 35.
  38. türkiye türkçesi'nde varmak olarak kullandığımız ve doğrusu barmak olan eylemi yapan kişi.

    (bkz: aparmak)
    0 ...
  39. 34.
  40. 33.
  41. Hayatımda önemli biri. Öyle kalmalı.
    1 ...
  42. 32.
  43. sebze fideleri, üzüm çubuğu ekmek için hazırlanan yer, çukur.
    0 ...
  44. 31.
  45. arkadaşlarının aynştayn dediği çocuk, ama maalesef aynştayn onun yaşındayken aynştayna gerizekalı diyorlardı...
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük