Leyla'nın kardeşleri bu coğrafyada alışkın olduğumuz nefretlik bir konuyu işliyor: "sülalesini her şeyden önde tutup kendi evlatlarını ezdiren ve düşünmeyen ebeveynin neden olduğu aile sorunları."
Az veya çok, çoğumuz bunu yaşamışızdır. Bizim ülkemizde en çok görülen versiyonu akraba çocuklarıyla kıyaslanıp aile tarafından aşağı görülmektir. Ben bunu yaşamadım ama ailem beni kendi kardeşlerine ezdirdi ve yeğenlerini benden önde tuttu. Berbat bir şey. Değmeyecek, ciğeri beş para etmez tiplere karşı savunulmamak da cabası. Bazı yaralar iyileşmez. Bu film beni çok etkiledi ve bazı travmalarımı tetikledi. izlerken çok zorlandım.
Neyse, filme geri dönelim. Leyla kafası çalışan ama sakalı olmadığı için lafı dinlenmeyen kız evlat. Ah Leyla, bu Ortadoğu coğrafyasında hepimiz biraz Leyla'yız. Leyla (terane alidosti) kabile halinde yaşayıp kendine başkan seçen bir sülalenin kızı. 80 yaşındaki babası çok fakir olduğu için hayatı boyunca hiç sülalesinden saygı görmemiş. Sülalenin lideri öldükten sonra da yaşlıların arasından lider seçilmesi gerek. Leyla'nın babası ismail de içten içe bunu istiyor ama çok fakir ve kaale alınmayan biri. Ölen lider Gulam'ın da kuzeni. Fakat sülalesi için hep gereksiz yere fedakârlık yapıp kendini ezdirmiş. Yıllarca çocuklarının rızkını da boğazlarından kesip, biriktirip bir akraba düğününde en çok altını takarak saygı görme veya sülalenin lideri olma peşinde.
ismail'in erkek çocukları da ezik. Ya işsiz, ya çalıştığı halde parasını alamıyor, ya da illegal işler peşinde. Ailede aklı başında olan tek kişi Leyla. Bir şekilde para bulup, sermaye oluşturup kardeşlerine dükkan açmak istiyor. Hepsinin hayatını düzene sokmak istiyor. O kadar haklı ki. Leyla bir AVM'de temizlikçi olarak çalışıyor. Ailesine baktığı için evlenmemiş. Sefaletten de bıkmış artık. Yarım akıllı annesiyle bencil, ezik ve şerefsiz babasının arkasını toplamakla geçmiş ömrü. Kardeşleriyle anlaşıyor. Biri külüstür arabasını satıyor, biri gecekondusunu. Diğer ikisi de kenarda birikmiş üç kuruş parasını ekliyor ama yetmiyor tabii. Sonra bu ismail denen şerefsiz herifin biriktirdiği 40 altın ortaya çıkıyor. Sülalenin reisi olma sevdasında olduğu için çocuklarına zırnık koklatmadığı altınları, çocuklarının bütün yalvarmalarına rağmen düğünde takmak istiyor. Leyla uyanık tabii. Altınları gizlice almış ve babasına asla vermiyor. Altınlar takılmayınca da ismail'e düğünün başında verilen reislik geri alınıp başka birine veriliyor. işte olay tam burada kopuyor.
Bundan sonrasını anlatmayacağım ama Leyla'nın her konuda ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Yok yere sefalet çeken, sülalenin ağzına bakmayı marifet zanneden, çocuklarına vermesi gereken altınları elalemin çocuğunun düğününde takmaya kalkan birinin aptal falan değil düpedüz kötü, çok kötü niyetli biri olduğunu anlıyoruz.
Elbette akrabalık bağı tamamen kopmuş, aşırı bireyci iskandinav toplumu gibi de olmamak gerek ama dünyada hiçbir şey insanın çekirdek ailesinden daha değerli olmamalı. Yaşlı neslin kendi evlatlarının geleceğini bilerek veya bilmeyerek nasıl mahvettiğini gözler önüne seren bir film.