barış manço nun japonya yı salladığı konser olmuştur, dave mustaine in kore de yapamadığını yapmış seyircinin arasına dalıp headbang olayına bile girmiştir.
o küçük dev adamların önemli bir istekleri olmuştu bizden. madem ki onlar japon, biz türktük elhamdülillah, her iki tarafında anlaşmaya yetecek zengin birer dili vardı. o halde üçüncü bir dil kullanmak yakışık almazdı. istekleri şu idi: konser sırasında "eğer becerebileceksem" şarkılarımı japonca sunmalı idim. yok, "eğer beceremeyeceksem" türkçe sunabilirdim tabii... onlar da sahneye türkçe bilen bir tercüman çıkaracaklardı...
benim beceremediğim işi o becerecekti.
şu hakarete bakar mısınız lütfen! ama şu hakarete bir de yandan bakar mısınız lütfen!
tabii ki böyle bir düelloya davet karşısında japoncayı 8 günde içinde aslanlar gibi söküp parçaladığım gibi , yerel lehçelerinin inceliklerine bile indim. ve 45 gün boyunca japonya'nın tozunu dumanını attırdım.
duyduğunuz kahkahalar işte bu zaferin en büyük ispatıdır.
--spoiler--
cenazesinde milyonlarca kişinin oluşunu bu cümleler çok iyi açıklıyor sanırım.