Duşakabinin içinde ayaktaki terlikleri çıkarıp üzerine oturmak. Malum taş buz gibi.
Sonra duş kısmını kapatıp normal çeşmeyi açıyorum.
Ve sırtımı çeşmenin altına veriyorum. Hafif hafif kaymaya başlıyorum kafama akıyor su.
Küvet yok işte. Fakirlik!
Ama güzel oluyor lan. Denize girmiş gibi tatilde hissediyorum kendimi.
Önce suyu sonuna kadar açıyoruz ama aşağı akıyor henüz fiskiyeye yönlendirmiyoruz sıcak soğuk ayarı tamamsa fiskiyeyi götümüze sokuyoruz sonra bir anda fiskiyeye var olan basıınçlı suyu yönlendirdiğimizde ayabalay uçay gidey.
o buhar arasında nemlenmesin telefon diye sesi sona verip üstüne havlu atmak.
slow bir şarkı çıkınca tribe girmek.
banyoda kendini yakışıklı samak.
her seferinde istinasız şu tıkacı hiç çekmesem küveti ne kadar taşırabilirim diye düşünmek (seviye gider deliği silikon ile kapattım sebebi içinde borusu yok. o boru olmayınca su alt kata itina ile sızıyor)
yeterince temizlendiğime ikna olmayıp 5 kere falan keselenmek. köpürt kesele köpürt kesele köpurt kesele köpürt kesele köpürt kesele öeeeh.
ben, terlikle giriyorum. kendi evim olsun, otel odası olsun, misafirlik olsun fark etmez. çıplak ayakla basmam zemine. hanım da kızıyor, "mis gibi fayans yaptırdık, tertemiz de üstelik" diyor ama alışkanlık. çocukken betondan bozma "in" gibi bir banyoda duş almanın yan etkileri sanırım.
Saçı şampuanlayıp yıkama anında saçtan akan köpüklü suyun boşa gitmemesi için göğüs izasinda tek elle set oluşturup, köpüklü suyu vücudun diğer bölgelerine gonderip boşa gitmesini engellemek. Hatta bazen tek şeritte toplayıp akışını izlemek.