banu güven'in başbakana hitaben yazdığı açık mektuptur. cüretkar olmaya çalışırken, biraz korkmuş, söyleyeceklerini "acaba en ince nasıl söylerim" yoluna gitmiş, bizi üzmüştür. otosansürü eleştirirken bile otosansürden kurtulamamıştır.
emin çölaşan vari bir yazı. emin çölaşan yıllarca kaç yazısı sansürlenmesine rağmen doğan grubunda çalışmaktan gocunmadı ve ne zamanki kovuldu, her kuşun eti yenmez ve kovulduk ey halkım gibi kitaplar yazdı. kovulana kadar akılları neredeydi.
"Bu da benden Banu Güven'e mektup
Sevgili Banu,
Emin Çölaşan işinden atıldığında neredeydin?
Bekir Coşkun kovulduğunda hiç sesin çıktı mı?
Ruhat Mengi'nin programı kaldırıldığında bir şey söyledin mi?
Ya Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin görevden alındığında?
Necati Doğru'nun yazısı sansürlendiğinde programına çağırdın mı?
Peki ya Mine G. Kırıkkanat'ı?
Özdemir ince'nin yazı sayısı düşürüldüğünde, Cüneyt Ülsever gönderildiğinde bir tepki gösterdin mi?
Haluk Şahin neden medyayı bırakıp Gökçeçada'ya taşındı, hiç düşündün mü?
Ya da Cem Dizdar, Serpil Yılmaz neden tazminatını alıp 'Artık gazetecilik yapılmaz' diye ayrıldılar?
Erdal Güven neden Radikal'den istifa etti?
Tufan Türenç'in köşesinin kalktığından haberin var mı?
Mirgün Cabas neden motosikletin üstünde 'Gezelim görelim' programı yapıyor şimdi?
***
Şimdi Başbakan'a mektup yazıyorsun, kendi başına gelenleri anlatıyorsun, yakınıyorsun. Basın özgürlüğü diyorsun.
Yukarıda saydığım son dokuz yılın çok ufak bir dökümü sadece.
Sen bu dokuz sene boyunca bir kere bile itiraz etmedin, bir kere bile sesini yükseltmedin. O zamanlar hiç aklına gelmedi tepki vermek. Basın özgürlüğünü illa ki kendi başına gelince mi hatırladın?
Davanda haklısın, o yüzden de sonuna kadar arkandayız. Ama bari tarihi kendinle başlatma.
Senden önce gazeteciler var."
oray eğin