banu avar

entry311 galeri22 video7
    60.
  1. Facebook üzerinde elden ele dolaşan videosu şu aralar çok popüler olan, sağlam, örnek, vatansever türk kadını.
    Herkese ulaşması için videoda geçenleri aynen aktarıyor, manipülasyon yaptığını söyleyenleri insafa çağırıyorum. Olan şeyleri tüm gerçekliği ile göstermek manipülasyonsa buna da zevkle uyarım. Ama asıl manipülasyon yapanlar gözümüzü kapatıp bizi sindirenler, susturanlar dünyadan ve ülkemizden bihaber bırakanlardır. Onun yaptığı geçmişi kısaca hatırlatmadan ibaret. Gazetelerde kendine minicik haber bulan konuları bize okumaktan ibaret.

    "... Özal, o yıllarda Türkiye'de hiç duyulmamış konuları tartışmaya açacaktı:
    Bir Türk-Kürt Federasyonu kurma fikrini ortaya atacak, tepkiler sonunda 'konuyu tartışmaya açmak istemiştim' diyecekti. Amerikalılar süreci ve tansiyonu kontrol edecekti.
    Turgut Özal 1991 yılında 'Türkiye olarak şu ermeni soykırımını tanısak da bu iş sona erse' görüşünü de dillendirdi. O nedenle Amerikan büyükelçisi Abramowitz Ermeni Meselesini de, Türk - Kürt Federasyonunu da ağzından düşürmüyordu. Tepki gösterenleri de 'Bunu ben değil cumhurbaşkanınız söylüyor' diyordu. işte Emekli büyükelçi Coşkun Kırca'nın sözleri:
    'Abramowitz her tarafta Amerikan sefiri olarak bunları söylüyordu. Ben kendisine bir yerde bir gün "nasıl olur? Türkiye'nin iç işlerine müdehale hakkınız yok sizin" deyince "ben asla Türkiye'nin iç işlerine müdehale etmiyorum. Bunları sizin cumhurbaşkanınız söylüyor" diye cevap verdi bana."

    Yine o yıllarda Çekiç Güç'ün yarattığı konforlu ortamda Kuzey Irak, batılı yardım kuruluşları ve ajanlarla dolup taşacaktı. Birleşmiş Milletler şemsiye altında ve Çekiç güç'ün denetimindeki şeritte bir Kürt devleti için kolları sıvamışlardı. Bölge halkına batılı kurtarıcılarının geleceği ve bir kÜrt Devleti kurulacağı müjdesi veriliyordu. O yıllarda oralarda dolaşırken ispanyol kültür derneği'nden Alman Yardım Kuruluşları'na kadar 200'e yakın derneğin faaliyetine tanık olmuştuk. 1995 yılında Aksiyon dergisi Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından hazırlanan bir rapora yer verdi. Buna göre incirlik'ten kalkan Çekiç Güç'e bağlı uçakların PKK'ya havadan malzeme attığı saptanmıştı. O günlerde ingiliz Daily Telgraph gazetesi Amerikalı subayların PKK'lılarla düzenli toplantılar yaptığını yazdı. Amerikan Özel kuvveti Delta Force birlikleri Kuzey Irak'ta peşmergeleri eğitiyordu. Bu haber frankfurter allgemeine, Observer gibi Avrupa gazetelerinde ve Londra'da çıkan El Hayat adlı gazetede yayınlandı. PKK'nın Kürdistan Ulusal Kongresi 2002 yılı Ocak ayında Brüksel'de A.B.D.'nin desteği ile toplandı ve A.B.D.'de resmen kabul edildi. Batılı ülkeler PKK'ya serbest çalışma şartları sağlıyorlardı. Avrupa Birliği PKK'yı adı KADEK olarak değiştirilinceye kadar onu terör örgütleri listesine koymadı; PKK KADEK adını alınca da bu kez KADEK terör örgütleri listesine alınmadı. Bunları görmemek için kör olmak ya da başka devletlere çalışıyor olmak gerekti. Bu arada onbinlerce vatan evladı yitirildi.

    1995'te cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 32. Gün programında Avrupa Birliği'nin terörle mücadele konusundaki önerilerine şöyle cevap verecekti:
    "Siz diyor, azınlık hakları tanıyın bunlara. Şimdi bunlara anlatıyoruz ki burada, bunlar bugün ülkenin tümünün sahibi... niçin azınlık hakları, ikinci kademe... Başka istikametlere varır... Özerkliğe varır, otonomiye varır, federasyona varır. Sonra Türkiye'nin parçalanmasına varır..."

    Batı zaten bunu istiyordu. 100 yıl önce olduğu gibi planlar aynıydı. Bir Kürt Devleti, bölgedeki ülkelerin ittifakını önleyecek, Türkiye'yi Asya'dan izole edecek ve ikinci israil'i petrol coğrafyası üzerine inşa edecekti. O nedenle yeni bogos nubar paşalar ile kürt şerif paşalar Türkiye'yi sarmış, masada batılı devletler ile aynı tarafa oturur olmuşlardı. Arada CIA marifeti ile gerçekleştirilen darbeler, sesini çıkaran, gidişe dur diyen tüm aydınları susturacaktı. Türkiye'nin kırmızı çizgileri yavaşça solacaktı. yabancı büyükelçiler sabır zorlayıcı açıklamalar yapacaklardı. Amerika'nın Ankara eski büyükelçisi M. Abramowitz yayınladığı Türkiye raporunda Türkiye'nin parçalanabileceğini açıkladı. Abramowitz'in 'Türkiye parçalanabiilir" demesinden Çok değil bir ay sonra Almanya'dan yola çıkıp incirlik üssüne malzeme götüren bir NATO tırında PKK'ya ulaştırılmak üzere hazırlanmış askeri donatım malzemeleri yakalanacaktı.

    işte 90'ları böyle geçirdik. Kürdistan Devleti'nin kurulması yolunda Batılı devletlere destek verdik. Ermenistan Lobisi'nin istekleri doğrultusunda adımlar attık. Sevr Anlaşması içinde bir başlık daha var. istanbul'da çöreklenmesi düşünülen bir Bizans devleti. Bu konudaki kırmızı çizgilerde Fener Rum Patrikhanesi'nin aktif katılımı ile pembeleşti. Hilary Clinton dışişleri bakanı olarak geldiği Ankara'da sıraladığı bir dizi talebin başına Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını koydu. Bu bizans devleti hayalinin vazgeçilmez şiarıydı. 1990'lardan bugüne kadar bu konu baştacıydı. Bu konudaki ilk adım Avrupa'dan gelmişti. 1994 yılında Avrupa Birliği Fener Rum Patrikhanesi Patriği bartholomeosu Bizans Devlet Başkanı olarak seçtiğini duyurdu. Avrupa Birliği'nden Devlet Başkanı ünvanı edinen fener patriği basına verdiği demeçlerde "Lozan'ı tanımıyoruz" diyordu. Avrupa Birliği fener patriğine istanbul merkezli bizans devleti başkanı ünvanını verirken Fener patrikliği'nin tıpkı Vatikan devleti gibi bir statüye kavuşturulması ve türkiye toprakları üzerinde bir tür devlet içinde devlet olup çıkması düşünülüyordu. Avrupa Birliği'nin Bizans Devlet Başkanı ünvanı verdiği Fener Rum Patriği aynı yıl Belçika'ya gidiyor ve orada Belçika Kralı tarafından devlet başkanı sıfatı ile ağırlanıyordu. Bugün nasıl pentagon danışmanı, stratford düşünme merkezi başkanı George Friedman yeni osmanlı haritaları yayınlıyorsa 1918'de de bugünküne çok benzer haritalar ortalıkta uçuşuyordu. esquire dergisi'nin Şubat 1994 tarihli sayısında istanbul başkentli bir yakındoğu federasyonunu işaret eden harita yayınlandı. Bu yayından bir kaç gün sonra The New York Times Magazin'de Robet D. Kaplan imzalı bir yazıda istanbul başkentli yakındoğu federasyonu kurulması gerektiği savunuldu. Ardından aynı düşünce CIA eski türkiye şefi Paul Henzé'nin raporunda karşımıza çıkıyordu. Tüm bunlar olurken Amerikan istihbarat Teşkilatı CIA, CNN televizyonuna çıkarak "doğu bloğu ve Rusya'daki bütün üstdüzey ajanlarımızı Türkiye'ye kaydırıyoruz. Yakında Türkiye'de çok büyük karışıklıklar çıkabilir." diyordu. Cumhurbaşkanı Demirel, 1 Mayıs 1995 günü Milliyet Gazetesi yöneticilerini makamına çağırıyor ve "Batı Sevr'i istiyor" diyordu. Lord Curzon'un hayaleti Türkiye üzerinde dolaşıyordu.

    1995'te bayram havasında bir kutlama yapıldı. Halk ne olduğunu anlamadı. Birçok Avrupalı üstdüzey isim Türkiye'ye doluştu. Havai fişekler eşliğinde bir kutlama yapıldı. Türkiye Avrupa Birliği'ne girmeden Gümrük Birliği'ne sokulmuştu. Yani, tüm gelirlerine el konulacak, hiçbirşey üretemeyecek ama herşeyi satın almak zorunda kalacaktı. Üstelik yokoluşunu kutlayacaktı. Halkın hangi sarmalın içine itildiği ortaya çıkmamalıydı. bunun için televizyonlar kullanılacaktı. Batı basın yayın vasıtası ile Türk halkının beynini dumura uğratacaktı. Medyanın önemli bölümü ve bir kısım aydın Avrupa Birliği'ne bağlı kurumların, Avrupalı vakıfların maaş bordrosuna alınmıştı. Cüceler tarafından sıkı sıkı bağlı yatan bir devdi Türkiye... üzerinde türlü oyunlar oynanıyordu. Psikolojik operasyonlar insanları umutsuzluğa sürüklüyordu. (Tesev'den çarpıcı Kürt Raporu: Pkk bölge halkının kendisidir gibi...) tesev* *
    1999'da Apo Kenya'da yakalandı ve Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde idam cezası uygulanmadı. imralı'da mahkeme sırasında batı'nın tüm üstdüzey isimleri, dünyanın en ünlü gazetecileri sorgulamayı izledi. Batıdan Öcalan'a destek mesajları yağıyordu. Fransız cumhurbaşkanı'nın eşi Madam Mitterand'ın açıklamaları gazetelerdeydi. Ne mi diyordu: "Ben Apo'dan daha çok Apo'cuyum. Abdullah'ın kalbimde çok özel bir yeri var." Vatikan bir bildiri yayınlıyor "1918'den beri Kürtler bağımsızlıklarına kavuşmayı bekliyorlar" diyordu. Türkiye'yi ziyaret eden Avrupa Birliği dönem başkanı "Apo'yu asarsanız AB'ye giremezsiniz" diyordu. Ardından Leyla Zana'yı hapishanede ziyarete gidiyordu. Sonra da Türkiye Cumhuriyeti hükümetine Hadep'li belediye başkanları ile diyalog tavsiyesinde bulunuyordu. "Yoksa Avrupa Birliği kapısı kapanıverirdi." Öcalan idama mahkum olmuştu. Ama Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde idam cezası kaldırıldı. imralı'dan avukatları aracılığı ile yandaşlarına görüşlerini iletmeye devam etti. öcalan, mahkemeye verdiği savunmasında kendisinin batılı ülkelerce korunup beslendiğini, batılı ülkelerden silah, malzeme ve para yardımları alarak Türkiye'ye karşı savaştıklarını açıkladı. Batı'nın Sevr'i uygulama peşinde koştuğu ve Türkiye'nin toprak bütünlüğünü parçalamayı amaçladığı açıkça ortaya konmuştu. Sorgusunda kullandığı bir cümle herşeyi özetliyordu: "Şeyh Sait'in devamıydım. Kullanıldım."
    "...Bunu bir tek ben söylemiyorum. Zaten kullanıldım. Kullanılmamın en çarpıcı örneği benim durumum. Nereden nereye gelindiği ortada."

    Şeyh Sait'in devamıydım, kullanıldım diyecekti. ingilizler Lozan'da Musul meselesi görüşülürken Şeyh Sait'i kullanmışlardı. Fransızlarla Hatay'ı için boğuşulurken Dersim isyanı başlamıştı. Türk ordusu Kıbrıs'taki kıyıma dur deyince Asala örgütü'nün katliamı başlamıştı. Güneydoğu Anadolu Projesi ile Türkiye suyun kontrolünü sağlayacak ve bölgesel güç olabilecekken PKK ortaya çıkmıştı. 2000'lerde Sevr Anlaşması'ndan Büyük Ortadoğu Projesi'ne izler düşmeye devam edecek, ılımlı islam adı altında Türk insanının inanışları deforme edilecekti.

    Amerikan gizli servisi'nin Türkiye'ye pek aşina adı Graham Fuller Türkiye'nin laiklikten vazgeçmesi gerektiğini vaadediyordu. Tarikatlara izin verilmeliydi. 1995'e kadar Amerikan politikaları karşıtı söylemleri ile tanınan Fethullah Gülen, 1995 sonrası Amerika'yı yüceltmeye başlayacaktı. Gülen'e göre Amerika'dan habersiz iş yapılamazdı. Amerika'da islamcı akım ile ilgili raporda ılımlı islam temsilcisi olarak Fethullah Gülen'in adı geçecek ve Gülen 1997 yılında papa ile görüştürülecekti.

    Bütün bunlar olurken Türkiye inanılmaz ölçüde fakirleşecek, ithalatı artacak, ihracatı düşecek, tüm kaynakları yabancı ellere geçecek, para getiren neyi varsa satılacak, sanayi tesisleri şalterlerini kapatacak ve halk yokluğun pençesinde kıvranacaktı. Dünya Bankası raporuna göre halkın % 20'si yoksulluk sınırı altında yaşamaya başlayacaktı. Türkiye'nin önüne konulan havuç, Avrupa Birliği üyeliği sayesinde Batı;
    - Demokrasi adına bölücülük
    - insan hakları adına gericilik
    - Dinler arası diyalog adına misyonerlik
    - çevrecilik adına suyumuzu ele geçirme operasyonları yapıyordu.

    Bir kürt devleti'nin kültürünü yaratmak için televizyonlar açıyor, yeni bir kürtçe icat ediyordu. Hatırlayın Lord Curzon, Lozan Konferansı'nda Musul - Kerkük konusu görüşülürken kürtleri kastederek "Ben onlara bir alfabe verdiğimde görürsünüz" demişti. Bugün görüyoruz. Şimdi batı, bölgede ortak kürt kültürü yaratma peşinde. maddi çıkarları bunu gerektiriyor. batı, içinden geçtiği krizle sallanırken Asya'nın kilidi Türkiye'yi kırmaya çalışıyor.

    Aslında dünya 21. yüzyıla 20. yüzyıl başındaki koşullarla giriyor. Türkiye o zamanki gibi bugün de kilit ülke. Amerikan başkanı Bill Clinton'un sözlerini unutmayalım:
    "20. yüzyılın ilk 50 yılını Türkiye belirledi. 21. yüzyıl ilk 50 yılı da Türkiye'nin alacağı doğrultuda şekillenecek. "
    Şimdi Clinton'un eşi Hillary condelezza Rice'ın yerinde. Amerika'nın dışişleri bakanı ve Amerikan Başkanı Obama'nın gözü Türkiye'nin üzerinde. Amerika'nın dışişleri bakanı Hillary:
    - Türkiye'nin limanlarını istiyor.
    - Fener Rum Patriği ekümenik olsun diyor.
    - Kürt devleti'ne hamilik yapın diyor.
    - Ermenistan ile bir bütün olun diyor.

    Kilit ülke Türkiye bakalım 21. yüzyılın ilk çeyreğinde kendi çıkarları çerçevesinde bir politikayla kirli oyunlara cevap verebilecek mi? Benim en ufak bir kuşkum yok. Bu millet düşünülebilecek her melanete karşı koyabildi. Bu oyunlarla da başa çıkacaktır. Bu çıkışta yine Mustafa Kemal'in sözleri yolumuzu aydınlatacaktır. Bakın, 1922'de yepyeni bir cumhuriyetin eşiğinde o ne diyor :
    " Ulusal mücadelenin amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ancak mali bağımsızlıkla gerçekleştirilebilir."
    O nedenle türk halkı mali bağımsızlığını dışarıya peşkeş çekenleri anlamalı, kendi refahıyla ve ülkenin bekası ile oynayanları tespit edebilmelidir.

    --
    Burada artık ideolojilerin bir önemi kalmıyor. Dincisi de, dinsizi de, atatürk'ü seven de, sevmeyen de, solcusu da, sağcısı da, eşcinseli ile, heteroseksüeli de, kürtü de, türkü de, lazı da, çerkezi de, rumu da, zazası da bir tek amaç için aynı cephede yanyana durmak zorundadırlar. Bu da bu ülkenin bir bütün olarak kalabilmesidir. Zamanında benzer isyanları, bölücülüğü afrika ve arap ülkelerinin de çıkardığını unutmamak gerekir. Lübnan'ın, Filistin'in, Kuzey Irak'ın durumu ortada. Kimse oradaki petrolü kürtler çıkarsın diye uğraşmıyor. Sağlam kalabilmek bir bütün olmaktan geçiyor. Bir bütün içinde yaşamaya alışmış insanları bunca zaman sonra birbirine düşman eden politikaları sezmek zorundayız. Hainler, en yakınlarda da olabilir, ışıkların içinde de. ileride geçmişimizin bizimle alay etmesine izin vermeyelim.
    5 ...
  2. 59.
  3. en büyük hatası piyasanın rüzgara doğru yön alan mürekkep yalamışları gibi olmamasıdır. (bkz: mümtaz'er türköne)
    2 ...
  4. 58.
  5. görüşlerine katılmasam da ezberbozan bodoslama soruları vardı. o yüzden o yönünü takdir ederim.
    1 ...
  6. 57.
  7. ankaraya bile uğramadan doğuda bölücülerin yaptığı gösterilere transit geçip destek veren siyasilere sahip isveçlilere sorduğu sorularla insanlara adeta beyin mıncıklaması geçirten gazetecidir. böyle ağzımız bir karış açık akıcı ingilizcesi ve birikimiyle soru sorduğu yabancılara da pek cevap şansı bırakmamaktadır zira sorduğu sorular hep ters köşeyedir. kaleyi gördümmü affetmeyen forvet gibidir kendisi. insanlar bişeyler öğrenecek zihinleri açılacak ya akp hükümeti tarafından yayından kaldırılmıştır. helal olsun. uğur mumcu gibi biz sustuklarımızdan da sorumluyuz sözünü bize hatırlatandır susmayandır.
    5 ...
  8. 56.
  9. orhan pamuk'un nobel almasina binaen yaptigi nobel belgeselinde, "zaten bu nobel dinamiti bulmus" seklinde bir elestiriyi dillendirmis ulusalci TV yapimcisi. Goruslerini paylasanlar kendisini sevse de, yaptigi programlarda ileri surdukleri adamakilli incelendiginde cogu zaman acikca manipulasyon yaptigi gorulebilir. Ha gorusleri nedeniyle TRT''den falan surulmus oldugu dogrudur, gonul isterdi ki gorusleri degil de yayinci etigine sigmayan isleri elestirilseydi.
    2 ...
  10. 55.
  11. görüşleri sevilir sevilmez orasını bilmem ama başına ne geilirse gelsin düşüncelerinden taviz vermemiş zeki hatun kişidir.
    1 ...
  12. 54.
  13. bugün anıtkabir' de rastlanılmış kişi. ayrıca fotoğraf çektirdi kendisi ne hikmetse benimle.
    1 ...
  14. 53.
  15. bugun saat 13:45-14:45 arasi Tuyap istanbul kitap fuarinda bir soylesi gerceklestirecek ardindan,15:00 -16:00 arasinda okurlarla bulusma, imza sohbet etkinligi gerceklestirecek, dikkatle takip ettigimiz gazeteci.
    0 ...
  16. 52.
  17. 51.
  18. çaktırmadan komünizm probagandası yapan batı ve abd düşmanı senarist.
    2 ...
  19. 50.
  20. Amerika ve avrupa ülkelerinin ülkemiz üzerindeki bölücü propaganda ve hayallerini bize aktarır. Olayları kronolojik olarak işlemesi dünden bu güne oynanan oyunları sergilemektedir. avrupa ve amerika denilen düşmanlarımız on yıl sonra devleti olan fakat halkı olmayan dejenere toprak parçaları olarak kalacaktır. ülkeleri şirket olarak yönetenler, işçileri olmayan fabrikalar gibi kalacak yok olmaya zorunlu kalacaklardır. bu dünya cehennemlerdeki kazanlar gibi çalışmaktadır, aradan kim yukarı çıkmaya kalksa birisi ayağından çekerek buna izin vermeyecektir. bu gün güçlü görülen ülkeler temelsiz binalar gibi kalacak ve yıkılmaya mecbur kalacaktır.
    0 ...
  21. 49.
  22. avrupanın en çok korktuğu türk kadın yaptıklarıyla ufkumuzu açan görmediklerimizi gören tanıdığım en zeki kadındır
    (bkz: allah seni başımıza başbakan yapsın)
    4 ...
  23. 48.
  24. avrupa'nın yaptığı çifte standart ve zulmü tüm baskılara rağmen açıkça ortaya koyup takdir kazanmış yazar/yapımcı. ancak tartışılması gereken nokta şudur ki aynı kararlığı çin, rusya için göstermemiştir. hatta kendi ağzından doğu türkistanlı soydaşların keyiflerinin yerinde olduğu bir konferansta tarafımca işitilmiştir.
    1 ...
  25. 47.
  26. hangi avrupa isimli kitabında ezberleri bozmuşdur.
    4 ...
  27. 46.
  28. eşsiz ekran hatıralarına sahip, izlediğinizde çok şey öğrenebileceğiniz trt'de yapılagelmiş en kaliteli programlardan birini yapmış, bop'a ve orhan pamuk'un nobel'ine bakış açısıyla biriciklerin canını sıkmış, bü yüzden de trt den atılmış ulusalcı kişilik.

    (bkz: böl ve yut)
    4 ...
  29. 45.
  30. 44.
  31. Yeni öğrendim kendisi ulusalcıymış. *
    1 ...
  32. 43.
  33. yurekli bir insan. boyle insanlar sayesinde ayakta kaliyor bu ulke.

    gozlerinin icine baktiginizda cesaretin, vatanseverligin ne oldugunu gorebilirsiniz.
    5 ...
  34. 42.
  35. kadrolaşmanın etkisiyle devlet televizyonuyla sorun yaşamış, harbi programcıdır.
    5 ...
  36. 41.
  37. trt'den kovuldu şimdi de art'de önünü kesiyorlar. zaten reklam alamayan kanal oonun programı esnasında reklam alamama sorunu yaşadığı için avar kendi parasıyla programı yayınlatmaya başlamış. artık parası da yetmediğinden iki haftada bir canlı yayın yapacak ve aradaki haftalarda da tekrar yayın verilecektir.

    öteki tarafta trt'de kanal a spikerleri üçer beşer program sunar!
    3 ...
  38. 40.
  39. varlığı ile gelecek için umut ışıltısı saçmaya çalışan fakat karanlık güçlerce sürekli engellenen, sadece gerçeği anlatan ancak yoluna duvarlar örülen çağdaş insan.
    (bkz: güneş ışığı)
    3 ...
  40. 39.
  41. "türk halkı unutmaz yöneticiler unutur."
    0 ...
  42. 38.
  43. firat üniverstesinde "la ilahe illallah fethullah resullallah" lafını kullanmış kişidir. kendisi kesinlikle ulusalcı değildir. tuncay özkan dan hiçte hazzetmez.
    1 ...
  44. 37.
  45. Avrasya TV'de Çarşamba akşamları olay yaratacak programı ile yine gündem oluşturan mümtaz şahsiyet. Helal olsun.
    1 ...
  46. 36.
  47. bursa yedinci kitap fuari vesilesi ile düzenlediği söyleşiyi dinleme fırsatı bulduğum vatansever insan. konuşmasının sonlarına doğru sivil toplum kuruluşları ile ilgili sorulan bir soruya çağdaş yaşamı destekleme derneği'nin kurucusu Türkan Saylan ile yaşadığı bir tartışma ile örnek vermiştir.çydd'nin davetlerine neden katılmadığını soran türkan hocaya "avrupa birliği'nden para alan kuruluşların hiçbir şeyine katılmıyorum. prensip meselesi..." diyerek cevap vermiş ve akabinde salondan alkışını almıştır. "siz de destekleyeceğiniz örgütlerin menşeini iyi araştırınız." diye öğüt vermekten de geri durmamıştır. harbi kadın vesselam!
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük