geri alabilmek için günlerce beklemeye gerek olmayan eylemdir. zira beklemek bilinen pasifize edilmiş hayata karşı duruş biçimidir. hakan altun'da telefonun başında çaresiz bekliyordu. halbuki cep telefonu icat edilmiş ve beklemek zorunda falan değildi. ayrıca asıl haber bankamatiğin kartı yutması değil kartın bankamatiği yutmasıdır.
bankaların önlerinde olan bankamatik yutarsa ve mesai saatleri içerisinde iseniz 5 dakika sonra gelir alabilirsiniz. ancaaaak büfe tarzı bağımsız bankamatiklere kaptırırsanız yandı gülüm keten helva. önce telefon ile müşteri hizmetlerine ulaşacaksınız. bankamatiğin bağlı olduğu şubeyi öğreneceksiniz. sonra şubeden birilerinin gelip bankamatiğe para yüklemesini veya toplanan paraya bakmaya gelmelerini bekleyeceksiniz. sonra o kart şubeye gidecek size haber gelecek sizde şubeye gidip kartı teslim alacaksınız. veya kartı direkt iptal ettirip yenisini talep edeceksiniz. kartı şubeden almanız en az 3 gün yeni kart isteyip onu almanız en az 1 hafta sürer.
Başka bir ülkede, havaalanına giderken binilen otobüse vermek için para çekmek üzereyken kartı yutarsa işte o zaman sıkıntı. Yok hayır bu olmuş olamaz diyip ceplerden bozuklukları birleştirip yol parası yaparsın.
Parayı çektikten sonra kartı almayı unutup gittiğim zaman telefonuma gelen ‘kartiniz alıkonulmuştur’ mesajıyla olayı çaktığım hadise. Bankada nasıl olduğuna dair sorulan sorulara durduk yere yuttu işte bilmiyorum dedim.
Tam 2 defa başıma gelen olay. Hiçbir sebep olmamasına rağmen şifreyi girdikten sonra kartınıza alıkonulmuştur yazısı belirdi ve kartı yuttu.
(bkz: garanti bankası)
Bir ara gece saat 2 civarı yutmuştu. Bankamatiğin önünde nöbet tuttum amk. Sabah halkbank açılınca güvenliğe söyledim. işi hallettik sonuçta ama 2-9 nöbeti tutmama sebep olan bu olay aklıma geldikçe halkbanka söverim.
daha 3 hafta önce başıma gelen olaydır. bankamatik kartımı yuttu, güvenliğe gidip durumu anlattım. "nasıl yaptınız efendim" dedi. "düğmeleri öptüm, para veren yeri falan okşadım amk" dedim, o da garip garip yüzüme baktı. ulan kartı taktım yuttu işte, ne demek nasıl yaptınız?
Romantik film sahnelerinden birini yaşarız. Acaba geri dönecek mi diye başından Ayrılamayız. Anlamsizca bankamatiğe bakar orasina burasına dokunuruz. En sonunda gideriz, her ihtimale karşı arkamiza baka baka.
geçenlerde başıma gelen durumdur. ancak şerefsiz atm sadece kartımı yutmakla kalmadı, karta yatıracağım parayı da yuttu. ardından güvenliği çağırdım ve "geri verin lan paramı dağ başı mı burası!" diyemesem de, "paramı geri verebilir misiniz, ayrıca dağ başını duman almış, doğru mu?" gibi bir çıkış yaptım. güvenlik şaşırdı, yüzüme bön bön baktıktan sonra "ben sizi içerdeki arkadaşlara yönlendireyim" dedi. silahını işaret edip gözlerimi belerterek "şeytan öldürür" dedim. kanı dondu. sonra içeri geçtim. bankacı kızın yanına giderek "paramı ve kartımı yarın saat iki'de taksim meydanı'na getir, çocuğu al" dedim. "ne çocuğu ya" diye sordu. "ne çocuğu olucak, or.spu çocuğu" dedim. oğlunu kaçırdığıma inandı. "sesini duymak istiyorum" dedi. telefonumdan "anne, sen de mi or.spu oldun ha" şeklinde olan ünlü emrah repliğini açtım. onun da kanı dondu. akşam evine gidip çocuğunu gördüğünden, ertesi gün taksim'de saatlerce bekledim. gelmedi. ve dolayısıyla para mı da kartımı da alamadım. sonraki gün sinirli bir şekilde nalburdan aldığım üç liralık hortumla bankayı bastım ve tüm paraları hortumladım. hortumladım dediysem, suyla ıslattım yani. ne bana yar oldu o banknotlar ne de onlara. işte böyle fırlama bir adamım. ehe ehe..
işin aslı:
geçenlerde başıma gelen durumdur. ancak şerefsiz atm sadece kartımı yutmakla kalmadı, karta yatıracağım parayı da yuttu. bankanın devlet bankası olması sebebiyle benle hiç ilgilenmediler. güvenliği çağırdım. "öyle olmaması lazım yea" dedi. sonra bana bir dilekçe verdi. "parana el konduğuna dair bir dilekçe yaz" dedi. yazdım. bankada oturacak yer yoktu. saatlerce ayakta bekledim. benimle birlikte para almayı bekleyen onlarca insan vardı. ve şansıma en az para benim olduğu için beni en sona attılar. iki saat boyunca para bekledim. daha sonra piç bekçi "senin para hazır galiba git bak bi yea" dedi. gittim. bankacı kız "bu sefer bankamatikten yatırmayacağımız için ek ücretin iki katını ödeyeceksiniz" dedi. çaresiz kabul ettim. şerefsiz bekçi yavşak gibi gülüyordu. "devlet bankası işte, ne bekliyorsun ki amk" dedim, ama içimden. bütün günümün içine edildi. tek karım o iki saat boyunca bankada içtiğim bedava sulardı. ancak o kadar suyu aç karnına içtiğimden ishal* oldum. böyle de şanssız bir adamım. ühü ühü..