aslında başlık "ziraat atmsinde sıra beklerken eski sevgiliyle karşılaşmak" olacaktı ama karakter sınırından dolayı olmadı ama yine olmuş kadar yazdım.
o yoğun, bunaltıcı, stres dolu sınav dönemini atlatmış huzurlu bir şekilde uyanmışım sınavsız yeni bir güne. tabi sınavlar bittiği için gece geç saatlere kadar ayakta durup, gündüz saat 2 gibi uyanmışım. uyanmışım derken aslında isteyerek değil açlıktan oluşan ve midemdeki çıkan "kalk ulan kalk, yemek ye" isyanlarından dolayı uykumdan uyandım ve dışarıda yemek yemeyi planladım. öğrenci olduğum için üzerimde nakit para olmadığında dolayı çoğu öğrenci gibi bankamatikten gidip para çekmem lazımdı. bu bankamatik çoğu öğrencinin uğrak noktası olan ziraat bankamatiği tabiki de. her ayın 7'sinde yatan bursumu sabırsızlıkla bekliyorum her zamanki gibi. fakat bursun yattığı tarihten bir gün önce sınavların başlaması bu sabırsızlığımı adeta köreltmişti. her sınav çıkışı bankamatiğe uğrayıp üçer, beşer para çekmem sonucunda bu yatan paradan geriye cüzi bir miktar kalmıştı, yaklaşık olarak 15 lira kadar. tamam lan tamam 10 lira işte fakiriz napalım... bu arada burs derken karşılıksız sanılmasın karşılıklı burs alıyordum zengin olduğum için devlet baba geri alacaktı benden o parayı.
kıçıma gri eşofmanımı giyip üzerime kapşonlu kazağımı aldıktan sonra yatağından yeni kalkmış öğrenci izlenimi vererek bankamatiğe doğru gitmek üzere yola koyuldum.
bankamatiğe vardığımda görünen manzara yine her zaman ki gibi aynıydı ama ürkütücüydü; yığınla öğrenci. sanırsın ziraat bedava bankamatik dağıtıyor. zaten ben böyle büyük kitleleri bi emekli maaş kuyruğunda bir de ziraat bankası burs kuyruğunda görme şansına sahip oldum, başka yerde de rastlamadım. mitingler falan az gelir yani.
ağzım kapanmayacak şekilde sürekli esner bir vaziyette sıraya geçtim sıra yavaş ve aheste bir şeklide ilerlemeye devam ediyordu. sıra her bi adım ilerlediğinde ben bi kere daha esniyordum. işte tam bu sırada arkama gelip sıraya giren iki kızdan birisi benim eski sevgilimdi. tabi ben bu kişinin eski sevgilim olduğunu tam para çekeceğim zaman anlıyorum. sıra ilerlerken kuyruk uzamaya devam ediyor ama ben ne arkaya bakıyorum ne de sağa sola bakıyorum adeta avına konsantre olmuş bir aslan gibi bursumdan geri kalan paraya odaklanmış halde bekliyordum. konuşulanları hiç duymuyordum. ve en sonunda o büyük an geldi sıra bana gelmişti. içimde kelebekler uçuşuyordu, yüzümde aptal bir gülümseme vardı sanki 10 lira değilde milli piyangonun büyük ikramiyesi bana çıkmış gibi seviniyordum. kartımı çıkarıp yuvaya yerleştirdim. işte tam o sırada arkamda duran kızların konuşması kulağıma geldi ve merak edip ziraatın metal ve parlak olan kısmından arkamdakinin kim olduğuna bakmaya çalıştım. ordan bakınca sanki çaydanlıkta yüzüne bakan insan suratı gibi böyle tövbe estağfurullah yüzün şekli bir garip olan tuhaf yüz şekilleri görüyordum ama yüzü seçemiyordum fakat tanıdık geldiğine emindim. o olamaz diye düşündüm şifremi girdim o sırada kızların arasında geçen konuşma şuydu;
-evet biliyorum ama o da gitmeyecekmiş ailesini yanına.
+ee sen de mi kalacaksın? saçmalama sınavlar bitti gidelim tatil yapalım, dinlen azıcık.
-ya ama ısrar etti hem ev arkadaşları gidecekmiş o tek olacakmış ve birkaç gün sonra gidecek, birlikte döneceğimizi söyledi.
+valla sen bilirsin esra.
esra... o anda ellerim titremeye başladı! esra evet esra, eski kız arkadaşım ve yeni sevgilisiyle baş başa kalıp eve gitmeme planları yapıyordu, kim bilir evdekilere ne yalan söyleyecekti. çünkü esra okuduğu üniversite ile yaşadığı şehir arasında yakın mesafe olduğu için genelde her haftasonu evine gider, benim bütün ısrarlarıma rağmen kalmazdı yanımda... ben bu konuşmaları duyunca kafamda bin bir türlü tilki dönmeye başladı "şimdi baş başa kalsalar sevişirler, benimle baş başa kalmıyordu kim bilir neler yaparlar. hem baksana çocuğun arkadaşları da gidiyormuş ooooo" diye içten içe düşünüp iç yanıyordum. parayı çekecekken çekilebilecek olan limitin 10(yazıyla da on) olduğunu görünce üzüntüm, acım 10 kat daha arttı. sırf ona inat olsun diye bankamatikte biraz oyalandım ve sonra o düşündüğüm şeyi yaptım...
cebimden telefonu çıkarıp hiç kimseyi aramadığım halde sanki birini arıyormuş gibi yaptım ve eski sevgilim duysun ve beni görsün diye tam kartımı almak üzereyken sanki telefonda sevgilim varmış gibi konuşarak "aşkım o bana gösterdiğin ve üstünde görmek istediğim iç çamaşırını alman için sana 300 lira yolladım. hemen al üstünde görmek istiyorum" dedim, evet dedim. tam 300 lira dedim lan, parasızlıktan çeneme vurdu galiba. 100 değil 200 değil hatta burs miktarım kadar değil tam 300 lira dedi ve o cümleyi kurarken yavaştan arkamı dönüyordum... döndüğümde de eski sevgilimle göz göze geldim ama hiç yokmuş gibi davranıp yürümeye devam ettim.
sonra ne mi oldu? hesapta 10 lira var kıza rezil olmayayım diye çekmedim. gidip bir köşede bekledim beni görmeyecekleri bir yerde. onlar işlerini halledip gittikten sonra tekrar o başı olup sonu olmayan uzun kuyruğa girdim. galiba açlık başıma vurmuştu.
biz de bilirdik gerçek olan sevgiliye iç çamaşırı almasını lakin aç idik yedik burs parasını...