-size bişey söyleyebilir miyim?
-buyrun (somurtkan şekilde)
-uzmanların, gülmenin ve kaşları çatmamanın harika bir yüz jimnastiği olduğunu belirttiğini, yaşlanmak istemeyen hanımların suratlarını asmaktan vazgeçmelerini ve bol bol gülmelerini tavsiye ettiklerini biliyor musun?
-ha ha ha ha ha (saba tümer kahkası)
çocukluğumdan beri nefret ettiğim durumdur. özellikle ziraat bankasındakiler çok suratsız oluyor. bütün gün oturarak nasıl bu kadar mutsuz olabiliyorlar hayret ediyorum doğrusu.
Dunyanin en Zor isini yapiyormuscasina yuzunuze bakmazlar bile. Hep boyledir zaten hasta bAkicinin tafrasinin onda birini bir doktorda gorememe durumuyla aynidir.
somurtkan olmaları, sağını solunu bilmeyen, konuşmayı bilmeyen günde yüzlerce insana hizmet etmek zorunda kalmalarındandır. ayrıca ufacık bir yüz vermeleri halinde yurdum keko insanı kadına asılacağı için işler gecikir. müdüründen fırça yer.
öyle olmasa bütün esnaf yazar, çiçekler gelmeye başlar, evli bile olsa asılanlardan kurtulamaz, gelen teyzeler oğluna bakmaya başlar. bizim millette niyeyse bir bankacı kadın hastalıgı var, iş saatleri yogun falan diye evlenmelik istemeyen oluyor , isteyen de oluyor ama tavlamayı isteyen çok, çekici geliyor heralde iyi giyiniyorlar gömleğiydi eteğiydi makyajıydı vs.
işte müşterilerle "sadece iş" yapabilmek için tek şansı öyle davranmaktır bazen. sonra da yüzüne oturur kendi güzelliğinden olur yıllar sonra..
gün sonu kasanın tutmama ihtimali onları bu hale getiriyor olabilir. tüm gün elalemin parasıyla uğraşıp durmak ve gün sonu çıkan farkı kendi hesabından ödemek zorunda kalmak öle dışardan gözüktüğü gibi kolay olmasa gerek.
hayatlarından memnun olmadıkları içindir. oysa, ne güzel umutları vardı onların. daha en küçükken kurmaya başladıkları..
güzel resimler yaparlar, sarı renklere boyarlardı. akıllarının ucunda bile bankacı olmak yoktu. banka nedir, onu bile bilmiyorlardı ilk defa öğretmen, ressam, şarkıcı, ya da ev hanımı olmak istedikleri zamanlar..
sonra hayatın bazı gerçekleriyle tanıştılar. bankacı olmayı, hiç ama hiç istememişlerdir.
onlar, hala hayallerini özleyen kadınlar. bazen çok somurtkan olabildikleri doğrudur, ama emin olunuz, onlar sizin kadar mutlu değiller.
900 tl maaş, makyajını güzel yap, parfüm sık güzel giyin ayakkabılar gıcır olsun mesai parası yok. gelir 900 gider 685 tl verilen sadece karvizit. bankalar karlarını artırsın verilen maaş ortada. wall streeti işgal et adamlar yakıyor ortalığı gelir dağılımındaki eşitsizlikten dolayı bizimde bir büyükdere caddesine çıkmamız lazım....
Tüm bunları bayan/bankacı kimliğimle yazıyorum.Bankacılık gerçekten giriş saati belli ancak çıkış saati pek belli olmayan bir meslek.Güne iyi başladığımız olur,birden operasyon/gişede çalışmadığım halde gişe sırasında 15 dk fazla beklediği için bağıranlar,bütün paramı bu bankadan çekicem diye tehdit edenler,o telefon neden iki defa çaldı ve açılmadı sizi müdürünüze şikayet edicem diyip gerçekten edenler,diğer taraftan saha müdüründen gelen hedef/kota baskıları,bitmek bilmeyen kaprisler ile saati zaten 5 edersiniz.Şube size kapanır.Ancak bizlere kapanmaz..Ay sonları vazgeçilmezdir,kaçta çıktığımız belli olmaz,hedefleri tutturalım diye kurdeşen dökenlerimiz oldu..Şimdi tüm bunlara rağmen sürekli nasıl gülelim? bir diğer taraftan da madem bu kadar mutsuzsun neden çalışıyorsun be arkadaş? diyenleriniz de olacaktır,çünkü bankacılık öyle bir şey ki bir defa kanınıza girdi mi çıkmıyor.Bahsetmiş olduğum insanların yanı sıra hala bankacılara çok saygın şekilde davranan,çok güzel ilişkiler kurabileceğiniz kişileri tanıma şansınız da var.Ayrıca yenilenme,eğitim hiç bitmiyor,sürekli her gün yeni insanlarla başa çıkmayı öğreniyorsunuz,ama gülmeyi? sanmam *