banka kartlarının kullanımını artırmak amacıyla kullanılan bir reklam sloganıdır. gerçekte ise banka kartının nakit para olmadığını görebiliriz. hadi görelim:
aracınızla kaza yaptınız, gidip servise bırakıyorsunuz. yanınızda 6 adet banka kartı var. servise arabayı bıraktıktan sonra minibüse binip evinize dönme hayalindesiniz. elinizi cebinize atıyorsunuz. o da ne! 5 kuruş nakit paranız yok. oysa 6 adet banka kartınız var. malümünüz minibüslerde banka kartını geçirebilecek bir pos bulunmuyor.
merkezi bir yerde olduğunuz için bankamatik bulup para çekebileceğinizi umuyorsunuz. yola çıkıyorsunuz. epey yürüdükten sonra bir bankamatik görüyosunuz, umutla gidip kartı sokuyorsunuz. şifreyi giriyor, para miktarını yazıyorsunuz. ancak alet üzgün olduğunu bu isteğinizi şimdi karşılayamayacağını söylüyor. oysa size lazım olan yalnızca 1 lira.
bir an için aklınızdan kaldırıma çöküp dilenmek geçiyor. vazgeçiyorsunuz. yürümekten tabanlarınız şişiyor (diyelim ki, acıbadem-kadıköy kadar bir mesafeyi yürüdünüz).
en sonunda banka kartından para çekecek bir atm buldunuz. nakidiniz yok, bu kadar yolu yürüdünüz. parayı çekip minibüse bindiniz.
bütün yol boyunca o reklam repliği aklınıza geliyor; banka kartı demek nakit para demek.
o aklınıza geldikçe bu reklamı çekeninden, çektirenine, oynayanından, yönetenine kadar herkese bildiğiniz bütün küfürleri ediyorsunuz.
banka kartı demek nakit para demek değildir. banka kartı ile nakit para arasındaki fark yürümekle minibüse binmek arasındaki fark kadar büyüktür.
fakat kitapçıdan banka kartıyla alışveriş yaparken indirimden faydalanamamak gibi bir sonucu var. oysa ki kredi kartı gibi banka tarafından kuruma bir ay sonradan ödenmez, günlük hesap çıkarılır. sonuç: banka kartı çoğu yerde nakit sayılmamaktadır.