çılgınlar gibi mutluydum o gün. ve ben çılgınlar gibi mutlu olduğum için herkes çılgınlar gibi mutlu olsun istiyordum. mutlu olduğumda nedense sakız çiğner ve bandana takarım. neden bilmiyorum. winamp'ta daft punk açarım, meyveli yoğurt yerim, wanted çikolatanın pirinçlerini ayıklarım. yine aynılarını yaptım. ve herkes mutlu olsun istedim. ben delicesine mutluyken herkes mutlu olsun istedim. sadece bu.
mutluluğumu daha fazla insanla paylaşmak için insan içine karışmaya karar verip kulaklığımı takıp dışarı çıktım. gariptir, sakızı çiğnemeye başladıktan sonra garip bir şey vuku buluyor. sigara yakmak için sakızı attıktan sonra mutluluğum yerini nahoş bir hüzne bırakıyor. o yüzden bugün sigara içmeyecek, en azından ilk biraya kadar ağzımdan sakızımı çıkarmayacaktım. öyle de yaptım.
ilk birayı neredeyse şişenin yüzde 25'ini mideye indirecek şekilde diktim kafama. sonra 'o' geldi. o orospu evladı. o tuvalet kuyruğunda hemen hemen suratıma suratıma osuran amı boklu. geldi ve sikti attı keyfimi. sıçtı içine resmen. kafasını klozete sokmam kaçınılmazdı. öyle de yaptım. prezervatif kutusunu yerinden çıkarıp kafama geçirdi ani bir refleksle. canhıraş kaçıştım oradan. giderken biramı bistroda unuttuğumu hatırlayıp almak için geri dönmeye yeltendim. arkama döner dönmez o götünü sikerttiğimin piçinin suratıma yumruğu indirmesi bir oldu. bayılmışım.
ayıldığımda 3 tane kafa gördüm. (üç). siyah düz saçlı bir hatunun olan bana en yakın olandı. bir elleriyle göğüslerini kapatmaya çalışırken bir eliyle yüzüme kolonya serpiştiriyordu. 'noluyo lan' diye uyandım. içimden biraz daha baygın taklidi yapsam mı diye düşündüm ama artık gözümü açmıştım bir kere, yemezlerdi. ayıldığımı fark eden kung fu panda kıvamlı sap beni ayıltan kıza 'aşkım hadi gidelim biz' dedi. sonsuza dek gitmesin istemiştim. ama gitti. arkasından 'gitme' demedim, diyemedim.
bu rahatsız edici atmosferden kaçarak uzaklaştım ve başka bir mekanda aldım soluğu. arkadaşımın buluşmak için verdiği saat gelip de geçiyordu. acıkmıştım. kır pidesi yemek için kalkıp pideciye gittim. hiç yer yoktu. birinin masasına oturmak istemediğimden 'elde' dedim. bir yandan pidemi yiyip sahile doğru yürüdüm. travestiler geçti yanımdan, gülümsediler, ben de gülümsedim. 'aşkım nasılsın?' dedi çirkin olanı. korktum bir an. adımlarımı hızlandırıp çıktım sahile. pideyi yemiştim ve kesmemişti. geri döndüm. bu sefer pide yemek istemedim. köşede duran çocuktan hotdog alayım dedim. hotdog'dan elime akan hardalı yalamaya çalışırken 'aa' diye bir ses duydum. tanıdık bir 'aa'ydı bu. arkamı döndüm, beni ayıltan kız ve sap'ı karşımda duruyorlardı. 'iyi misin?' dedi kız. 'iyiyim, teşekkür edememiştim, sağol' deyip tebessüm ettim. o da gülümseyerek yanıt verdi. gözleri de gülüyordu onunla beraber. bu arada sessizlik uzayınca sap'ı uyuz uyuz baktı. 'görüşmek üzere, iyi akşamlar' dedim her nasıl dediysem. görüşmek üzere ne lan ? yanında sevgilisi varken hele yapılacak gaf mı ? tam rezillik.. 'ehe, iyi akşamlar' deyip sapıyla beraber bir mekana doğru yol aldı. ben arkasından kalçalarına bakarken sap'ı bana dönüp uyuz uyuz bakıyordu.
-bana yumruk attığın için teşekkür ederim.
+ne demek al buda kdv si uçan tekme.
-allah razı olsun.
+ne demek al bunuda al kamil sopayı ver!
-ver abi elini ayağını öpeyim!
hımm.. bence o dayak sana yetmemiş * akıllanman için sağlam bir dayak yemen lazım, yada geniş birisin... sevgilin yanında iken, sevgilinin kalçısana bakan lavuklara dik dik bakıyorsun, başkada bir bok yiyemiyorsun ? bence öyle ?